Sarhoştum hatırlamıyorum. Evine gitmişim, bağırmışım, haykırmışım sevdiğimi. Ülkede aşk kalmamış be. Bu ne? Aşk için her şeyi yapanları bırakıp nereye gidiyorlar! Tamam bırakılır ama ondan sonra seni sevmeyen kişi sevilmez. Arkada senin için her şeyi yapan var ama sen seni sevmeyi bile düşünmeyen birini seviyorsun. Gönül bu ota da konar boka da da bu kadar da değil be. Arkada kalanlar üzülüyor. Bende arkada kaldım.
Dün akşam yağmur yağıyordu, şimşekler bebekleri ağlatıyordu. Bebek değildim ama bende ağladım ama korktuğumdan değil. Acımdan ağladım ben, özlediğim için ağladım. Evet, aşığım. Çok seviyorum be. Onsuz olmuyor. Dün gece: Yağmur ve şimşek hatırlattı onu bana. Çıktım dışarı, sırılsıklam oldum, koştum bir içki aldım. Üstüm kısaydı üşüdüm. Umurumda da değildi. Sahile gittim. Cebimde ıslanmış sigara paketini çıkardım ve oturdum bir banka. Yaktım sigarayı o yandıkça ben bitiyordum. Akciğer simsiyah. bunları düşündüm ve "Neden! Değersiz biri için!" diye bağırdım. Uzaktan bir kızın ağlayarak koştuğunu gördüm. Bana gittikçe yaklaşıyordu. Ve bir an bana sarıldı. Annemin sarılışı gibiydi. Bende sarıldım.
-Ağlama, değmez dedim.
-Onun için değer.
-Bende öyle dedim değmiyor.
-O gitti dedi. Benimde gözüm doldu.
- İşte sende diyorsun, o gitti. O artık başka insanlarla gülüyor.
-Hiç sanmıyorum.
-Ama öyle.
-Sen dedi. Gözlerinden akan yaşlar yağmurdan çoktu sanki. Ve cümlesine devam etti hıçkıra hıçkıra ağlayarak. Sen yanlış anladın. O benden değil hayattan ayrıldı dedi. Ben bittim ve bu sefer ben ona sarıldım. Kız içmiş. Bende içtim. Sabah köpek sesiyle uyandım. Sahilde uyuya kalmışız. O benim koynumda, bana sarılarak uyumuş. Yavaşça:
-Sabah oldu hadi kalk.
-Peki, kalkıyorum dedi ve kalktı.
-Adım Selin.
-Bende Barış.
-Barış.. güzel isim.
-Sağ ol dedim tebessümle. Evin nerede? Seni bırakayım.
-Benim evim şuradaki mavi ev ben giderim.
-Ben sana eşlik edeyim dedim. Evi mavi renkte ve bir sürü çiçekle doluydu. Mutluluk saçıyordu adeta. Ve de bir tane köpeği var. Adı Badi. Sarı ve kahverengi karışımı bir köpek. O da ayrı bir neşe saçıyor. Onu evine bıraktım ve eve gittim, duş aldım ve kahve makinasını çalıştırdım. Kahve makinası çalışırken üstümü giydim. Uyuya kalmışım. Kalktım, burnuma yanık kokuları geliyordu. Aklıma kahve makinası geldi. Koştum, baktım mutfak yanıyor. Yardım istedim. Yan komşu itfaiyeyi çağırdı. Onlar gelene kadar biz söndürdük. Yalnızca mutfak yanmıştı iyi ki, yoksa biterdim ben. Bu olaylar akşamı getirdi. Başka ev bakmaya gittim,bulamadım. Eve geldim, ev yanık kokuyordu midem bulanmaya başladı. Sonra tam oturdum koltuğa, telefon geldi. Selin aradı, açtım:
-Efendim.
-Nasılsın?
-Berbat durumdayım sen nasılsın?
-İyim de sana ne oldu?
-Ev yandı, mutfağı kullanamayacağım. Ev bakmaya gittim, evde bulamadım.
-Bana gel bu günlük, yarın birlikte ararız.
-Yok ya şimdi ben yatarım zaten.
-Sen bilirsin. İstediğin zaman gelebilirsin. Kapım sana yedi yirmi dört açık dedi gülerek. Bende güldüm, telefonu kapattık. Galiba ben artık onu seviyordum. Dün onun yanında kendimi çok özel hissettim. Hem o beni diğerleri gibi üzmez o da aynı benim gibi hep yedekteki kişi olmuş. Artık yedektekiler başrol olacaklar. Yeter bu kadar yedek olmak, yeter bu kadar ağlamak, bu kadar içmek, yeter be yeter. İnsan dayanamıyor be dayanamıyor. Bunları düşünen ben aradım Selin'i geliyorum dedim, gittim. Tebessümle:
-Hoş geldin.
