XV

1.9K 198 33
                                    

Yatakhane, neredeyse elle tutulacak kadar yoğun ve boğucu bir sessizlik içindeydi. Tüm yataklar boştu-biri hariç.

Diğer gençlerin nerede olduğunu tahmin etmek kolay değildi ve Remus Lupin istemiyordu bile.

Sadece gözlerini kapatıp uzanırken, tek düşündüğü şey ne kadar şanslı olduğuydu. Ama neden?

Neden Severus Snape bu fırsatı kullanıp herkese gözde öğrenci Remus Lupin'in iğrenç bir yaratık olduğunu söyleyip hayatını mahvetmemişti ki?

Onun hayatı mahvolabilirdi üstelik. Ölmekten daha beter..

Remus başını iki yana salladı. Ne olursa olsun, ondan zehirli bir tutkuyla nefret eden Slytherin öğrencisi Severus Snape, en büyük ve en karanlık sırrını biliyordu.

Erkek arkadaşı yüzünden.

Yani, eski erkek arkadaşı.

Genç adam yatakta sol tarafına doğru dönerken, gözü kilidinde duran kol saatine istemsizce de olsa takılmıştı.

Sabahın dördü.

Kendisine uğraşmaması gerektiğini söyledi. Sirius'un nerede olduğunu merak etmemeliydi. Ona öyle kızgındı ki..

Ama o tanıdık korku ve isimlendirmekte zorlandığı o tam kalbinin üzerindeki ağırlık, mantığına baskın çıkmıştı işte.

Yavaşça soğuk tahtaya yalın ayak bastı ve yatakhanede tek olmasına rağmen mi in adımlarla sandığına yöneldi. James'in pelerini ortalıkta görünmese de aradığı şey oradaydı işte.

Çapulcu Haritası.

Tereddüt ederek haritayı açtı. Sesi hafifçe titremişti ancak merak onu kasıp kavuruyordu adeta. Haritayı açarken tekrar mırıldandı.

"Lumos."

Işık eski parşömene vururken, gözleri tanıdık ismi aradı. En azından özellikle birini.

Onu sonunda fark ettiğinde Sirius Black hızlı adımlarla yatakhaneye dönüyordu. Yalnız başına.

Remus henüz bir tepki verememişti ki -Sirius gerçekten hızlı koşuyordu.- kapı tanıdık bir gıcırtıyla açıldı.

"Remus! Uyan!"

Remus iç çekerken yavaşça mırıldandı. "Nox. Uyanığım Sirius."

"Güzel."

Sirius geniş odayı bir kaç adımda geçip doğruca Remus'a uzanmış, onu yataktan kaldırmıştı bile.

"Beni dinle lütfen." İki eliyle diğer gencin kolunu sımsıkı tutuyordu.

"Dinleyecek bir şey yok. Sarhoş musun sen?"

"Remus lütfen. Beni dinle." Sirius tek elini yavaşça çocuğun yaralı yanağına yerleştirdi.

"Bir hata yaptım. Çok çok korkunç bir hata yaptım. Ben bu boku yedim Remus." Sesi hafifçe titrerken onu tekrar kendine baktırttı.

"Düşüncesisin, aptalın tekiyim, kendimden bunun için nefret ediyorum. Kendimden öyle çok nefret ediyorum ki. Severus'a yaptığım şey için de değil. Sana bunu yaşattığım için. Görüyorsun ben bencilim. O kadar bencilim ki.. Remus o kadar bencilim ki hala senden ayrı olma düşüncesi hasta ediyor beni."

Remus tanıdık gri gözlerin dolu olduğunu loş ışıkta bile görebiliyordu.

"Üzgünüm. İnan bana üzgünüm. Böyle olduğu için üzgünüm. Ama gitme. Tamam mı? Ne olursa olsun yanında olacağım. Senin için. Ama gitme. Senin için yabancı olmaya katlanamam. Sen benim evimken, ailemken olmaz."

Alnını yavaşça onun alnına yasladı. İkisi de aynı anda gözlerini kapatmış, sessizce duruyorlardı. Remus iki yandan sarkan ellerini yavaşça yeni çıkmaya başlamış sakallar yüzünden pütürlü olan yanaklara yerleştirdi.

"Çok üzgünüm Remus. Seni haketmiyorum. Bir damla bile. Ama senden nasıl koparım hiç bilmiyorum."

Remus sertçe yutkunurken yavaşça parmak uçlarıyla sevgilisinin yanağını okşadı.

"Seni asla incitmek istemedim."

"Biliyorum."

"Beni bırakma."

".."

Sirius genç adamı biraz daha kendine çekti. Sesi yakarış dolu şekilde, önünde dizleri üstüne çöküp ellerini kavradı.

"Ne yapıyorsun.." Remus iri gözlerle ona bakıyor, kaldırmak için elinden geleni yapıyordu.

"Beni terk etmeyeceğini söyle."

"Sirius kalk hadi."

"Söyle Remus."

"Seni terk etmeyeceğim Black. Kalk ayağı. Seni böyle görmek istemiyorum. Anladın mı?"

Sirius ayağı kalktıktan sonra sevgilisinin bekini kavrayıp dudaklarını dudaklarına bastırdı.

"Seni seviyorum. Üzgünüm."

"Ben de seni seviyorum."

Remus mırıldandıktan sonra yavaşça Sirius'u kravatından çekip bir daha öptü.

***

İki genç yatakta uzanmıştı. Remus Sirius'un çıplak göğsüne yanağını yaslamış, pürüzsüz beyaz tenin üzerinde yeni doğan güneşin parıltılarını izliyordu.

Sirius ise gözlerini aşığına dikmiş, bitmek üzere olan sigarasını iki parmağı arasına yerleştirmişti.

"Severus'la uğraşmayı kesmen gerekiyor."

"Tamam.."

"James'in de kesmesi gerekiyor."

"Onu ben kontrol edemem ki."

Sirius, Remus'un ona attığı bakışın arkasından boğazını temizledi.

"Konuşurum tabii."

"İyi."

Uzun saçlı genç, sigarasını söndürdüler sonra erkek arkadaşını iyice kollarına aldı. "Uyusak iyi olcak.."

Remus gözlerini kapatıp tanıdık kokuydu iyice içine çekti. Sahiden onu affetmeden yapabilir miydi? Onsuz devam edebilir miydi?

Bir süre sonra huzurla uyuyakaldı.

Until The Day I Die (Moony x Padfoot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin