İçinden "ne yapıyorum lan ben??!!!" diye düşündü. Ama artık vazgeçmek için çok geçti. Atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti bile…
Kısa süre içerisinde otele varmışlardı. Şirketin önceden reserve ettiği odalara yerleştiler. Ceylin odaya girmeden evvel Kerem Bey konuştu:
"Acele etmelisin.Çok fazla zamanımız kalmadı, 15 dakika içerisinde aşağıda , tamamiyle (!) hazır bir şekilde toplantı salonunda olacaksın!" dedikten sonra diğer şirket görevlilerine dönerek " Hiç bir gecikme, aksama istemiyorum! " dediyse de Ceylin'e attığı sert bakıştan sözlerin gerçek sahibinin kim olduğu anlaşılmış oldu.
Tanrı aşkına! Bu adam kendini ne sanıyordu böyle, alçak dağları o mu yaratmıştı?! Kendisi o kadar da mükemmel miydi sanki ?
Kendi kendine yönelttiği son sorunun üzerine hızlıca bir çizgi çekti. Bu adam kesinlikle mükemmeldi ve mükemmel olduğu kadar da mükemmeliyetçiydi. Ama o da bir yerde hata yapmış ve işlerin ters gitmesinden dolayı şuan böyle endişe duyuyordu.
Kafasındakileri hızlıca savuşturarak kendisi için hazırlanan odaya girdi. Yatağın üzerinde Armani logolu bir çanta duruyordu. Çantayı açtı. Siyah, kolsuz, V yakalı, etekleri diz kapaklarina kadar inen sade bir elbiseydi çantadan çıkan. Çok fazla oyalanmadan üzerine geçirdi elbiseyi. Elbise genç kızın bedenine tam oturmuştu.
"Bedenimi nerden biliyor ki bu adam" diye söylense de kıyafetinden yeterince memnun olduğu için bu ayrıntı üzerinde pek de fazla durmadı. Çanta'dan çıkan ayakkabılarını da giyerek kombinini tamamladı. Anlaşılan mükemmeliyetçi patronu bu konuyu da sorunsuz bir şekilde halletmişti.
Geçirdiği macera dolu yolculuktan sonra dağılan saçlarını; üzerinde çok fazla baskı uygulamadan, daha fazla dağıtmadan tarayarak yukardan at kuyruğu şeklinde bağladı, dudaklarına hafif bir kırmızılık verdi ve mascara yardımıyla kirpiklerini belirginleştirdi; bu sayede cam gözleri daha da belirginleşmiş, ben burdayım diyordu adeta.
Aynada kendisine bakarak son kotrolleri yapmış odadan çıkmıştı. Başak'tan aldığı hızlı hazırlanma tüyoları epeyi işine yaratmıştı ki odadan çıktığında hâlâ 5 dakikası vardı. Kapının önünde kendisini bekleyense Ali'ydi.
Ona toplantı salonuna gidecekleri yönü işaret ederek, "Bu taraftan Ceylin Hanım" diye buyurdu.
Ceylin "peki.." manasında kafasını sallayarak Ali'yi takip etti. Salona vardıklarında son kontroller yapılmış, tüm üyeler yerlerini almıştı. Toplantının başlamasına sadece 5 dakika vardı. Genç kız oldukça heyecanlı ama bunu dışarıya yansıtmayacak kadar da kontrollü şekilde hareket ederek salonun içine yürüdü ve Kerem' in yanındaki yerini aldı.
Böyle iş adamlarını hayatında çok çok Basel'deki Ramada Plaza'nın önünden geçerken görmüştü, ne iş yaptıklarını ne konuştuklarını her zaman için merak etmişti. Şimdiyse o adamlarla aynı masada oturup konuşacaktı.
Toplantı boyunca karşı tarafın söylediklerini Kerem Bey'e ve Kerem' in söylediklerini de karşı tarafa kusursuz bir şekilde tercüme etmişti. Toplantıda konuşulan temaya vakıftı ve güler yüzlülüğü ile karşı tarafın sempatisini kazanmayı başarmıştı. Ve tabii Kerem'in de..
Hemen sonra Fransız üyeden gelen öneri ile yüzü birden soldu. Kerem Artuk çeviri bekliyordu. Fakat genç kız bunu yapmak yerine ayağa kalktı ve Fransız üyeye bakarak konuşmaya başladı. Aralarındaki konuşma uzamaya başlıyordu ve uzadıkça da Kerem Artuk'un sinirleri geriliyordu. Tanrı aşkına bu kız kendini ne sanıyordu da böyle tutarsızca, -kendisini hiçe sayarak- pervasızca konuşabiliyordu. Kısık sesle diğerlerine belli ettirmeyecek şekilde Ceylin'e
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON !!!
Roman d'amour23 yaşındaki Ceylin 2 yıllık ilişkisini hiç ummadığı bir şekilde bitirmek zorunda kalmıştır. İşçi göçü nedeniyle İsviçre ye taşınmış göçmen bir ailenin tek çocuğudur bu yüzden de el bebek gül bebek büyümüştür. Belalı bir tip olan sevgilisinden uzakl...