1. BÖLÜM

838 203 325
                                    

Huzurevi gezimiz için okul müdürüyle geziye katılacak öğrencilerin izin işlerini halledip müdürün odasından hızlı adımlarla çıktım. Çok konuşmayı ve gülmeyi sevmeyen bir adamdı. Yanında ki kişileri mevkiisi gereğince değil kişiliği yüzünden germe gibi bir yeteneği vardı.

Okulun gezi kulübündeydim ve kulübe girmek için bir taraflarımı yırtsam da sonuç olarak başarılı olmuştum. Bu ay ki gezi planımız huzur evlerini gezmekti. Yaşlılara olan düşkünlüğümü göz önüne alırsak bu olaya epey sevinmiştim. Hevesle işlemleri üstlenmiştim .  Huzurevi müdürüyle kısa bir görüşme yaparak gerekli izini ve bilgiyi almıştım.  Kulüp öğretmenimiz ve müdür sayesinde de bizim izinlerimiz hallolmuştu .
Yarın huzur evine gidiyorduk .

Son dersin de nihayet bitiş zili çaldığında başımı koyduğum sıradan kaldırdım ve eşyalarını çantasına koyan Damla'nın ardından bende eşyalarımı seri bir şekilde çantama yerleştirdim. Damla anladığınız üzere sıra arkadaşımdı. Evlerimizin yakın oluşu sebebiyle uzun bir süredir arkadaştık.  Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi.

"Bugün bize gel de geçenki filmin ikincisini izleyelim. "dediğimde Damla bunu bekliyormuş gibi sevinçle el çırptı. Onun çocuksu hareketine tuhaf bakışlar atarken koluma girdi ve sınıftan ayrıldık. Okulun bahçe kapısından çıkarken köşedeki kalabalığa hiç bulaşmadan tersi yönde yürümeye başladık.

"İkincisini acayip merak ediyorum. Peçeteleri hazırla bebek." dedi gülerek.
Film duygusallığı çok farklı bir boyutta işlemişti ve normalde böyle şeylerden etkilenmeyen ben bile ağlamıştım. Damla'nın aile sorunları hep olurdu ve o da sorunlardan kaçmayı tercih ederdi. Havada bir kavga kokusu alır almaz  bir bahane uydurur  ve bizim  eve gelirdi. Başta  bunları anlatmasa  da  arkadaşlığımız ilerledikçe  bazı şeyleri  saklayamaz  hale geliyorduk.

Benimde pek iç açıcı bir aile yapım yoktu maalesef. Babamın çoğu gece eve gelmesini engelleyen" yoğun" işleri vardı ve annemde buna ses çıkarmayı reddetmiş aynı evde iki yabancı gibi yaşamalarını  kabullenmişti. Babam bir şirkette müdürlük yapıyordu ve şirketin ne üzerine olduğunu dahi bilmiyordum. Hoş bilmek içinde bir çaba harcamamıştım. Annemin ise küçük bir pastanesi vardı ve tüm günü orada geçiyordu. Bu işi çok seviyordu ve ben de hafta sonları pastanede çalışıp anneme yardımcı oluyordum.
Pastane demişken sakız ve pastalar vazgeçilmezimdir. Hatta bir ara annemden gizli pastanenin mutfağında sakızlı pasta yapmayı denemiştim ve uzun uğraşlarım sonunda sonuç tam bir hüsran olmuştu.

Pastaneye gitmediğim zamanlarda ise evimizin iki sokak aşağısında bulunan kütüphaneye gider orada vakit geçirirdim. Kitapları çok seviyorum ama orayı sevmemin en büyük nedeni klasik kütüphanelerden farklı olması.

Kütüphanenin üst katında ses yalıtımlı bir müzik odası var ve çoğu müzik aletini orada bulabiliyorsunuz. Harika değil mi? Müzik kariyerine flüt çalmaktan ibadet olsa da orada yetenekli ve bir o kadar sesi güzel insanları dinlemek bile harika hissettiriyordu.

Evin önüne geldiğimizde Damla iki saat sonra geleceğini söyledi ve el sallayıp üç bina ilerimizdeki evlerine doğru yürümeye başladı. Ben de bezgin bir şekilde apartmanımıza girdim.

Merdivenleri söve söve çıkmaya başladım. Her çıktığım kattaki asansörün üstüne yapıştırılmış arızalı yazısına kötü kötü bakıyordum.

Biri şu asansörü acilen yaptırmalıydı yoksa önce alt kattaki Ahmet amca sonra da ben kalpten gidecektik. Ben bile merdivenleri çıkarken popo solunumuna geçiyorsam 70 yaşındaki adam ne yapsın allasen?

Sonunda dairemizin olduğu kata ulaştığımda derin bir nefes aldım.

Çantamda uzun bir arama yaptıktan sonra çantamı temizlemeyi beynime not aldım. İçine Damla'yı  atsak , bulamazdık. Sonunda anahtarımı buldum ve  sevinçle kapıyı  açıp eve  girdim.
Ev her zamanki bomboştu. Artık alışmıştım. Annemde babamda hiçbir şey yokmuş gibi davranırken ben ortada ,bir sorun var çözmeliyiz diye dolaşmaktan yorulmuştum.

BECERİKSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin