Louis, girdiği krizden suyun etkisiyle çıkmış ve başından aşağıya akan soğuk su tüm uzuvlarının titremesine sebep olmuştu. Sudan kaçmaya çalıştığında Harry elini göğsüne koyarak onu biraz daha yattığı yere sabitlemişti.
"Yeter! Lütfen!"
Harry'nin uzanıp suyu kapatmasından sonra geriye sadece titremesi kalmıştı. Kalkmasına yardım ederken Louis onun yanaklarındaki ıslaklığı yeni fark ediyordu. Ağlamış mıydı yoksa yüzüne su mu sıçramıştı emin değildi.
Üzerinden eşyalarının sıyırıldığını hissetti. Kolları arasından çıkmak istiyordu. Fakat onu tutmadığı ilk saniye titreyen bacaklarının onu taşımayacağını biliyordu. Harry, Louis'yi yatağın ucuna bıraktıktan hemen sonra onun için temiz kıyafet çıkardı.
Giyinmesine yardım edip saçını kurutana kadar Louis tek kelime konuşmadı.
Louis, değil onunla konuşmak yüzüne bile bakamıyordu. Bu yüzden kendisine yöneltilen bütün soruları yanıtsız bırakmıştı. Bunun bütün yanlış anlamalara kapı açtığının farkındaydı ama şu an konuşmak için iyi bir anında değildi.
"Louis, gitmemi ister misin?"
Louis gözlerini büyüterek ona baktı. Bunu istiyor muydu emin değildi. Fakat burada olmasını da istediğinden emin değildi. Tanrı aşkına ona zarar veriyordu ve bunu engelleyemiyordu.
"Lütfen konuş benimle." Harry sabrının sonundaydı. Yaklaşık on beş dakikadır Louis'nin oturduğu yatağın önünde diz çökmüş onunla iletişim kurmaya çalışıyordu. Aldığı sonuç ise sıfırdı.
"Senin bu şekilde üzülmene ben mi sebep oldum?" Louis kafasını sallayarak ona onay verdi. "Sabah ki söylediğim şeyle mi alakalı?"
Louis, bu sefer kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayarak ona cevap vermişti. Bu kısmen doğru, fakat çoğunlukla yanlıştı. Louis'nin bu kadar duygusal çöküşe uğramasında tabii ki de sabah ki konuşmaların da etkisi vardı. Hayatının aşkı tarafından kısa sürede defalarca reddedilmişti. Tabii ki de etkisi olacaktı.
Louis elini korkarak dizleri önünde yere çökmüş gencin yanağına çıkardı ve bir süre baş parmağıyla elmacık kemiklerini okşadı. "Daha fazla soru sorma tamam mı? Bugün değil."
Harry yanağına nazikçe dokunan eli kavradı ve öptü. "Ne zaman hazır hissedersen." Harry ayağa kalktığında Louis'nin eli kucağına düşmüştü. "Mutfağı toplayacağım ve sonra kahvaltı edeceğiz."
Louis onu anladığını belirtircesine kafasını salladıktan sonra arkasından yatak odasından çıktı ve kendisini salondaki üçlü koltuğa bıraktı. Bir süre öylece orada oturup Harry'nin mutfaktaki dağınıklığı toplarken mırıldandığı şarkıları dinledi.
Yaklaşık on dakika sonra Louis aklına gelen şeyle hızla sehpanın ortasında duran günlük şeklindeki söz defterine ulaştı. Kapağına yerleştirilmiş tükenmez kalemi çekip geçen gün yarıda bırakılmış şarkının olduğu sayfayı açtı.
'Ve şimdi ben
Bir adım daha yakınım, sana iki adım uzak olmaya
Herkes seni isterken
Herkes seni istiyor.
Yıldızları saymak kaç gece sürer?
Kalbimin iyileşmesi de bu kadar sürer.
Oh, bebeğim, senin için oradaydım.
Tek istediğim şey gerçekti.
Kaç gece birisinin kalmasını dilersin,
Uyumadan,sadece onun iyi olmasını dileyerek?
Ben asla benimkileri saymadım,
Eğer yapsaydım, biliyorum bu sonsuzluk gibi hissettirirdi.'
