Saatte ki yelkovan ve akrep hızlıca hareket ediyorlardı sanki birbirleriyle yarışıyorlardı. O her zaman geçmez dediğimiz zaman şimdilerde su gibi akıp geçiyordu, hele ki sevdiğimiz insanın yanında zaman terimi biz fark etmeden firar ediyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar etraf karanlık olup sessizlik de etrafta kol geziniyordu . Her ne kadar biz fark edemesek de zaman denilen şey mutlu anların düşmanı mutsuzluk , yalnızlık , korku gibi şeylerin en yakın dostu hatta kardeşi gibi bişey . Genç adam elini camın pervazına koyup kendine bir dayanak bulduktan sonra yorgun bedenini biraz olsun serbest bırakıp o soğuk ve karanlık sokaklara bakmaya başladı. Kim bilir şimdi ne türlü kötülük için arkadaşlarıyla işbirliği içerisindeydi zaman. Adam derince bir nefes alıp verirken dudaklarından çıkan nefes soğuk ve karanlık odada camdan yansıyan ay ışığında çoktan beyaz bir buluta dönmüştü bile. Artık içindeki karanlığı değil sokak lambaları , güneş olsa bile aydınlatmıyordu. Elini yavaşça camın buhardan oluşan puslu bölümüne getirip tek bir kelime yazdı , öyle soğuk ve öyle donuktu ki yazarken içindeki tüm kırgınlıklar cama dökülmüştü . Yazdığı kelime ise "ÖZLEDİM"
Hayat işte böyle tezat kelimelerden oluşuyordu , herkes birilerini özlüyordu daima . Demekki yaşamak eşittir Özlem , yalnızlık , korku ve buna benzer bir sürü olumsuzluk içeren kelime . Artık insanlar yorgunluktan kırılıp dökülene kadar hayat her türlü hileli oyunlarını oynamaya devam ediyordu. Belkide hayatın bir kuralıdır bu , dünyaya gelirsin birşeyler öğrenirsin , bebekken mutlu olursun ve sonrasında mutsuz olmaya mahkumsundur...(3HAFTA SONRA)
Kaç hafta olmuştu üzerimde kocaman bir ağırlık vardı , hala kendime gelemiyordum. Masama iyice yayıldığım sırada içeri yeni bir hasta girdi ve usulca koltuğa oturup gözlerimin içine bakmaya başladı .
"Buyrun şikayetiniz neydi anlatın teyzecim ." Dedim o yorgun ve bitkin gözlerinin içine bakarak ."Evladım benim bi derdim tasam yoh çok şükür " dedi derin bir nefes almadan önce sonrasında aynı şekilde devam etti . " Benim beyim çok hasta..." dolan gözlerinin arasından zar zor konuşuyordu . " Beyimin galbi sürekli ağrıyo, onu evde bırakıp da dışarı çıkamıyom, ameliyat olması gerekiyormuş doktorlar öyle dediler. Emme benim beyim 80 yaşında adam evladım galbi dayanmaz o şeylere emme bı ilaç bişi verirsen belki iyileşir demi ?" Hem beni hem kendini inandırmaya çalışıyordu , ama söylediklerine kendisi de inanmıyordu . O kadar savunmasızdı ki şu an içim acıyordu onun bu haline . Kim bilir kaç senelik evlilerdi, birlikte ne çok şey yaşamışlardı.
"Teyzem benim ben senin eşini görmeden olmaz ki , benim onu görmem lazım " dedim ağlamaktan kızarmış olan gözlerine bakarak.
" Evladım yürüyünce galbi sıkışıyor , nefes alamıyor ." Dedi gözlerime bakarak.
" Tamam teyzem ben bugün geç oldu hem dışarıda çok hasta var yarın gelsem olur mu ?" Dedim onu ikna edercesine .
"Tamam evladım olur sen ne dersen o olsun" dedi ve kapıya doğru yavaşça yürüdü ve açıp çıkıp gitti .
Bir sonraki hasta girdi ve bir sonraki derken zaman su gibi açıp gitti ve çıkış saatim geldiğinde hızlıca montumu üzerime giyindim ve çantamı alıp telefonumu da cebime koyduktan sonra kapının kulpunu tutup hızlıca açtım ve çıkıp sıkıca kapıyı kilitledim.
Arabanın yanına gelene kadar kafamda çokça sorular dolaşmıştı, arabanın kapısını açıp yavaşça koltuğa oturup kontağı çevirdim eve varana kadar kim bilir daha neler neler düşünecektim.
Sokağın başına geldiğimde etrafa şöyle bir bakındım ve arabayı apartmanın önüne park edip kontağı kapattım . Arabadan aşağı inmeden biraz etrafı izlemek istiyordum , sokağın başında bir kadın göründü ve peşinde de küçükce bir oğlan göründü . Ağladığı buradan belli olan oğlan annesine korkan gözlerle bakıyordu , belli ki bir yaramazlık yapmış ve annesi birazcık onu tartaklamıştı.
Diğer bir tarafta ise mahallenin yaşlısı ve aynı zamanda dedikoducusu Fatma teyze elinde poşetler pazardan geldiği belli oluyordu , nefes nefese kalmıştı . Herkes kendi derdi ile uğraşıp duruyordu , arabadan aşağı indim ve kapılarını da kilitledikten sonra apartmandan içeri girip doğruca dairemin yolunu tutup merdivenleri üçer beşer çıktım ve kapının önüne geldiğimde montumun cebinden anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım ve usulca içeri süzüldüm.
Etraf karanlıktı ve bir o kadar da sessiz. Oturma odasının ışığını açtım ve koltuğa kendimi atıp ayaklarımı da uzattıktan sonra artık uyumaya hazırdım, yemek yiyemiyordum günlerdir biseyler atıştırıp uyuyordum .
Yerimden doğrulup mutfağa gittim ve tezgahın üzerindeki yemek dolu Tabaklara baktım yeni koyulmuştu buraya belli ki , küçük bir not yazıyordu üzerinde " kuzum benum gaç gündur yemek yemeduğun belli aç aç gezeysun ortalukta bunlarun hepsi bitecek ona göre !" Canım sultanım yapmıştı bu yemekleri , onu çok seviyordum annem gibi olmuştu .
Yemekleri afiyetle yedikten sonra tabakları da güzelce yıkadım ve televizyonu açıp kanal kanal gezinmeye başladım .
İzleyecek bişey bulamıyordum telefonuma ilgilenmeye başlamıştım bende . Uykum yavaş yavaş gelmeye başlamıştı yerimden dogrulup televizyonu kapatıp odama doğru yavaş yavaş yürümeye başladım usulca merdivenleri çıkıyordum son basamağa geldiğimde bı yandan da telefonumla ilgileniyordum etraf karanlıktı yürürken ayağımda bir acı hissettim ve sekerek yere düştüm ,dengemi sağlayamadan merdivenlerden yuvarlanmaya başladım her yanım acıyordu bu acıya daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapattım ...Merhaba arkadaşlar yepyeni bir bölümle daha karşınızdaydım umarım beğenirsiniz sizleri çok seviyorum ❤️❤️vote ve yorumları unutmuyoruz değil mi bu arada 😊😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇILIN BEN DOKTORUM !
Humor"Açılııııın ben doktorum" "Ne bağırıyorsun öyle ? Sanki film çekiyoruz burada!" "Ama her zaman bunu yapmak istemişimdir . Kusura bakmayın!" Bir doktorun komik...