-Hoş buldum. Dedim, oturduk, on dakika falan sustuk ve ben ona, onun gözlerine baktım ve:
-Seni seviyorum! dedim. Çok şaşırmış gibi değildi ve:
-Galiba bende seni seviyorum. Dedi. Utandı biraz, ama söyledi sonra sarıldık, saatlerce birbirimize baktık, konuşmadık. Ben onun dizinde uyuya kalmışım. Sabah olduğunda, kalktım ve kahvaltı hazırladım. Onu kaldırdım, yemek yedik ama o da bende soğuk davranıyorduk birbirimize. Peki, neden? Benim soğuk davranmamın sebebi... Canım çok yandı biran, içimden bile sebebini söyleyemiyorum. Söylemeyi deneyeceğim. Ben.. galiba... beni ağlatan, beni susturan, beni içten içe öldüren... eski sevgilimi özledim. Benim içimdeki ukdenin.. sevgiye dönüşmesinden çok korkuyorum. Çünkü çok canımı yakıyor onu sevmek, çok ağlatıyor beni, çok öldürüyor beni. Yalnızca bundan korkuyorum ve şuan yanımda beni seven kız var ama benim gönlüm beni üzen kızı sevecekmiş gibi. Ben bu kızı seviyordum ne oldu bu gün bana bir özleme falan. Baksanıza onu düşününce bile canım yanıyor. Ona bakınca ne olsun ki.
-Barış, ne düşünüyorsun? Dondun kaldın.
-He hiç.. Bir şey düşünmüyorum dedim tebessümle. Evet zor bir tebessümdü ama tebessümdü işte. Sonra.. Sonrası ben onu seviyordum, Selin'i seviyordum. Canımı yakmıyordu, koklayarak öpüyordu beni. Daha ne anlatayım ki, yeterli bunlar. Eşyalarımı almak için eve gidecektim ;
-Selin, ben eve gideyim eşyalarımı alayım sonra ev bakmaya gideriz.
-Peki, sen git ben hazırlanacağım. Ayakkabımı giydim, eve doğru yürürken; ben ne ara Selini bu kadar sevdim? Selin beni nasıl hemen sevdi? Normalde ben severdim severdim, sevilmezdim aylar sonra vazgeçerdim. Çok zor olurdu ama başarırdım. Bunları düşünürken eve gelmişim. İçeri girdim, odama gidip eşyalarımı bavula koydum. Evi bırakacaktım öylecesine. Kıyafetlerimi toparladım, evi son kez gezeyim daha gelmem dedim, gezdim. Annemin odasına baktım, kalbim acıdı, çok özlemiştim onu, keşke beni bırakıp gitmeseydi, yalnız bıraktı beni. Kapı çaldı sertçe, gittim ve kapıyı açtım. Sonra geri kapadım. Neden mi? Çünkü hayırsız bir baba geldi kapıma. Peki, hayırsız bir baba oğlunun yanına neden gelir? PARA! Oğlundan para isteyecek ve eşini kahrından öldürecek kadar hayırsız bir baba. Hayatım bir dram filmi ben ise dram filminin baş rolünde oynayan, hep üzülen ve üzmeye kıyamayan oyuncu gibiyim. İçeri geçtim, annemin çerçevede duran melek bakışlı fotoğrafını aldım elime, diğer elime de paketteki son sigarayı, yaktım sigarayı annemle konuşuyorum;
-ANNEM! Beni bıraktın, şimdi gel, elimden tut ve beni de al yanına. ANNEM! Seni özledim, seni seviyorum. ANNEM! GEL!
Şimdi de sanki baş roldeki oyuncunun monolog yaptığı yerdeyiz. En acıklı yer değil mi! Millet hep burada ağlar. Ama ben filmde değildim, millette izlemiyordu ve de filmdeki melek gibi insanlar beni bu durumdan, bu şeylerden kurtarmaya gelmiyordu.Bunları düşünerek sinirle kalktım. Bavulumu, bir kaç şey ve annemin fotoğraflarını aldım. Kapıdan çıktım, annemin katiline anahtarı verdim ve çarptım kapıyı gittim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tesadüf
RomantizmTesadüfen doğan mecburen yaşayan adam ve kadın artık isteyerek yaşıyorlar.