Adam kızın ne için ağladığını anlamıştı;
Evet kızın saçları eskiden daha uzundu ama şimdi kesilmiş olmaları sonra tekrar uzamayacakları anlamına gelmiyordu.Buna gerek olmasa yapmazdı genç adam. Kızın saçlarını kendisi de beğenmişti. Ama artık yapacak bir şey yoktu. Umuyordu ki kızda bunun farkında olsun. Kız bir süre sonra hiçbir şey demeden banyodan çıktığında adam hala yerinde duruyordu.
Bir süre sonra kendisi de banyodan çıkıp aşağı kata indi. Kızın nerede olduğunu bilmiyordu açıkçası şu an bunu pek umursamamıştı. Alt katta bulunan küçük odaya girdi. Yerde ki eski, tozlu paspası kaldırıp kenara fırlattı.
Geniş kapağın, paslanmış metal kilidi açmaya çalışırken zorlanıyordu. Metalin paslanmış, kahverengi yeri elinde izler bırakıyordu kilidi açarken.
Kapağı açıp oraya girdi. Burası gizli bir odaydı. Tahtadan yapılmış altı basamaklı merdivenden dikkatle indi. karşısındaki ceviz ağacından yapılmış, yaklaşık bir metre boyundaki masaya doğru ilerledi.
Masanın üzerinde ki yine tahtadan olan siyah kutuyu aldı. Kutunun boş olduğunu biliyordu. merdiveni çıkıp oradan tamamen çıktı. Kapağı gürültülü bir şekilde kapattı ve tekrar kilitledi. Kutuyu kenara koyarak, ellerini çırptı. Odadan çıkarak banyoya tekrar dönmek için yürümeye devam etti. Banyo kapısının önüne geldiğinde yapacağı şeyden dolayı derin bir nefes alıp bıraktı ve kapıyı açıp, içeri girdi.
Yerdeki kesilmiş saçları özenle eline alıyor ve kutuya yine özenle bırakıyordu. Saçlar o kadar yumuşaktı ki sanki bir pamuğu andırıyordu. Yerdeki saçların neredeyse tamamı kutudaki yerini almışken kutuyu kapatıp lavabonun kenarına bıraktı. Etrafı temizleyip, kutuyu eline alarak banyodan çıktı genç adam.
Odasına girdi ve çalışma masasının üzerindeki kalemi ve not kağıdından bir parça alıp oraya bu günün tarihini attı. Ardından kağıdı kutunun içine bıraktı ve kutunun kapağını tekrardan kapattı. Kutuyu aldığı yere geri götürmek üzere odasından ayrıldı. Neden böyle bir şey yaptığına şu an anlam veremese de can istemişti ve kendisi de yapmıştı. Eski halıyı tekrar kaldırıp paslı kilidi tekrar açtı ve içeriye usulca inmeye başladı. Ayakları sonunda zemine değdiğinde masaya yaklaşarak kutuyu tekrar açtı. Kızın ıslak ve kendi şampuan kokan saçlarına bir süre daha baktı, sonra hemen kapağını kapatıp masanın üzerin bıraktı ve hızla oradan çıktı.
paslı kilidi tekrar kapattı ve halıyı tekrar eski haline getirdi. oradan çıkarken kızın şu an nerede olabileceğini düşünüyordu adam. Salona geldiğinde koltuktan oturan kızı görünce rahatladığını hissetti. Fakat hala ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Oraya doğru yaklaştı ve kıza en uzak yeri gözüne kestirip oraya doğru ilerleyerek oturdu.
Şu an her ikisi de hiç rahat değildi. İkisi de adeta diken üstünde oturur gibiydiler. Kız, aklında ki cevapsız sorulardan dolayı, boş zihninden korkuyordu. Bu adamı tanımıyordu. Neden bana iyilik yaptı diye düşünürken aklında iki seçenek beliriveriyordu;
Ya tanıdığım birisi, ya da çıkar peşinde dolaşan bir pislik.
İkinci düşüncesinin gerçek olmaması için içte içe dua ediyordu genç kız.
Ama ilk düşünce de sakıncalıydı kendisi için. Bu adam en fazla kendisinin neyi olabilirdi ki.
Adam bu gergin havayı yok etmek istercesine konuşmaya başladı;
"Aç mısın?" Dedi kıza kısa kısa bakışlar atarak.
Kızın aç olması çok normaldi çünkü uzun süre denizde kalmıştı ve kim bilir ne kadar uğraş vermişti ölmemek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lagün
Teen Fiction" O; batmış gemiden çıkan bir enkaz, ben ise basit bir bedene hapsedilmiş, bir ruhtum." * "Kırmızı et sever misin?" Sandalye de oturan kız omuzlarını kaldırıp indirdi. "Neden olmasın?" Dedi. "Bayılacağın bir yemek hazırlayacağım sana. Parmaklarında...