XII

2.1K 218 230
                                    

Oh, kiss me
Flick your cigarette, then kiss me
Kiss me where your eye won't meet me
Meet me where your mind won't kiss me

  • • • •

Lily Evans, bu sefer bu planın işe yarayacağına öyle emindi ki, şimdiden Sirius'un yüzündeki ifadeyi hayal edip yerinde duramıyordu. Sonunda birazcık kendi ilacından tatma vakti gelmişti.

Üçlü, yemek masasında kafa kafaya vermiş, fısıldaşıyorlardı.

"Ona sütyenini göster," diye fikir yürüttü James. "Sirius sütyenlerden korkar."

"Bunu nasıl öğrendiğinizi sormak bile istemiyorum!" Lily kaşlarını havaya kaldırdı ve yüzünde bir şok ifadesiyle James Potter'a baktı.

"Deneyim tatlım!"

Peter veryansın etti. "Hala vazgeçebiliriz," dedi ağzını kazan tatlısıyla doldururken. Kravatına hardal dökmüştü ama yemeyi pek fazla sevdiğinden, fark etmemişti bile. "Bana hala çok korkunç bir plan gibi geliyor.."

"Ağlama," diye dalga geçti James. "Bu çok eğlenceli olacak!"

Lily çantasını alıp kalkarken şöyle bir James'e bakmıştı. Anında bakışlarını kaçırdı. "Ben gideyim o zaman, Remus hazır ortalarda yokken."

James yavaşça başını kaldırdı ve o giderken arkasından uzun uzun baktı. Bir eline yaslamıştı yanağına.

"Kızıl saçlı kabus," diye fikir beyan etti Peter. O sırada çikolatalı pudingi bocalıyordu tabağına.

"Tatlı bir kabus.."

***

Lily, Remus ve Sirius'u bulduğunda, ikili kütüphaneden çıkıyordu. Sirius, Remus'un kitaplarını tek koluyla taşırken onunla hızlı hızlı bir şeyler konuşuyordu. Kızıl saçlı kız aniden önlerini kesince, beti benzi attı.

Lily onlara bakıp şöyle bir çenesini dikleştirdi. "Remus, James sana bakıyordu."

Remus başını sallarken Sirius'tan kitaplarını aldı. Tam birkaç adım atmıştı ki, başını şöyle bir çevirip arkasına bakma ihtiyacı hissetti.

Lily, Sirius'un yanından geçerken, ona hafifçe sürtünüp, cilveli bir bakış atmıştı.
"Sonra görüşürüz, Black."
Ardından saçını geriye atıp bir şey olamamış gibi yürüdü.

Onun yeterince uzaklaştığına emin olduktan sonra, Remus Sirius'un dibinde bitti.

"Gördün mü?!" Sirius dehşet içinde görünüyordu. "Sana söyledim Remus! Benimle flört ediyor!"

Remus'un ağzı açık kalmıştı. "Evet.. gerçekten ediyor!"

"Resmen içime düştü!"

Remus'un aniden gözleri büyüdü. "Sirius. Biliyorlar. Sirius! Bizi biliyorlar!"

***

Peter'ı kenara çekmek o kadar da zor olmamıştı. Saklanacak pek zamanı olmamıştı zaten. Süpürge dolabına onu tıktıkları zaman, bir an fareye dönüşüp kaçacağından korktular ama Peter cesaret edemedi. Hafifçe titriyordu, ellerini başının iki yanına kaldırmıştı, bir Sirius bir Remus'a bakıyordu.  "Ben bir şey yapmadım!"

"Pete," dedi Remus yumuşak bir ses tonuyla. "Biliyorlar mı?"

"Evet!" Peter itiraf etmenin rahatlıyla ellerini indirirken Sirius ve Remus göz göze geldiler.

"Ama," dedi Peter hemen. "Artık bildiklerini bildiğinize göre onlara söyleyebilirsiniz!"

"Ya da..." Remus elini çenesine yerleştirdi.

"Ya da yok!" Peter ellerini salladı. "Çok fazla sır kaldıramıyorum ben!"

Remus Sirius'a döndü. Yüzünde hafif bir gülümseme vardı. "Madem istedikleri bu sen de istediklerini ver. Sen de onunla flört edince Evans şaşkına dönecek."

***

Sirius, aynada son bir kez şöyle bir kendine baktı. "Nasıl görünüyorum Remus?" Arkasını döndü ve yatakta onu izleyen erkek arkadaşının yanına oturdu.

"Her zamanki gibi harika görünüyorsun, gerçekten onunla randevuya çıkmak istiyor gibisin," dedi Remus gülümseyerek.

Ufak bir öpüşmenin arkasından, Sirius haritadan Evans'a bakıp arkasından dışarı fırladı. Onu koridorda yakalamıştı. Bir anda önüne çıktı.

"Evans!"

Lily bir an yerinde sıçradıktan sonra, Sirius'a gülümsedi. Yüz ifadesi değişmişti. Elini beline koydu. "Black," dedi gülümseyerek. "Bu ne sürpriz.."

Sirius elinden geldiğince çapkın bir gülümseme attıktan sonra kızıl saçlı kıza biraz yaklaştı. "Yarın akşam işin var mı? Saat dokuz gibi? Görüşürüz demiştin ya."

Lily'nin gülümsemesi bir an suratında çarpıldı. Ne yapacağını bilememişti, toparlamak için hemen boğazını temizledi. Sirius, gülmemek için alt dudağını ısırırken başını salladı. "Seninle randevuya çıkmak Harika olur.. Black."

***

"PETER!"

Ortak salon oldukça sessizdi. En azından James Potter böğürmeden önce. Lily ve James içeri dalmış, kendi başına şekerleme yiyen Pettigrew'ı duvara doğru iteklemişlerdi.

"Bildiğimizi biliyorlar mı?" Diye sordu Lily buz gibi bir sesle.

"Söylemelisin!" Diye başını salladı James. Bayağı paniklemişti, eliyle kravatını çekiştirdi.

"Evet, evet bildiğinizi biliyorlar! Bitsin artık bu!" Peter ağlamaklı bir sesle konuştu.

James, Lily'nin omuzlarına ellerini koydu. "Evans, yarın onunla randevuya çıkmalısın! Pes edecektir, biz etmemeliyiz!"

Until The Day I Die (Moony x Padfoot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin