II

3.6K 310 49
                                    

"Bilmiyorum Rem," dedi James Potter dalga geçer gibi. "Bence oldukça ciddi görünüyordu."
"Ciddi mi? Aynı Sirius Black'ten mi bahsediyoruz?" Remus Sirius'un yatakhanedeki yatağında sırt üstü uzanmıştı, kendi yatağı eve götüreceği şeylerle doluydu çünkü. Sargılı elinde Sirius'un o çok sevdiği gruplardan birinin posterini tutuyordu. "Bunu eve götürür diye düşünmüştüm," dedi dalgınca. "Bilirsin işte. Annesini delirtmek için."
James Quidditch cübbesini düzeltirken omuz silkti. "Bavulu yeterince doluydu. Bir sürü patlayan sakız ve koku bombası. Ne yapacağını bilmek istemiyorum."
Remus onu dinlerken bir yandan Sirius'un yanına almaya tenezzül etmediği ders kitaplarına bakıyordu. İksir kitabı, yıldız haritası.. Sirius alması gereken herşeyi burada bırakmıştı. Somurtmasına engel olamadı. 4. Senelerinde Sirius hala sorumsuz bir öğrenciydi.
James o sırada valizini kapatıyordu. Üzerine bir kot pantolon ve bol bir kazak vardı.
"Keşke ailen izin verseydi Rem," dedi dalgınca. "Çok güzel bir tatil olurdu, Sirius'u da ikna ederdik."
Remus üzgünce başını salladı. "Üzgünüm James."
James suratında muzip bir gülümsemeyle ona baktı. "Bundan sonra annen benim. Diyorum ki yatma saatin yok."
Remus iç çekti. "Sen 15 yaşındasın James."
"Bana cevap verme genç adam, bundan sonra Annen benim dedim."
"Güzel, babam kim? Sirius mu?i
"Hayır o damadım," James kıkırdarken Remus tek kaşını kaldırdı.
"Efendim?"
"Yok bir şey," derken James hala gülüyordu.
Remus huzursuzca yana baktı. "Bu arada Evans, koridordaydı. Bilgin olsun. Sanırım o da bu gün gidiyor."
James'in gözlerindeki parlamayı fark etmemek için kör olmak gerekirdi. Ellerini ovuşturdu. "Veda etmeliyim değil mi? İyi tatiller falan dilemeliyim-" Bavulunu çekiştirdi.
"İyi tatiller Aylak, eve gidince yaz bana."
Remus başını salladı. James odadan çıkana kadar Sirius'un yatağında oturmaya devam etti. O gittiği anda ayağı fırladı ve Sirius'un gerisinde bıraktığı kitap yığınına ilerledi.
Sabırla, tek tek seçmeye başladı. İksir, Kehanet.. Sirius asla düzenli biri olmamıştı. Tek tek hepsini ayıklamak yaklaşık yarım saatini aldı. İşi bittiğinde çantası eskisinden de daha doluydu.
İçine Sirius'un kitaplarını sığdırmak, zor kısmı olmuştu. Sirius bir sürü ıvır zıvır alacağına keşke bunları almayı akıl etseydi. Remus'un onu ödevler konusunda rahat bırakacağını mı düşünüyordu gerçekten?
Ama bunların yanı sıra, içi kıpır kıpır olmuştu.
Sirius Black'le üç günlük bir tatil, çok ilginç olacaktı.
***
Sirius o çığlığı bir daha duyarsa, çıldıracaktı. Annesi yine kafayı yemişti -Sirius'un kalıcı yapıştırıcısıyla yapıştırdığı posterleri görmüştü herhalde- kendisi hiç istifini bozmadan çantasını aşağı indirmekle meşguldü. Taksinin yolda olduğunu biliyordu, Remus'un da.
Tatili teklif eden o olmuştu. Bu aralar çok fazla vakit geçirmelerine rağmen, yeterli değil gibi gelmeye başlamıştı. Çünkü her zaman James'in bakışları üzerlerindeydi.
Potter, özellikle son haftalarda sürekli komik espriler yapıyordu. Sirius ve Remus'la alakalı, biraz müstehcen bile olabilen espriler.
En sonunda Sirius'un sabrı tükenmişti. "Seni sevmediğimden değil," demişti. "Ama bir daha böyle espriler yaparsan Sümsükus'la beraber Myrtle'la yemek yersin."
Espriler tabii ki kesilmemişti.
Sirius Remus'la konuşmak istiyordu. Ona anlatacağı, ondan dinlemek istediği şeyler vardı. Kafasında çözmesi gereken bir şeyler vardı. Çapulcu Haritasını açtı ve şöyle bir baktı. James hala okuldaydı, Evans'la astronomi kulesindeydiler. Sirius bıyık altından gülerken sırtını duvara yaslamıştı.
O sırada kapı çaldı, haritayı çantaya sokuşturup kapıyı açarken bu sefer Regulus'un arkadaşlarından biriyse kesinlikle kapıyı suratına çarpacağım diye düşünüyordu.
Ancak kapıda duran, uzun krem rengi paltosu ve koca valiziyle kapıdaydı. Hemen konuşmaya başladı.
"Daha erken gelirdim ama-"
Sirius o an Remus'un soğuktan kızarmış yanaklarına ve kırmızı burnuna bakmakla çok meşgul olduğu için dinlemiyordu.

Until The Day I Die (Moony x Padfoot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin