❋ABD #1#❋

3.3K 589 570
                                    

ARAL   KAYADEMİR                            

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

ARAL   KAYADEMİR                            

Yağmur damlacıkları hafiften cama vurmaya başladığında rüzgar da onu takip edercesine esmeye başlamıştı genç adamın hikayesi de burada başlıyordu ya işte.Haber kanalları hep bir ağızdan karın yağacağını söylüyorlardı, sokaktaki insanları düşünen olmuyordu onlar sessiz , sakin , kimsesiz bir şekilde yaşamını sürdürüyorlardı . Onların kimseye bir zararları yoktu ama herkesin onlara karşı bir garezi vardı . Ne vardı yani kimse aç , susuz, evsiz, barksız kalmasa , herkes kendini düşünür olmuş bu memlekette .

 Rüzgar tıpkı bir ateş misali kasıp kavuruyordu etrafı . Güneş de ondan korkar gibi kendini bulutların kollarına atıyordu , genç adam sonbahar çocuğuydu adeta yaprakların o ayaklarının altında ezildiğinde o çıkan çıtırtı çok hoşuna gidiyordu. Ailesinden uzak kalmak biraz zor olsa da artık büyümüştü ve kendi başının çaresine bakmak zorundaydı. 

Hava iyice kötüleşmişti içinde biriktirdiği ne kadar acı ne kadar keder varsa hepsini insanların üzerine dökmek için zaman kolluyordu. (YAZARCIĞINIZDAN UFACIK KESİT)

Sabah erkenden uyanmak zorunda kalmıştım yine malum hastaneye gidecektim . Hemen kahvaltımı yapmadan çıktım dışarı biliyorum bir de doktor olacaksın diyorsunuz ama ben biraz üşengeç ve tembel bir doktorum.

Arabama atlayıp koltuğuma iyice yayıldım radyoyu açıp sesini de sonuna kadar verdim . Gaza sonuna kadar yüklenip doğruca hastaneye sürdüm. Göz açıp kapayıncaya kadar gelmiştim zaten yakındı hastane.

Hemen odama geçtim ve sekreterime hastaları kabul edebileceğimi söyledim ve hemen de sağ olsun hastanın bir tanesini içeri aldı daha destur Bismillah yeni girdim içeri be mübarek hemen almasaydın iyiydi. Hemen önlüğümü giyindim ve hastanın yanına gittim . Erkenden uyumama rağmen akşamdan kalma gibiydim. Başım da ağrıyordu hastalarla nasıl ilgilenecektim ki ben ama atalarımız doğru demiş değil mi terzi kendi söküğünü dikemez diye..

"Evet buyur amcaaa neyin var söylee"

"Ula ne bağırıyon tepemde sağır mı var senin karşında it herif ?"

Ahanda bağırtıyı yemiştik yaşlı bir amca ama nereden bilebilirdim ki .

"Pardon amca söyle neyin var amcam benim ."

"Benim habu dizlerim ağrıyor ilaçlarımı yedim ama fayda etmiyor"

"Amca ilaçları sen nasıl yiyorsun ?"

"Ağzımla yiyorum evladım çiğneyerek ."

"Amca bu sakız mı ? Neden çiğniyosun bunları ? Naneli şeker mi Allah aşkına suyla yutucaksın bunu neden böyle yapıyorsunuz ama ?"

"Evladım midem yorulmuyor o zamanda "

"Peki amca sen çiğnemeye devam et hatta ben sana bir kutu daha yazayım sen günde sabah akşam olarak iki defa çiğne yut olur mu bunları ?"

"Tamam evladım "dedi ve dışarı çıktı.

Sekreter Aysel Hanıma baktığımda gülüyordu. "Neden gülüyorsun ?"

"Amcaya neden öyle davrandın ?"

"Ama ne dedi duymadın mı ? Çiğniyormuş sakız mı bu Aysel ?"

Daha çok gülmeye başladı ve artık kahkaha atıyordu. Gün boyu buralarda olacağımdan masamın üzerindeki suyu alıp bir ağrı kesici bulmak için sağıma soluma bakındım hemen Aysel çantasından çıkarıp verdi ve "Çiğne olur mu ?"dedi.

"Çok komiksin Aysel gerçekten şu an seni ayakta alkışlamak istiyorum "dedim ve ilacı alıp hemen içtim.

Yorucu gün daha yeni başlıyordu benim için ve bitmeyecek gibi de duruyordu. Bitmesi için de dua etmekten başka çarem de yoktu galiba ...



Merhaba arkadaşlar yepyeni bir kitabımla karşınızdayım umarım beğenirsiniz hadi canım yıldızı renklendirin de yorum yapın azcıkın olur mu :) öptüm sizleri AÇILIN BEN DOKTORUM ailesi :) <3 :* 

AÇILIN BEN DOKTORUM !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin