Bölüm 2: İkinci Anne(!)

330 37 3
                                    

Yeni bir annesi olmuştu minik Sevda'nın. Kim bilir belki de bu kadın ona annesinin eksikliğini hissettirmez eksik kalan yanını doldururdu diye umut ediyordu Kemal. Ne yazık ki bu evlilik süresince beklentilerin dışında şeyler yaşayacaktı Sevda. Yeni annesi sadece Sevda'ya değil bütün aileye sürpriz olacaktı.

Sabahın erken saatlerinde evdeki gürültüyle uyandı minik kız. Kalabalığın içinden yalnızca babasının sesini seçebildi. Uykulu gözlerle terliklerini ters giydiğinin farkında olmadan sendeleyerek salona doğru ilerledi. İçeri girince yaşlı yaşlı teyzeler, birkaç amca, ve bir de genç bir kadın gördü. Yüzüne dökülen saçlarını küçücük tombik elleriyle geriye ittirip babasına doğru yöneldi. O anda kendisini uyandıran gürültüden eser yoktu. Herkes sessizce küçük kızdan büyük tepkiler bekliyormuşçasına Sevda'ya bakıyordu. Birkaç dakika süren sessizliği Kemal bozdu ve kızım, Sevdam diye seslendi. Elinden tutup yeni evlendiği kadına, Ayşe'ye doğru yöneldi. Biraz buruk biraz da güzel şeyler umut ederek kızına, bu kadın senin annen ve artık bizimle birlikte yaşayacak dedi. Kemal sözlerini bitirince Ayşe küçük kızı kucağına almak istedi ama yapamadı. Çünkü Sevda o anda çığlık atarak ağlamaya başladı. Sen benim annem değilsin, annem gibi kokmuyorsun benim annem çiçek kokuyor, şimdi hastanede ama gelecek dedi. O anda salon buz kesti sanki.. Herkes gözyaşlarını saklamaya çalışıyordu, en çok da Kemal..

Babası evleneli iki hafta olmuştu ama Sevda yeni annesine alışamamıştı. Sürekli huysuzluk yapıyor, çoğu zaman yemek bile yemiyordu. Hele babası evde yokken sabah cam kenarına oturur akşam eve gelene kadar da kalkmazdı oradan. Gün geçtikçe zayıflıyor ve küçük bedeni yorgun düştüğü için de susuz kalmış bir gül gibi boynunu bükerek uyukluyordu cam kenarında. Her gözünü kapattığında annesini görüyordu rüyasında ve her yoldan geçen kadını annesi zannederek mutlu oluyordu ta ki kadınlar yaklaşıp da annesi olmadığını anlayana dek.

Kemal kızının bu halini gördükçe kahroluyordu. Her gün evden çıkarken Ayşe'ye lütfen yemeğini yediğinden emin ol, aç kalmasın diye tembihliyordu ama Ayşe'nin pek de umurunda değildi. Sevda'ya kötü davranmıyordu belki ama iyi de davranmıyordu. Aslında kendisinin daha büyük problemleri vardı..

Kemal beş ay sonra karısının hamile olduğunu öğrendi . Daha Sevda'ya yetemez iken yeni bir çocuğa babalık edebilir miydi bilmiyordu. Bu konu konuşulurken Sevda geldi ve babasının dibine oturdu. Kızının kafasını göğsüne alıp ipek gibi saçlarını okşamaya başladı. Sevda o kadar mutlu oluyordu ki babası onunla ilgilenince bir anlık da olsa annesine olan özlemi diniyordu. Baba kız huzur bulmuşken, babaannesi:

- Kız Sevda annen hamile yeni bir kardeşin olacak kız. Kardeşin olunca baban seni değil kardeşini sevecek.

..dedi ve pis pis sırıtmaya başladı. Babaanne mi düşman mı belli değil! Sevda her zamanki isyanını yineledi ve;

-Benim annem hastanede, babam da sadece beni sevecek, dedi ağlamaklı ses tonuyla.

İnsanlıktan nasibini almamış kadın annen öldü. Senin annen öldü, aptal çocuk. Annen hastanede falan değil toprağın altında dedi. O anda öfkeden gözleri kıpkırmızı oldu Kemal'in. Nasıl yapabilirdi? Canından kanından olan annesi bunu nasıl yapabilirdi?

Kemal annesine bağırırken Sevda sessizce odadan çıktı. Başka kadını annesi olarak tanıttılar diye kıyametler koparan minik Sevda , annen öldü, artık yok dediklerinde daha çok ağlaması gerekmiyor muydu? Hayır ağlamıyordu aksine bir kaya gibi kaskatı kesilmişti. Daha dört yaşındaydı ve yaşadıkları, hissettikleri boyundan da yaşından da çokça büyüktü.

