Çok korkmuş, nefes nefeseydi, göğsü hızla inip çıkıyor , bunun yanı sıra bakışları da korku doluydu. Kızın bu halini fark eden Kerem, ters giden bir şeyler olduğunu anladı ve odanın kapısını kapadı.
Bu kızı bu kadar korkutan şey ne olabilirdi. Dünki o cesur, meydan okuyan kızı böyle tir tir titreten neydi ? Bir eliyle kapıya yaslanarak güç almaya çalıştı. Dolu dolu ve titrek gözleriyle kendisine bakarken "Yardım et lütfen" diye fısıldadı.
Genç adam Ceylin'e cevap vermeyerek kapıya dayalı halde bulunan elini tutarak indirdi. O anda kızın ellerinin
bu sıcak yaz gününde buz gibi olduğunu fark etti. Bu konuyu iyice merak etmeye başladı. Kızı yavaşça çekerek odanın içlerine doğru ilerledi. Ceylin'i koltuklardan birine oturttu ve gidip kıza bir bardak su getirdi. Kıza suyu uzattı ve içmesini bekledi.
"Neler olduğunu anlatacak mısın?" dedi şaşkın bir yüz ifadesiyle. Karşısındaki ürkek kız konuşmaya çalışıyordu.
"Şeyy.. Ben.. Nasıl anlatabilirim bilmiyorum..Yani.. Nasıl desem.."
"Peki peki.. Önce sakinleş biraz. Toparla kendini. "
Diyen adam dışarıdan gelen gürültü üzerine kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı. Mafya kılıklı züppenin teki esip gürlüyor, terör estiriyordu.
"Bir sorun mu var beyler? Gece gece insanları bu şekilde rahatsız etme hakkını nerden buluyorsunuz?" diye korkusuzca konuşuvermişti.
"Sen kimsin lan? Benim kim olduğumu biliyor musun ha? Böyle konuştuğuna göre bilmiyorsun büyük ihtimal tanıtayım o halde.." dedi ve yavaş yavaş elini ceketinin altına doğru itekledi.
Karşısındaki adamın bu klişe konuşmasına daha fazla tahammül edemeyecekti. Telefonunu çıkardı ve Ali'yi aradı.
"İçinde bulunduğum ortamın parazitlerden temizlenmiş olması gerektiğini daha kaç kez belirtmeliyim? Gelin ve şu kapımın önünü temizleyin. Bu saçmalığa daha fazla katlanamayacağım." karşıdan aldığı cevapla telefonu kapadı ve karşısındaki züppeye dik dik bakmaya devam etti.
Üzerine siyah takım elbise geçirip, beline silahı takan kendisini mafya zannediyordu. Bunlar hep televizyonda yayınlanan hayal ürünü dizilerin yan etkileriydi. Bunun gibiler Kerem üzerinde hiç bir etki yaratamazdı. Bu adamın bu haliyle Kerem'e kafa tutması farenin kediye baş kaldırmasından farksızdı. Faredeki deli cesaretiydi kediyle ne kadar uğraşırsa uğraşsın sonunda kedinin yemeği olacaktı.
Herif tartışıp gövde gösterisi yapmaya meyilliydi; nitekim ağzı bir saniye susmayarak abartılı bir şekilde övüyordu kendisini. Neyseki Ali'nin kısa sürede gelmesiyle ortalık temizlenmişti. Kerem içeriye girdiğinde genç kız ayağa kalkıp koşar adımlarla Kerem'e yaklaştı.
"Sen ne yapıyorsun? O senin şirketindeki bir çalışanınmış gibi nasıl konuşabiliyorsun Utku ile? Onun ne kadar tehlikeli biri olduğunu bilmiyorsun tabi!" diye sert çıkarken adama son cümlesini kısık bir sesle söylemişti. Kerem ise Ceylin'i hayretler içinde dinliyordu. Az evvel korkudan titreyen o kız bir tek kendisine gelince mi böyle korkusuz bir aslan parçası kesiliyordu.
"Ne oldu küçük hanım?Zoruna mı gitti ? Az evvel korkudan titrediğin o herif için endişeleniyor musun yoksa?"
Bu adamla kesinlikle anlaşamıyordu, buna artık kesinkes kanaat getirmişti. Endişelendiği kişi Utku değil de ta kendisiydi.
"Hayır beni yanlış anladın. Ben zaten başına yeterince dert açtım. Benim yüzümden bir de bu sorunla uğraşma diye söyledim. Utku'yu uzun süredir tanıyorum çok tehlikeli biridir."
"Her neyse senin şu hikayeyi iyice merak ettim. Artık duymak istiyorum."
"Peki.." dedi ve anlatmaya başladı. Bir açıklama yapması gerektiğine kendisi de hak veriyordu
"Az evvel gördüğünüz adam benim iki yıllık sevgilimdi."
