" Bir son dakika haberi olarak; dün geceki lodos kıyı şeritlerini yerle bir etti. Bununla birlikte içinde 100 kişiye yakın yolcunun bulunduğu bir gemi fırtına esnasında kayboldu. Yetkililer araştırmalara devam ediyorlar."
Genç adam gece olan fırtınanın farkındaydı. Oldukça sert geçen bir lodos olmuştu. Sahil kıyıları fazla zarar görmüş olmalıydı. Kendi evinin etrafına da daha bakmamıştı ki büyük ihtimalle berbat haldeydi. Her sabah erken saatlerde evden çıkar ve denize gidip biraz yüzerdi ama bu sabah bunu yapmamıştı. İçinden bir dürtü dışarıya çıkması için kendine telkinler veriyor fakat genç adam bu telkinlerin sebebini anlayamıyordu.
Oldukça fazla kayıp olduğundan bahseden haber spikeri hala konuşmaya devam ederken. Dalgınlığını bir köşeye bırakıp, portmantodan montunu ve beresini alıp hızla evden çıktı.
Etraf gerçekten berbat haldeydi, ev her ne kadar deniz kenarında olsa da , yaklaşık otuz kırk metre ilerisinde bir orman vardı. Ve bu ormanda ne varsa olduğu gibi bu tarafa doğru savrulmuştu. Ağaç yaprakları, dalları ve benzeri bir sürü şey daha etrafa dağılmıştı.
Ormanın tahmin ettiğinden daha büyük olduğunu düşündü. Yıllardır burada olmasına rağmen o ormanın sonunu hiç görememişti. Kapıyı kapattıktan sonra önündeki üç basamak merdiveni inip evin etrafını bir tur dolandı. Gerçekten büyük bir temizlik kendisini bekliyordu. Bu günü de boş geçmeyecekti anlaşılan.
Buna sevinse mi ,
Üzülse mi ? Bilememişti.Kafasını önüne doğru çevirip, denize baktı. Kıyıda yatan bir şey , birisi vardı. Aklına gelen gemi olayıyla birlikte hızla o tarafa doğru yürümeye başladı. Gri parke taşlarını geçip kumsala inen altı basamaklı merdiveni indikten sonra ayağı sonunda kuma basmıştı. Hızla o şeye doğru koştu. Bu bir kızdı.
Yan yatan kızın yüzüne ıslak saçları yapışmıştı. Ona yardım edip etmemekte kararsızdı. Ani gelen bir kararla sağ elini kızın omzuna koyup kendine doğru çevirdi. Artık sırtüstü biçimde yatan kızın yüzünde hala saçları ve yüzünün sol tarafını kaplayan altın sarısı kum tanecikleri vardı.Kıza doğru eğilip yüzündeki saçlarını yan tarafa attı. Sağ elinin tersiyle yüzünün kumla kaplanmış olan alanını temizlemeye çalıştı. Gözleri elinin içine kayarken, parmak uçlarının kana bulanmış olduğunu gördü. Kaşları çatılırken hemen gözleri kızın yüzünde gezindi. Yüzünün bazı kısımlarında kan lekeleri katı ve pıhtılaşmış bir şekilde duruyordu.
Kızın yarasını bulmak için gözleri her bir zerresini incelerken yarasını buldu. Saçlarının arasında derin ve oldukça geniş bir alanı kaplayan yarayı incelemeye başladı. Eğer müdehale edilmezse bu genç bayan için geç olacağının farkındaydı. Genç kızın dudakları ve parmak uçları morarmıştı. Ayağa kalktı ve kızı incelemeye başladı. Ona yardım etmeliydi, ama içinden bir ses ona yardım etmemesi gerektiğini söylüyordu. Fakat bu gencecik kızı burada ölüme terk etmek de istemiyordu. Onu iyileştirip, buradan gönderebilirdi. Kafasını sağa sola sallayıp, kıza doğru tekrar eğilip ona yaklaştı. Diz kapaklarını yere sabitlerken nemli kum tanelerinden dolayı, kot pantolonu ıslanmaya başlamıştı bile. Önce elini kızın sol bileğine yaklaştırıp nabzına baktı. Hiçbir tepki hissetmeyince kızın üzerindeki şişme yeleğin önünü açıp kalp masajı yapmaya başladı. Yaklaşık beş on dakika yaptığı kalp masajının ardından yenilgiyle kendini geri çekti.
Ayağa kalktı eve gidip bir ambulans çağırmalıydı ki kızın cesedini alıp götürmeliydiler. Uzun zamandır ilk kez kendi dışında bir insanın yanında bulunuyordu ve o da ölü çıkıyordu. Bu da hayatın tuhaf bir şakasıydı.
Yavaş adımlarla geldiği yoldan geri dönmek için arkasına döndü. İlk adımını açmıştı ki arkasından öksürük sesleri duymaya başladı. Gözleri şaşkınlıkla açılırken hemen arkasını dönüp hala öksürmeye devam eden kızın yanına ilerledi. Kıza doğru eğilip ona bakmaya başladı öksürüklerinin bitmesini bekliyordu. Kızın her bir öksürüğüyle birlikte yuttuğu sularda dışarıya çıkıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lagün
Teen Fiction" O; batmış gemiden çıkan bir enkaz, ben ise basit bir bedene hapsedilmiş, bir ruhtum." * "Kırmızı et sever misin?" Sandalye de oturan kız omuzlarını kaldırıp indirdi. "Neden olmasın?" Dedi. "Bayılacağın bir yemek hazırlayacağım sana. Parmaklarında...