"Harry nöbetin bitti. Sırayı ben devralabilirim."
Louis onlara baktığında gözlerini devirmesine engel olamadı. Bunlar kendilerini komik falan mı sanıyorlardı? Eğer öyleyse Louis üzülerek belirtmeliydi ki mizah seviyeleri bayağı düşüktü. Gösterdikleri şu felçli hasta muamelesi artık sıkıyordu. Üstelik buna gerek bile yoktu. Sonuçta yaklaşık bir ay içerisinde eskisinden daha iyi hatırlayacaktı. Sonrasında belki şehir veya ülke falan değiştirirdi. Ne yaparsa yapsın kendisine bir psikolog bulması gerekiyormuş gibi görünüyordu. Unuttuğu zamanlardaki hali hakkında duyduklarına bakılırsa hatırladığında pek iyi hissedeceğini sanmıyordu.
"Louis?" Kafasını hala izlediği filmden kaldırmadan dinlediğini belirten bir ses çıkardı. Telefonundan araştırma yaparken Marvel'ın serilerine devam filmi çektiğini görmüş ve bu gününü güzelleştirmişti. Büyük ihtimalle bu filmleri yaklaşık 50 defa falan izlemiş olmalıydı. Fakat şu an 'Amnezinin Kazandırdığı Faydalar' adlı kitabına yeni bir madde eklemek üzeriydi.
"Ben gidiyorum."
Tamam fan kısmını bir kenara bırakmalıydı. Çünkü burada eski sevgilisi ve artık platonik olduğu adam evinden gidiyordu. Onu bir daha görebilir miydi onu bile bilmiyordu. Bu yüzden şımarıklığı bırakıp yüzüne baktı ve kafasını salladı. "Yarın Faith'in 6 saatlik dersi var. Yine geleceğim. İstediğin bir şey olursa numaram dolabın üzerinde yazılı."
Demek ki boşuna şımarık kısmını rafa kaldırmış ve birkaç sahne kaçırmıştı. "Harry!" O kapıdan çıkmadan önce ona yetişti. Eğilmiş ayakkabılarını bağlıyor ve kalçasına doğru ittirdiği çanta Louis'nin manzarasını kapatıyordu. Bu da Louis'nin düşünmesi için olanak sağlamıştı. "Gelme."
"Yaa evet bu kararı vermek sana kalmıştı zaten."
Acaba bu kadar sinir bozucu olmak için sabah sporunun yanına ek olarak bir şeyler yapıyor muydu? Beraber oldukları üç sene boyunca doğru düzgün kavga bile etmemişlerken şu an ki hallerine çok yabancıydı. Darren'ın onun küçük bebeğini getirdiği hale inanamıyordu. Kapının kapanma sesiyle Faith'in sesini duyması eş zamanlıydı.
"Bütün gün birbirinizi yiyip durdunuz mu?"
"Hayır. İlk önce beraber gökkuşağı kurabiyeleri yaptık."
Louis kollarını göğsünde birleştirdi ve bir şey demesine izin vermeden salona doğru ilerledi. Akşamın en keyifli anı kesinlikle soya soslu makarnalarını yerken Avengers'ın yeni filmini -Louis için bayağı yeniydi.- izlemeleriydi.
Ve ne olduysa Mjölnir sahnesinde oldu. Başlarda grup üyelerinin çekici kaldıramaması komikti. Fakat sonrasında Louis'nin parmaklarının kitlenmesine sebep oldu.
"Haroold Eddy Stylee!"
Bahçe kapısını hızlıca açıp içeriye girerken yakın arkadaşı onu çekiştirmeye çalışıyordu. Eve doğru giden taşlı yolda ilerlerken defalarca kez düşmüş fakat kapıya kadar gelebilmişti. İçerideki ışıkların teker teker açılmaya başladığının fark ettiğinde tekrar sevgilisine seslendi.
"Haroold! Hadi aç artık kapıyı sevgilim. Ben geldim."
"Louis git buradan." Sevgilisinin sesini duyduğunda sanki Dünya üzerindeki en tatlı sözleri duymuş gibi kıkırdamıştı.
"Sevgilim. Lütfen aç kapıyı. Bak burası çok soğuk ve sana ihtiyacım var. Tek uyumak istemiyorum."
Louis 15 saniye kadar bekledi. Sevgilisi çıplak uyumayı severdi. 'Üzerine bir şeyler alıyor olmalı.' Diye düşünüp bunu 30 saniyeye çıkardı. Sonrasında aradan 2 dakika geçti ve bu nokta Louis'nin sarhoşluğunun onu kötü tarafa sürüklediği kısımdı.
"Harry! Sana kapıyı aç dedim."
Louis'nin sesindeki tehditvari ton kapının diğer tarafında bekleyen çocuğu korkutmuştu. Fakat ses çıkartmadan kapı deliğinden bakmaya devam ediyordu.
"Demek zoru oynamak istiyorsun,sevgilim. Bende kapıyı açmak için kendi yöntemlerimi kullanırım."
Niall artık uğraşmayı bırakmış işlerin daha ne kadar kötüleşebileceğini bekliyordu.Üstelik bu manzaraya komşular kadar alışkındı. Haftanın 2-3 günü bu evi kapıdan ziyaret ediyorlar ve Louis'nin ağlama seanslarından sonra onu zorla eve taşıyorlardı. Sigarasını bitirdiğinde eski arkadaşına saygısızlık olmaması için çöp kovası tarzında bir şey aradı. Fakat sonrasında Louis'nin onu kırdığını hatırladı.
Louis arkasına döndü ve etrafta işe yarar bir şey aradı. Taş yol etrafı büyük beyaz taşlarla çevrilmişti ve bunlar bayağı işe yarar gözüküyordu. Eğildi ve birinin altına elini soktu. Kendisini yukarı doğru kaldırdığı an midesinden yükselen sıvıları yeni temizlenmiş çimene bırakmıştı. Midesini son sıvıya kadar bıraktığında yere çökmüştü. Kulaklarındaki uğultu başına toplanmış insanların bağırışlarını duymasını engelliyordu.
En yakın arkadaşının yanına çöktüğünü ve suyla yüzünü yıkadığını fark etti. Fakat bu umurunda değildi. Önünde eğilmiş ona bakan güzel yüzlü sevgilisi bile umurunda değildi. Tek görebildiği şey sevgilisinin arkasında yarı çıplak olan adamdı. Sinirlerinin gerildiğini hissettiğinde kendisini tutmak için bir sebep bulamadı.
Kendisine hedef olarak esmer adamı gördü. Niall önüne geçip onu geride tutarken bile küfürlerine devam ediyordu. Kendisini arkadaşının kolları arasından kurtardı ve bu sefer bakışlarını direkt olarak Harry'ye yöneltti. "Sizden nefret ediyorum!"
"Louis! Sen filmi izlemiyor musun?"
Louis izlediğini belirten bir ses çıkarttığında çatalı tutan eli titriyordu. Bunu yaptığına inanamıyordu. Sevgilisini o adamın eline bıraktığına inanamıyordu. Bunları bilmektense kendisini hala 2013'de sandığı zamana dönmeyi tercih ederdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fault (l.s)
FanfictionLouis uyandığında Harry'yi yanında görmeyi bekliyordu, başka bir adamın kollarında değil.