Yine **siz** diye hitap etmeye başlamıştı. Kerem her ne kadar sebebini bilmese de bu kızın kendisine **sen** şeklinde hitap etmesini istiyordu. Kızın anlatacaklarının daha önemli olduğuna kanaat getirerek bu ayrıntıya fazlaca takılmadı ve konuştu
"Eee DGS' yi geçemeyince 4 yıla yükseltemedin mi? sorun nedir?" Kendi yaptığı bu soğuk espriye kendisi de gülmeyerek.
Genç kızın Türkiye'deki eğitim sisteminden bihaber olduğu için adamın neyden bahsettiğine dair en ufak bir fikri yoktu.
"Also.. Utku ile henüz seyahate çıkmadan bir gün önce ayrıldık, sanırsam bunu sindiremedi ve şimdi peşime düştü, gideceğim istikamete gidemeyip sizin uçağınıza binmem de tamamen bu sebepten. Bugün birden onu karşımda görünce ne yapacağımı bilemedim ve o telaşla odanıza girdim. Bunun için ayrıca özür dilerim."
"Bir yeni yetmenin sebep olduğu haline bir bak!"
"Ailelerimiz birbirlerini tanıyorlar, Babalarımız ortak ve ben tatilden döndüğümde nişanlanacaktık. Bu yüzden henüz aileme de açıklayamadım durumu ondan böyle rahatça dolanıyor ortalıkta."
"Her neyse, yorgunsun uyuyup dinlen. Daha sonra düşünürsün bunları."
"Peki. Ben gideyim artık" deyip odadan çıkmak için ayaklandı.
Her ne kadar Utku gitmiş, tehlike geçmişse de kız hâlâ içten içe korkuyordu. Şuanda Başak'a ne kadar da çok ihtiyacı vardı; onun desteğine, sevgisine, arkadaşlığına..
Titrek adımlarla kapıya yönelip kulpuna asılmıştı ki o sırada konuşan adamın sesiyle durakladı.
"Burada yatabilirsin!" demişti, kızın içindeki korkuyu okumuşçasına. Genç kız bunu için için istese de adama karşı koyma ihtiyacı duydu.
"Hayır efendim! Katiyyen olmaz! "
"Bu gece büyük bi şok yaşadığını biliyorum ve korkunun henüz geçtiğine de inanmıyorum. Burda kalırsan bu seni biraz daha güvende hissettirir."
Evet bu adamın yanında kendisini güvende hissettiği doğruydu fakat yine de bu adamla aynı otel odasını paylaşamazdı. Çalışanlardan biri görürse ne düşünürdü hakkında.
"Şurda içerde bir oda ddaha var orada uyuyabilirsin." dedi yan taraftaki odayı eliyle işaret ederek.
Bu biraz daha rahatlatıcıydı. Odaları normalde de yan yanaydı zaten şu halde işaret edilen odada uyuması pek de problem olmazdı onun için; fakat yine de sabah aynı kapıdan çıkacaklarını düşününce yine itiraz etmek istedi ağzını açmıştı ki Kerem tekrardan konuştu -kendini beğenmiş bir edayla-.
"Eğer kendin için endişelenip tereddütte kalıyorsan belirtmek isterim ki , kesinlikle tipim değilsin."
Kızın gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi açıldı. Bu adam bir dakika olsun şu arogantlığı elden bırakamaz mıydı. Adam kendisini yatıştırmak yerine kışkırtmıştı. Ehh takdir etmek gerekir ki onu ikna etmeyi başarmıştı. Genç kız omuzlarını dikleştirdi, ellerini göğsünde birleştirerek adamın gözlerinin içine baktı ve "hochnäsig" dedi. Daha sonra bakışlarını yumuşatarak "madem ki sizin için sorun oluşturmayacağını öne sürüyorsunuz, o halde ben de kabul ediyorum; fakat takdir edersiniz ki bu tuvaletle -Kerem'in ona sabah odaya dalarak getirdiği kiyafeti göstererek- uyumam mümkün değil. Üzerimi değişmeliyim" deyip odadan çıkmak için yeltendi.
"Bekle bekle! Çıkman tehlikeli olabilir. Neyi istediğini söyle Ali halleder."
Bunun üzerine genç kız odasındaki çantayı istedi, içerisinde gündüz çıktığı alışverişten edindiği kıyafetleri vardı. Adama belli ettirmeden gülümsedi. Bay Mükemmelizm'i dediğine pişman edecekti...
Bölümü geç yayınladığım için üzgünüm bazı sebeplerden dolayı gecikti. Ama sizlerden de yorum bekliyorum sizin görüşleriniz benim için önemli :)) keyifli okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON !!!
Romance23 yaşındaki Ceylin 2 yıllık ilişkisini hiç ummadığı bir şekilde bitirmek zorunda kalmıştır. İşçi göçü nedeniyle İsviçre ye taşınmış göçmen bir ailenin tek çocuğudur bu yüzden de el bebek gül bebek büyümüştür. Belalı bir tip olan sevgilisinden uzakl...