Imagine Dragons :Believer
MERHABA!
Yeni bölümle geldim. Düşüncelerinizi belirtmeyi ve vote vermeye unutmayın. Bölümde sevdiğiniz, güldüğünüz ya da hoşunuza gitmeyen şeyleri yorumlarda belirtebilirsiniz.İyi Okumalar.
Gözlerimi yavaşça araladığımda dünyaya puslu bir camdan bakıyormuş gibiydim . Etrafta ki hiç bir şey net değildi. Kendime gelmeye başladığımda hislerimde devreye girmişti. Başım korkunç derecede ağrıyordu, kolumda ince bir sızı vardı. Muhtemelen serum takılmıștı. Burnuma rahatsız edici hastane kokusu dolduğunda zihnimin karıncalı ekranında son olan olaylar canlandı. Bayılmıștım! Ama yattığım yatak gayet rahattı. Şimdilik sorun yoktu yani.
Puslu görüşümü düzeltmek amacıyla gözlerimi birkaç kez kırpıştırdığımda kuruyan dudaklarımı da ıslattım.
Yatağın yanında ki mavi, iki kişilik koltukta Damla oturmuş, zemini inceliyordu. Endişeli olduğu dizini hızlı hızlı salladığından anlaşıyordu.
"Hey." diye mırıldandım güçsüz sesimle.
Sesimi duymasıyla aniden başını kaldırdı. Yerinden doğruldu ve çabuk adımlarla yanıma geldi.
"Hey mi? Sana amerikan dizisi izlemek yasak bundan sonra." dedi yalancı bir kızgınlıkla.
Gülerek omuz silktim.
"Havalı bir giriş olsun istedim.""Soluk bir yüz, paspal hastane kıyafeti, șiș bir kafayla havalı olmayı mı düşündün?Ezik." dedi ve beni hafifçe yana ittirerek yatağa oturdu.
Odada ayna bulma umuduyla bakışlarımı gezdirdim. Yatağın tam karşısında küçük bir kıyafet dolabı vardı. Diğer tarafımda ise pencere ve küçük bir komidin vardı. Komidinin üstünde küçük bir telefon bir lamba ve tam başımda da serum askım duruyordu. Serum askısının çelikten yapılmış gövdesine düşen görüntüm hiçbir şeye benzemiyordu açıkçası. O yüzden dış görünüşüme bakma çabalarıma bir son verdim.O kadar mı kötü durumdaydım?
Şuan ki çirkinlik seviyemi boşverip sormam gerekenleri sormaya başladım."Ben bayıldıktan sonra ne oldu? Anneme haber verdiniz mi? Gerçi haberi olsa şuan hastane yerinde olmazdı." Panik atağı olan bir anneye çocuğunun hastanelik olduğu bilgisi verilmesi gereken son haberlerdendir.
Damla başını sallayıp konuşmaya başladı. Yorulduğunu anlayabiliyordum. Sanırım birazda ağlamıştı. Lanet cazibem.
"Sen bayıldıktan yaklaşık iki saniye sonra sınıfa müdür geldi. Burnundan söylüyordu ve kıpkırmızı bir şekildeydi. İki saniye ile yırttın yani pislik." dedi ve sırıttı. Gözlerini devirdim. Evet yırtmıştım, bayılarak.
"O bize kızmaya başlamıștı ki Ateş müdüre çıkıştı. Senin baygın olduğunu sonra fırça çekebileceğini falan söyledi. Adam senin baygın olduğunu görünce kalp krizi geçirecekti. Emre ile birlikte seni arabaya taşıdık. Kilo almışsın bu arada gerçekten de." Hızlı hızlı konuşmasını son cümleyi etmesiyle böldüm.
" Kilo falan almadım ben. "diye geçiștirdim.
"Hem Emre nerede bana çikolata almaya mı gitti yoksa?" Ben her hasta olduğumda veya üzüldüğümde çikolata ve sakız alır beni mutlu etmeye çalışırdı canım kankam.Damla 'çok beklersin' başını atıp yatağın başlığına yaslandı.
"Hayır kulak burun boğaz doktoruna gitti."
Kaşlarımı kaldırdım.
"Neden ki?"
Damla sinsice sırıttı.
"Çocuk seni kucağında taşıdı diyorum, bel felci geçirdi." Bir iki saniye şok ifadesiyle Damla'ya baka kaldım. Emre'nin felç geçirmiş olabileceğine mi yoksa salak arkadaşımın tıp bilgisine mi şok olacaktım karar vermeye çalışıyordum." Kafamı ben vurdum ama senin pekmezin aktı galiba. KBB ile bel felcinin ne alakası var? "
"Ha. Ne bileyim kanka, hukukçuyum ben." dediğine gülerken
"Emre pastaneye gitti. Annene telefondan haber vermek istemedik. "dedi sonunda düzgün bir açıklama yaparak. İlk defa mantıklı bir karar verdikleri için onları bir ara tebrik edecektim. Belki birer sakızda alırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BECERİKSİZ
ChickLitYok yok, sen benden kesin hoşlanıyorsun."dedi ve içeri girmem için kafasıyla işaret verdi. Konuşurken bir yandan da içeriye doğru adımladım. " Kim ben mi sana aşığım?" dedim inandırıcı olduğunu umduğum sesle. Duvara yaslanıp kollarını önünde kavu...