Bu bölüm tüm kandillere ve kandillerini arayanlara ithafımdır. En azından önceki bölümlere göre daha uzun oldu. Gecenin bu saatinde bu kadar yazabildim. Kelamda hata varsa affola.Kalpte olmayan dildeydi
Dilde olmayan kalpte
...Firuze
Nice sözler vardı dile dolandığı için kalbe ulaşamaz olmuştu. İnsan buydu ya! duymadıklarını kalbi duysun isterdi. Ya da artık kalbi de es geçip sadece duyurmak isterdi.
Ne garipti gerçek sevenler. Yandıkça daha çok sever. Sevdikçe daha çok yanardı. Bir kelam olsun döküldü mü sevdaya dair, bilinirdiki sadece sevdanın dumanıdır. Asıl dumanın kaynağı olan kor ateşi asla dile döküp soğutmazlardı.
Bir yanan bilirdi ateşin ne denli büyük olduğunu. Bir yanan bilirdi dilde olanın sevdanın dumanı mı? yoksa leşe dönmüş bir kalbin kokuşmuşluğu mu? olduğunu.
Bu yüzden Firuze Neşe' nin sevdim, sevdiğim dediği adamı yemeğe davet etmişti. Her ne kadar Yavuz' u ikna etmek zor olsa da bunun en doğrusu olduğunu kabul etmişti.
Henüz tan yeri ağarmışken boncuk boncuk terlerle uyandı Firuze. Alnını silip derinden bir nefes aldı. Yan tarafına baktığında diğer yatakta Aysel' in hala uyuyor olduğunu gördü. Örtüyü üzerinden kaldırıp ayaklarını yere doğru sarkıttığında ayağa kalkacak cesareti bulamadı.
Bacakları kaldırırdı belki gövdesini ama ruhu geçmişin ağır yüküyle eziliyordu. Bu yüzden ne takat ne de adım atma gücü buluyordu.
Bir süre sonra toparlanıp ayağa kalktığında kendi tarafında olan pencereye ilerleyip açtı.
Başını pencere kanadına dayadığında görüntüler önce aklını esir alıp sonra göğsüne taş gibi oturdu.
Ne kadar unutmak istese de mümkün olmuyordu. Ya bir kabusla ya da geçmişten gelen izlerle tekrar hatırlıyordu. Aslında zaten hiç unutamıyordu ki bu yüzden anıları diri tutmuş oluyordu.
Çok denemişti normal olabilmeyi, yeni bir sayfa açmayı lakin her açtığı temiz sayfa birileri tarafından koparılıp geçmişin kan damlayan satırlarıyla başbaşa kalıyordu.
Her bir temiz sayfası kirlendiğinde gönül kitabına katran bulanıyor, yer gök kararıyordu iç aleminde.
Her bir sayfası tükenip geriye sadece geçmiş kaldığında sesi değil ama ruhu haykırıyordu.
Belki haykırışları tüm geçmişi susturacak kadar çok olamadı ama buna bedel gözünden akıttığı yaşlarla koca şehirler yıkanırdı da cümle alem gözüne perde çekmiş akıttığını es geçip vebalıymış gibi ırak tutmuşlardı gönüllerinden.
Tüm sitemleri bir nefes olup dışarı verdiğinde pencereden uzaklaştı.
Dolabından alelade bir kot pantolonla üst alıp giyindiğinde bahar esintisine karşı kapı askısından hırkasını alıp sessizce çıktı odadan.
Çaprazda olan odanın kapalı olduğunu görünce Gül' ün uyanmadığını düşündü.
Merdivenlerden yavaşça inerken eskimişliğin kokusu yine burnuna doldu.
İlk eve yerleştiklerinde Gül' ün zengin olmasına rağmen neden bu evde yaşadığını sorgulamıştı Aysel. Yıllar sonra birgün aklına esip anlatınca hak vermişlerdi.
'Bu evde benim gibi eski, onu da zaman yıprattı beni de. Oda sessizce yaşanmışlıklar barındırıyor duvarlarında bende. İkimizin de hatıraları canlı ama kabuğumuz eski. Bu yüzden duygusuz beton yığınlarındansa ev rutubetiyle bende akan göz yaşlarımla beraber yaşarız.' Diyerek iki kadını şaşırtmıştı keza son zamanlarda ne kadar söylese dahi eskiden Gül çok derin kelamlar etmezdi. 'Kıymıkla oynadıkça daha çok acıtır, derine batar.' deyip o zamanlar henüz yaraları taze kadınları duygulu sözlerle daha çok kanatmazdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMR' Ü HAZİN
General FictionNihayetinde öğrenmişti elbet kaderden kaçılamayacağını ama ne fayda... Zira ruhu paramparça olmuştu gerçeği idrak ettiği vakit.. Herşey Son a erdiğinde; Güneşle, üzerine yapışmış katran karanlığını yok edeceği bir kalbi kalmamıştı. Kimdi? diye sora...