16 Kasım 2002
Sevgili Günlük ;
Annem ve babam sürekli beni birileriyle tanıştırıyorlar. Bizi yalnız bıraktıkları zaman konuşmuyorum. Ben cevap vermediğim zaman onlar da konuşmuyorlar. Doktor bana arkadaş edin diyor ama boş insanlarla boş konuşmalar yapmak beni yoruyor. Annemler konuşmak istediklerim zaman bana 'Sen anlamazsın' diyorlar. Öyleyse anlamadığım şeyleri açıklamaları gerekmez mi ?
Aslında konuşmak istediğim biri var ama o benimle konuşmuyor. Kim olduğunu hatırlıyor musun , günlük? Sana daha önce de bahsetmiştim. Adı Poyraz. Onun köpeğine hala bakıyorum. O köpeğin bende olduğunu bilmiyor. Gelip benden almasından korkuyorum. Çünkü bugün Baran bana 'ucube' dedi. Bunun ne anlama geldiğini bilmiyorum ama iyi bir anlama gelmediğine eminim. Bu yüzden anneme ya da babama sormadım. Bir ucubenin köpek bakamayacağından eminim. Bu nedenle Poyraz'a köpeğinin bende olduğunu söylemedim.
Poyraz sürekli Baran ve Ege ile takılıyor. Beni aralarına almıyorlar ama zaten onlara katılmak istemiyorum. Ayrıca bugün köpeğimin resmini çizdim. Babam iyi olduğunu söyledi ama daha iyi olmak için beni kursa göndermek istiyormuş. Zaten keman kursuna gidiyorum bir tane kurs daha benim için zor olurmuş - annem dedi. Bence benim için hiçbir şey zor olmaz. Diğer insanlar arkadaşlarıyla zaman geçiriyor ya da sürekli bilgisayar oyunları ile oynuyorlar. Benim ne arkadaşım var ne de bilgisayarım.
***
Eve geldiğimizde kimse olmadığını fark ettim. Babam her zamanki gibi bir yerlerde fahişenin biriyle içip sızmış olmalıydı. Annemde ya alışverişe ya da komşuya gitmiştir diye düşündüm.
Ayaz tedirgin bir biçimde kapı eşiğinde dikiliyordu. Yarım ağız gülümsedikten sonra bileğinden çekerek onu eve aldım. İçeri girmek için beni beklemesi tuhafıma gitmişti. Zira bizim ailedeki kimse bu kadar kibar değildi.
'Evde kimse yok mu?'
'Ah,hayır. Büyük ihtimalle komşuya gitmişler. Gelsene.' Merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Onun beni takip ettiğini anlamam için arkama bakmama gerek yoktu.
Odama girdik. Kapıyı arkasından kapattım. Ayaz tedirgin bir şekilde odanın ortasında dikiliyordu. İçimden 'ya şimdi ya da hiçbir zaman' dedim. Aramızda bir baş mesafe kalana kadar ilerledim. Sınıfta bu mesafede geri çekilmesine rağmen şimdi çekilmemişti. Simsiyah gözlerini gözlerime dikti. Benden kısaydı bu yüzden kafasını kaldırmak zorunda kalmıştı. Şimdi bakışları kaygı ve endişeden çok meraktan parlıyordu.
Geriye çekilmeden üzerimdeki okul gömleğinin düğmelerini birer birer açmaya başladım. Ayaz gözlerini kaçırmadan bana bakmaya devam ediyordu. Nihayet son düğmeyi de açtım ve beyaz gömleği yere attım. Şimdi odanın ortasında tamamen üstsüzdüm.
'Senden bir iyilik isteyebilir miyim Ayaz?'
Ayaz hiçbir şey söylemeden bana bakmaya devam ediyordu. Bugün okulda yaptığı gibi sanki yine gözlerimden ruhumu görmeye çalışır gibiydi. Odanın soğukluğundan mı yoksa bakışlarından mı olsa gerek tüylerim diken diken olmuştu. Normalde suratımı ifadesiz tutmayı başarabilirdim ama Ayaz insan sarrafı gibi bir şeydi.
'Ne isteyeceğine bağlı.' dedi Ayaz kafasını kaşıyarak. Gür saçlarını karıştırmamak için kendimi zor tutuyordum. O an o kadar masum gözüktü ki gözüme..Bunca yıl boyunca gözümün tam önünde duranı nasıl görememiştim?
'Beni çizebilir misin?'
Ayaz nefesini tutmuş bekliyor gibiydi. Gözleri yavaşca aşağı indirdi ve bedenimi incelemeye başladı. Yüzümün yanmaya başladığını hissediyordum. Dokunsa kim bilir neler hissederdim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love [Türkçe]
Romanceİki erkeğin aşkını anlatan bir hikayedir. Lütfen,hoşunuza gitmiyorsa okumayın!