Uzun bir aradan sonra nihayet bölüm yazabildim. Umarım beğenirsiniz.
İyi okumalar.
Yorum bırakmayı unutmayın."Günlüğüne güzel şeyler yazacağın günler yaklaşıyor ."
Spor salonundan ayrılırken son söylediği söz bu olmuştu.
Tüm gece kafamda bu cümleyi ve kastettiği şeyleri düşünerek geçirdikten sonra ağrılı bir sabaha uyanmıştım.Migren ağrısıyla gözlerimi açtığımda inleyerek başımı kavradım. Ellerimle başımı iki yandan sıkarken arada bir de ovalıyordum. Uzun kolum sayesinde masamdaki birkaç şeyi devirsemde telefonumu buldum ve buğulu gözlerle saate baktım. Çalar saatten beş dakika erken uyandığım için kendimi tebrik ederken oyalanmadan banyoma doğru adımladım. Herhangi bir yerime zarar vermeden hazırlanma işini bitirdim ve odamdan çıktım. Mutfağa yaklaştıkça yoğunlaşan yumurta kokusuyla gülümserken masadan bir zeytin alıp ağzıma attım.
"Günaydın annem." dedim ve anneme arkasından sarıldım. Mis kokusu ciğerlerime nüfus ederken hemen gıdıklanan annem beni elleriyle savuşturdu ve yumurtayı ocaktan aldı.
"Başım feci derecede ağrıyor, ilacım dolaptaydı değil mi?" Annem kafasını sallarken bir yandan da çayları koyuyordu.
"Güzelce kahvaltını et sonra ilacını içersin ." Anneme onaylayan bakışlar attıktan sonra masaya oturdum.
Sessiz bir kahvaltıdan sonra göz ucuyla mutfak saatine baktığımda otobüse geç kalırım korkusuyla hemen sofradan kalktım, dolaptan ilacımı aldım ,annemi öptüm ve ayakkabılarımı giyip evden çıktım.
Otobüste insanları ittire ittire kendime yer bulmaya çalışırken otobüsteki ter kokusuyla da başa çıkmaya çalışıyordum. Nihayet ilk durakta otobüs biraz boşalmıştı ,hatta birkaç koltuk boşta bile kalmıştı. Hemen bana en yakın olan ve gözüme kestirdiğim koltuğa oturmak için hareketlensem de bir teyze zafer sırıtışıyla benden önce davranıp koltuğa oturmuştu. Yapacak bir şeyin olmadığını anladığımda birkaç teyzenin dedikodularını dinleyerek ve birkaç çocuğa korkutucu bakış atarak yolculuğumu tamamladım ve okulun durağında otobüsten indim. En son bakış attığım çocuk bakışlarımdan korkmuş olacak ki korkuyla annesinin eteğine sarıldı. Niahaha
Bahçe her zamanki gibi öğrencilere dolup taşıyordu. Göz ucuyla bahçeye bir bakış atıp hızlı adımlarla okul binasına yürüdüm.
Emre ve Damla kuvvetle muhtemel kantinde olduğu için direkt olarak kantine yöneldim. Zar zor merdivenlerden çıkıp kantine girdiğimde kalabalıktan başta ürksemde masaların olduğu bölüme doğru yürüdüm. Hafif geçmekte olan baş ağrım tekrar kendini belli ediyordu. Kafamda davul çalıyorlardı sanki.
Sonra uzaktan birinin kolunu kaldırdığını gördüm. Sonra o kol delice sallanınca o kişinin Damla olduğu hakkında teoriler üretirken birkaç adım attığımda Damla'nın parlayan saçları göz hizama girdi. Sudan çıkmış balık gibi çırpınıyordu kolu.
Hızla oturdukları masaya doğru yöneldim.
" Beş dakikadır size bakınıyorum. Bu kantin bugün niye bu kadar kalabalık?" dedim çantamı boş sandalyeye koyarken. Kendime de bir sandalye çekip oturdum.
Damla gözleriyle karşı masalara doğru bakarken keyifle sırıttı." Bizim kolejliler fena dayak yemiş. Herkes olayın nasıl olduğuyla alakalı laf almak ya da o dağılmış yüzlerini görmek için kantine doluştu sanırım."
Emre gözlerini devirdi.
"Hayır bahsettiği şeyi yapmak için biz buradayız. Onların dağılmış yüzünü burdan full hd görebiliyoruz " dedi ve sırıttı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BECERİKSİZ
Chick-LitYok yok, sen benden kesin hoşlanıyorsun."dedi ve içeri girmem için kafasıyla işaret verdi. Konuşurken bir yandan da içeriye doğru adımladım. " Kim ben mi sana aşığım?" dedim inandırıcı olduğunu umduğum sesle. Duvara yaslanıp kollarını önünde kavu...