Ceylin'in çalıştığı kata geldiğinde genç kızı koridorun başında ağır adımlarla ilerlerken gördü, morali bozuk ve yüzü de solgundu. Gülümseyerek arkadaşına yaklaşıyordu ki birden bire Ceylin yere yığılmıştı. Genç kızın başına ani bir kalabalık üşüştü.
Başak korkuyla Ceylin'in yanına koşup bir ambulans çağırmalarını istemişti etraftakilerden. O sırada yanına gelen Tamer'in yardımını kabul edince genç kızı hastaneye götürdüler. Başak doktorla konuştuktan sonra koridora çıkmıştı ki Kerem'i gördü. Hızlıca yanına gidip sert bir şekilde konuşmaya başladı.
" Senin burda ne işin var? Nasıl buraya gelebilirsin? Doktor bunun stress ve üzüntüden kaynaklandığını söyledi. Bütün bunlara kimin sebep olduğunu bilmiyor musun? Ne hakla böyle pişkin bir şekilde hiç bir şey yapmamış gibi gelirsin."
Kerem şirketteki ofisinde oturmuş Ceylin'in izin istemek için yazdığı dilekçesini okuyordu. Sekreteri çağırıp reddedildiğini Ceylin'e iletmesini isteyecekti ki Ali kendisini aramış ve Ceylin'in hastaneye kaldırıldığını söylemişti. Bunun üzerine Kerem büyük bir acıyla kalbi sızlayarak hastaneye koşmuştu. Ve şuan da Başak'ın bu aşırı tepkisine maruz kalıyordu.
"Ben sadece Ceylin için endişelendiğimden .." demişti ki Başak adamın konuşmasına izini vermeyerek, azarlar tondaki sesiyle tekrar lafa girdi.
"Sakın! Sakın bana Ceylin'i merak ettiğini söyleme. Bu hayatta onun için endişelenebilcek en son kişisin!"
Tamer gelip genç kızı sakinleştirmek için Kerem'den uzaklaştırdı. Kerem başka bir şey söylemedi, zaten ne söyleyebilirdi ki.. Başak söylediklerinde başından sonuna kadar haklıydı. Tamer ile kısa bir süre konuşup Ceylin'in şuan iyi olduğunu öğrendikten sonra tekrar şirkete dönmüş aceleyle çıkarken, masanın üzerine bıraktığı dilekçeyi tekrar aldı eline.
Başak haklıydı. Ceylin'in bu hale gelmesine sebep olan kişi kendisiydi. Genç kızın o bakmaya doyum olmayan yüzü, gözlerinin önünde günden güne solmuştu resmen, onu üzmüştü ve hâlâ da buna devam ediyordu. Bir şeyler yapması gerektiğini düşünerek sekreterini çağırıp dilekçeyi onayladığını söyledi ve Ceylin'e e-posta ile haber verilmesini istedi. Bu yaptığı Ceylin'e iyi gelecek miydi, bilmiyordu; ama bunu talep ettiğine göre gitmek istediğini düşünmüştü ve buna uygun hareket edecekti.
☆☆☆☆
Ceylin ayıldığında yanı başında Başak'ı bulmuştu. "Ne oldu, burda ne işim var? "
"İş çıkışına seni almaya gelmiştim, birden düşüp bayıldın. Biz de seni hastaneye getirdik" derken odanın diğer ucundaki Tamer'i işaret etti. Genç kız Tamer'i görünce belki "o da burdadır" diye Kerem'i düşünerek bakındı etrafına. Ümitsizce bir arayıştan başka bir şey değildi. Başak Ceylin'in bu hareketini idrak etmiş olacak ki konuştu.
"Hiç bakma etrafına o aradığın kişi gelmedi buraya!" diye konuşurken odadaki diğer kişinin sert bakışları kendisine çevrildi. Tamer'in içerde olduğunu tamamen unutarak konuşmuştu.
"Biz ona gelip de kovuldu, desek daha doğru olur" diye düzeltti Tamer. Ceylin Başak'a sorar bakışlar atarken Başak gözlerini kaçırmayı denese de cevap vermekten kaçamayacağını bilerek yeniden konuştu.
"Ne yapsaydım? Yüzsüz yüzsüz gelmiş bir de... Bana öyle bakma! Tamamen haklıyım."
Buraya gelmiş olması Ceylin için endişelendiğini gösterirdi. Bu Ceylin'in içine bir nebze olsun su serpmişti . Yine de bu konuyu kapatma isteğiyle " her neyse Başak, eve gidelim burda kalmak istemiyorum" dedi. Oldum olası nefret ederdi hastanelerden. Başak arkadaşının bu isteğini onaylamıştı. Tamer Ceylin'in giyinmesi için odayı terk ederken Başak da onunla çıkıp koridorda yakaladı Tamer'i.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRON !!!
Romansa23 yaşındaki Ceylin 2 yıllık ilişkisini hiç ummadığı bir şekilde bitirmek zorunda kalmıştır. İşçi göçü nedeniyle İsviçre ye taşınmış göçmen bir ailenin tek çocuğudur bu yüzden de el bebek gül bebek büyümüştür. Belalı bir tip olan sevgilisinden uzakl...