Arkadaşlar artık devam etmeye karar verdim. Bölümler uzun süre arayla gelecek ama olsun.
Hikayeye yeni karakterler giriyor birisi medyadaki Selin..
İyi okumalar...
DEFNE
İstanbul Boğazı ve Kız Kulesinin önünde öpüşüyorduk!
Ömeri hemen itip sert bir tokat atıyorum.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun ya?! Şerefsiz!"
Çantamı alıp bi hışımla ayağa kalkıyorum. Tam gidecekken kolumdan tutuyor.
"İki dakika dinle."
Bıkkınlık ile nefesimi veriyorum.
"Bak Defne. Ben o kızıl saçlarını, o bal gözlerini, o pürüzsüz tenini, şu dolgun dudaklarını görünce ölüp ölüp diriliyorum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyor. Ben hiçbir kızda böyle olmamıştım Defnem."
Gözleri... Çok güzel. Aşkla, kırgınlıkla bakıyor.
Oo Defne hanım. Aşık mı oluyoruz?
Saçmalama.
Sac malanmaz taranır.
Beni aydınlattığın için tsklr. Ama şimdi ikile!Ne diyorum ben? Son bi kez gözlerine bakıp elimi çekip koşmaya başlıyorum. Ondan baya uzaklaşınca gözyaşlarım akmaya başlıyor.
Arabasının yanından geçiyorum. Nihayet ana yola çıktığımda bi taksi çeviriyorum. Bizim caddeyi söylüyorum.
15 dakika sonra ücreti ödeyip iniyorum. Evimin olduğu sokağa yürümeye başlıyorum. Kafam karışık.
Farkında olmadan bi kıza çarpıyorum. Kitapları, çantası hep yere düşmüş. Kıza baktığımda ise iri kahverengi gözleri, kumral teni ve açık kahverengi saçlarıyla çok güzel bi kız.
Hemen eşyalarını toplamasına yardım ediyorum.
"Ya çok özür dilerim."
"Önemli değil, ben de özür dile-- sen ağlıyor musun?"
"Yok ya iyiyim. Hadi gel toplayalım kitapları."
"Saçların çok güzel ya. Ben hep kızıl saçlı ve dalgalı kızlara özenmişimdir."
"Teşekkür ederim. Seninde gözlerin çok güzel, iri iri."
Kız gülümsüyor. Bir gamzesi olduğunu o zaman farkediyorum.
"Aa gamzen de varmış."
"Evet. Bu arada ben Selin."
"Bende Defne, memnun oldum. Buralarda mı oturuyorsun?"
"Evet abimle birlikte."
"Tamam bende şurada oturuyorum ama acelem var sonra konuşalım olur mu? Bu benim telefon numaram araşrız."
Selin de telefon numarasını veriyor. Gülümseyerek eve doğru yol alıyorum. Ama daha sokağı döner dönmez ağlamaya devam ediyorum.
Lanet olsun! O bir de burada oturuyordu dimi? Acaba gelmiş midir?!
Camdan başını görünce gülerek hoplaya zıplaya eve gidiyorum. Hepsi ona inat! İlk öpücüğümü almayacaktı!
Eve girip kendimi salona atıyorum. Üstümdekilerden kurtulup siyah pijamalarımı giyiyorum. Ev telefonu çalıyor.
Beni kim arar ki? Abimin hala burada olduğunu düşünen arkadaşları falan mı acaba?
Telefonu açıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kız Kulesi İle İstanbul Boğazı
FanfictionKadın, Kız Kulesiydi; zarifti ama yapayalnızdı. Annesi babası yoktu. Bir abisi vardı, o da onu terk etmişti. Siyah giyinirdi, siyah düşünürdü. Kendini hep Kız Kulesine benzetirdi. Adam, İstanbul Boğazıydı; hareketli neşeli, boğaz gibi coşan dalgala...