Herkese merhaba! Uzun bir ara oldu. Yazmaya ancak vakit bulabildim diyebilirim. Üniversiteye başladım ve onun telaşı ile uğraştım. Umuyorum sonraki bölümleri beklemeyeceksiniz. Ben hikayeyi unutmadım ama belki unutanlar olmuştur o yüzden bu bölümde geçen birkaç kişiyi hatırlatmak istiyorum. Poyraz ana karakterimizi , Ayaz üzerine Baran ile iddiaya giren kişi. Ayaz ise iddianın ana öznesi , Poyraz'ın çocukluk arkadaşı. Pamela , Baran tarafından para ile tutulmuş bir hayat kadını. Baran Pamela'yı kullanarak Poyraz'a tuzak kurmuştu. Son olarak Selman zengin bir iş adamı aynı zamanda Poyraz'ın babası. Küçükken Poyraz'a eziyet etmiş biri.
İyi okumalar...
***
15 Ağustos 2005
Sıcak tüm hücrelerimi yakıyor ve terden kıyafetlerimin üstüme yapıştığını hissediyorum. Yine de güneş kalbimi ısıtamıyor. Kalbim buz gibi soğuk. Erimeyecek bir buz tabakası ile kaplı. Çünkü Poyraz şuan karşımda başka bir kız ile...Ve ben suratımda hiçbir ifade olmadan onları izlemek zorundayım.
Annemin zoruyla Poyraz'ın doğum günü partisine geldim. Başta iyi bir fikir olduğunu düşünmüştüm ama değildi. Bir anlık cesaretle masada karşısına oturdum. Belki -bir ihtimal- benimle konuşur diye düşündüm ama o yanındaki kızla yeterince meşguldü zaten. Her zaman ki gibi burada istenmediğimi anladım.
Bakışlarımı önümdeki tabağa indirdim. Benimle asla mutlu olamayacak birini neden arzuluyorum ki? Bir kadın onu kolayca mutlu edebilirdi ama ben edemem. Neden diğer 'normal' insanlar gibi hissetmiyorum?Benim diğer insanlardan farklı hissetmeme neden olan bu benlikten nefret ediyorum...
***
Pamela ile resmimizi bana atabilecek tek biri vardı : Baran. Anlaşılan bu işin peşini bırakmaya niyeti yoktu. Aslında bu pisliğe izin veren ben olmama rağmen Baran'a kızıyordum. O kulübe gitmemem gerekirdi.
Akılsız başıma yanarak Baranlara yöneldim. Aynı site içinde olmamıza rağmen onların evi diğerlerine daha uzaktı. Ailesi zenginliklerini vurgulamak için eve bir sürü ekleme de yapmıştı. Diğer evlerden büyüktü. Ancak ihtişamlı görünmesi gerekirken rağmen itici duruyordu. Çocukken Baranların evine gitmeye çekinirdik. Annesi asla yanımıza gelmezdi , bizimle evin hizmetçileri ilgilenirdi. Annesi soğuk ve acımasız bir kadındı. Baran'ın böyle bir pislik olmasında annesinin payı büyüktü.
Anılara dalmış yürürken kendimi Baranların evinin önünde buldum. Buraya gelme gibi bir amacım olmasa da ayaklarım sürüklemişti. Bilinçaltımda Baran'dan hesap sormak gibi bir amaç vardı demek ki. 'Madem buraya kadar yürüdün içeri gir de konuş' dedi içimden bir ses.
Kendimi sakinleştirmeye çalışarak bahçenin zilini çaldım. Birkaç saniye sonra bahçede duran güvenlik görevlisi görüş alanıma girdi. Beni tanıdığı için hiçbir sorun çıkarmadan kapıyı açtı. Hafif bir baş selamı vererek içeri girdim. Evin kocaman bahçesinin arşınlayarak ana kapıyı ulaştım. Ne kadar sakin kalmaya çalışsam da avuç içlerim terlemişti. Baran'ın yaptığı şerefsizliği yanına bırakmayacaktım.
Kapıyı hizmetçilerden biri açtı. Hizmetçinin beni durdurmasına izin vermeden içeri daldım ve merdivenlere yöneldim. Arkamdan koşturarak gelen hizmetçiye aldırmadan Baran'ın odasına girdim. Kapıyı çalmadan. Çünkü ona olan saygımı çoktan kaybetmişti.
Baran yatağında uzanmış , telefondan bir şeyler izliyordu. Ben gelince şaşırsa da kendini çabuk toparladı.
-Burada ne işin var Poyraz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love [Türkçe]
Romansaİki erkeğin aşkını anlatan bir hikayedir. Lütfen,hoşunuza gitmiyorsa okumayın!