İyi okumalar..
Saç yolma olayından sonra kızıl kafayla birbirimize kötü bakışlar atmak dışında birşey yapmamıştık. O hala Damla'nın yanında yani benim yerimde oturmaya devam ederken bende Emre'nin yanında oturuyordum.
Telefonumdan saate baktığımda son dersin bitmesine on beş dakika kaldığını gördüm ve bıkkınca nefesimi üfledim.
Emre'nin omzuna başımı koyup gözlerimi kapadım. Hala tam anlamıyla sakinleşmiș değildim. Hem o kızıl kafadan hem de beni hayvan gücüyle ittiren Ateş denen çocuktan bunların hesabını soracaktım. Burası bizim okulumuzdu. Kolejde hatırı sayılır bir saygınlıkları olduğunu özgüvenlerinden anlayabiliyordum ama onlara birinin şunu hatırlatması gerek, burası Beyoğlu lisesi.
Zil çaldığında oh be dercesine bir nefes verip sıradan kalktım. Çantam masamın yanında ki kancaya asılıydı ve bir önceki ders Emre'den çantamı masadan almasını istemiştim.
Ne olaylı gündü ama.
Damla çantasını toplayıp kalkmak için ayaklandığında kızıl kafada oturduğu yerden kalktı. O arkaya arkadaşlarının yanına havalı havalı giderken Damla'nın yanımıza gelmesiyle bizde yürümeye başladık.
"İğrenç bir 3 ders geçirdim." diye sızlandı Damla. Emre sırıtıp kolunu Damla'nın omuzuna attı.
"Yeni sıra arkadaşından memnun gibiydin Damlacan."
Ben Emre'nin söylediğiyle ona ters ters baksamda Damla Emre'nin saçını çekti. Daha çok ona Damlacan dediği için kızmış gibiydi.
"Bana Damlacan deyip durma gerizekalı".
Kızıl kafayla oturmasına değilde Emre'nin Damlacan demesine takılan Damla'ya gözlerimi belertmiș bakarken o dağılmıș saçlarını düzeltiyordu.Okulun bahçe kapısından çıkmak üzereydik. Bahçedeki lüks arabalara bakan masum devlet liselilerini görünce gözlerimi devirdim.
"Bu okulun bahçesi bu arabalarıda mı görecekti?"
Damla söylediğime kıkırdarken Emre kulağıma doğru yaklaştı.
" Bir emrinle hepsinin arabasını çizdirebilirim güzellik. " Ben pis pis gülerken Damla ne konuştuğumuzu duymaya çalışıyordu.
" Yok arabalarını değilde şu kızıl kafayı çizmek istiyorum."
"Ah, bir kızı dövdürmek prensiplerime ayrıkı." derken saçlarını yana yatırıp çarpık bir şekilde sırıttı.
"Ama sen kızıl başı döverken videoyu çekebilirim?" diye sorarcasına baktı. Başımı iki yana salladım.
"Hayır, çektirebilirsin."
"Ah bebeğim beni iyi tanıyorsun." Birlikte gülüşürken gelen gıcık sesle duraksadım."Iti an çomağı hazırla."diye bir sesi geldi arkadam. Arkama döndüm. Kızıl kafa lüks arabalardan birine yaslanmış bana bakıyordu. Kolejli tayfada bize bakıyordu ama pek ilgilerini çekmemiş olacakki kendi aralarında konuşmaya başladılar.
Biz de kapıdan çıkmış bir kaç metre ilerdeydik.
Samimiyetsiz bir gülüşle kıza gülüp kollarımı göğsümde birleştirdim."Arkamdan konuşacak kadar koymuşsam demek ki." dedim Damla 'ya dönerken. Bahçeden bi oo sesi yükseldiğinde kızıl kafa sinirle yaslandığı arabadan çekildi.
İşaret parmağı ile kapıyı işaret etti."Bu bahçe kapısından ağlayarak çıkarken kimin kime koyduğunu göreceğiz." diye tısladı.
Cidden.. Bu kız ne saçmalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BECERİKSİZ
Literatura FemininaYok yok, sen benden kesin hoşlanıyorsun."dedi ve içeri girmem için kafasıyla işaret verdi. Konuşurken bir yandan da içeriye doğru adımladım. " Kim ben mi sana aşığım?" dedim inandırıcı olduğunu umduğum sesle. Duvara yaslanıp kollarını önünde kavu...