Yaptığı şeyin suçluluğuyla hızla defteri sehpanın üzerine geri bıraktı. Liseden beri şarkı sözü yazmıyordu ve birinin defterini bu şekilde izinsiz kullanmak pek doğru değildi. Fakat yaptığı şeyi artık geri alamazdı.
Gün boyu Louis pek bir şey yememiş ve Harry akşam yemeğine doğru evine gitmeye karar vermişti. Louis onu sessizlikle uğurladı ve eski sevgilisine dönmemesi için umutsuzca dua etti. Kendisine engel olamadığı için onu uzaklaştırmaya çalışma stratejisi yeni bir şeydi ve ne kadar başarılı olacağına emin değildi.
"Bugün bir şey oldu." Louis zıplayarak mutfak masasının üzerine çıktı ve ona arkası dönük olan Faith'in tepkisini ölçtü. Hala sosun eksik olan tuzuyla daha fazla ilgileniyor gibi görünüyordu. "Bir şey hatırladım."
Faith onun bir şeyler hatırlamasının şaşkınlığından çok bunun kendisine haber veriliyor olması şaşkınlığını taşıyordu. Demek ki düşüncesinin aksine Louis, hafızasıyla beraber Faith'e olan sevgisini de kaybetmemişti. Louis ilgiyle genç kızın kendisine döndüğünü gördüğünde cevap vermesini beklemeden devam etti. "Harry'yi aldattığım geceyi."
"Ve sonra krize girdin öyle mi?" Faith sanki oradaymış gibi konuştuğunda Louis yarı şaşkınlık yarı heyecanla ona baktı. "İnternette mi okudun bunu? Normal bir şey mi yani?"
Faith, onu kısaca redederken sosu karıştırma işine geri döndü. "Hayır. Harry beni ağlayarak aradı ve ne olduğunu anlattı."
Louis gün içinde ne zaman uyuduğunu hatırlamaya çalıştı. Öğlene doğru koltukta yarım saatliğine uyuyakalmıştı ama uyandığında Harry ağlamış gibi görünmüyordu. Bir şeyleri gizlemek konusunda bayağı yol katettiği inkar edilemez bir gerçekti. Sonuçta Louis'ye dokunurken aslında onu 'sadece takılanılacaklar' listesinde gördüğünü duyalı 24 saat olmamıştı.
Louis, makarnasından ilk çatalı alana kadar düşünceli göründü. "Sanırım artık yollarımızı ayırmanın zamanı geldi."
Faith duyduğu şeyle sadece gülümsemişti.
Louis kendisiyle gurur duyuyordu. 7 Şubat'a girdiklerinde resmi olarak Harry'yi kendinden beş gün boyunca uzak tutabilmişti. Dondurucu Londra havasında evinde kot şortuyla yalnız başına otururken pek iyi görünmese bile aldığı kararın arkasında durması ona iyi hissettiriyordu.
Beş gün içerisinde doktoruna ve müzik kursuna gitmişti. Tek başına. Sonunda istediği yalnızlığı sağlıyor gibiydi.
Doktoru hatırlaması sonrası duygusal çöküşlerini anıların o anında veremediği tepkilerin dışarıya çıkışı olarak değerlendirmiş ve bir psikoloğa yönlendirmişti.
Müzik kursu ise beklentisinin üzerindeydi. Tek katlı bir binada derslikler haline ayrılmış hoş bir yerdi. Dekarosyonu ve bütün öğretmenleri iyiydi. İşlerin nasıl gittiğini görmek için birkaç derse bile girmişti.
Eve geldiğinde kendisi için bir fincan çay aldı ve her zamanki yerine yayılarak oturdu. İşte o an son derece normal görünen evindeki ufak detayı fark etti.
Harry'nin günlüğünden bir sayfa sehpanın üzerinde duruyordu.
Çayı hızla sehpaya fırlattı. Ne kadarı nereye dökülmüştü umursamadı. Şu ara eşyalarına zarar verme gibi bir alışkanlık kazanmıştı.'Gözler parlayamaz,
Arkasında yanan parlak şeyler olmadan.
Sen gittiğinden beri benimkilerde hiçbir şey kalmadı.
Zamanım tükeniyor gibi hissediyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fault (l.s)
FanfictionLouis uyandığında Harry'yi yanında görmeyi bekliyordu, başka bir adamın kollarında değil.