Aradan aylar geçti ama Sevda'nın herkesin içini ısıtan kahverengi gözlerinin insanı donduran soğukluğu geçmedi. Neredeyse hiç konuşmuyordu. Kemal kızıyla mı ilgilensin yoksa karnı burnunda karısıyla mı bilmiyordu. Annesini kızına yaşattıkları için artık yardım için bile olsa evine çağırmıyordu, haliyle tüm işleri kendisi yaptığı için yoruluyordu. Ama kızını bir daha o halde görmemek için her şeyi yapardı.

-"Kemaall koş suyum geldiii.. Galiba doğuruyorum", diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu Ayşe.

Kemal hemen bir taksi çağırdı. Sevdasının da elinden tutarak hastanenin yoluna koyuldular. Yaklaşık üç saat sonra ağlama sesleri geliyordu doğum haneden. Hemen içeri girmek istedi ama kızını kime bırakacağını bilmiyordu. Bir hemşireden ricada bulunarak Sevda'yı birkaç dakikalığına ona bırakıp içeri girdi. Hemşirenin bebeklerini getirmesini beklerken eşinin elinden tutarak ona destek olmak istedi. Çok geçmeden hemşire kucağında pembe battaniyeye sarılmış bebeği getirdi. Kemal kucağına aldı ve o an tek düşündüğü şey bu bebeğin Sevdasına iyi gelip gelmeyeceğiydi.

Evet iyi gelecekti. Bu bebek babasının yapmış olduğu evliliğin Sevda'ya kazandırdığı tek iyi şeydi. Aylarca doğru düzgün konuşmayan kız, küçük kardeşinin beşiğini sallıyor kendince ona masal anlatıyor ve sanki anlayabilecekmiş gibi ona sessizce derdini anlatıyordu.

Her şey yoluna girmeye başlamışken bir sabah karısının kahkahalarıyla uyandı Kemal. Karısı boşluğa bakıyor bir şeyler mırıldanıp durmadan gülüyordu. Sonra aniden sebepsizce ağlamaya başladı. Kemal "Ayşeee" diye bağırınca ona doğru döndü ve sustu.

-Bir şey mi oldu Ayşe iyi misin?

-İyim iyim galiba doğumdan kaynaklı hormonel bir şey, diyerek geçiştirdi.

Kemal de pek oralı olmadı. Ta ki bir iş çıkışı evinin dumanlarla kaplı olduğunu görene kadar. Kapıyı açmak üzereyken eşikten sızan dumanın nereden geldiğini anlayamadı önce. İçeri girince salonun ortasında üst üste yığılmış yanan halıları gördü. Ayşe ateşin başında durmuş "kurtulduk Kemal, kurtulduk" diye aynı şeyleri tekrarlıyordu. Gözleri hemen kızlarını aradı. Sevda küçük kardeşi Derya'nın beşiğini sallıyor bir taraftan da dumandan öksürüyordu. Neyse ki Ayşe ateşi yeni yakmıştı ve kızları dumanın etkisinde fazla kalmamışlardı. Kızlarının bulunduğu odanın kapısını kapatarak mutfağa koştu ve iki kova su alıp ateşi söndürdü. Karısı hala aynı şeyi tekrarlıyordu.

-Kurtulduk Kemal, kurtulduk.

-Neyden kurtulduk Ayşe bu halin ne? Evin ortasında ateş yakmak nereden çıktı, çıldırdın mı sen? dedi öfkeli bir ses tonuyla.

-Kızımıza zarar verecekti ben de onu öldürdüm, kanları kalmasın diye de yaktım.

Bu cevap karşısında şaşkına döndü Kemal. Evet evlendiklerinden beri bazı hareketleri tuhaftı ama bu kadarı olamazdı. Bir şizofrenle evlenmiş, kızını, kızlarını bu kadına emanet etmiş olamazdı. Ertesi sabah mecbur kaldığı için annesini çağırıp kızlara göz kulak olmasını istedi. Annesinin lafını çekmemek için Ayşe biraz hasta doktora götüreceğim dedi.
Ne yazık ki haklı çıkmıştı Kemal. Karısının psikolojik rahatsızlıkları vardı hem de ileri düzeyde. Doktor hemen tedavi altına alınması gerektiğini söyledi. Kemal şaşkına dönmüştü. Bir anda bunlar nasıl olabilir doktor bey? Bir yılı aşkındır evliyiz ve ben ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyorum dedi. Aldığı cevap karşısında şaşkınlığı bir kat daha arttı. Hastane kayıtlarına göre altı yıl önce yine bu şikayetle uzunca bir süre tedavi almış hastamız, ancak tedavisi tamamlanmadan ailenin imzasıyla çıkarılmış. Kulaklarına inanamıyordu Kemal.

Karısının yatış işlemlerini yapıp annesine haber vermek ve çocuklarına göz kulak olsun diye tembihlemek için eve geldi. Annesine nasıl anlatacağını bilmiyordu.

-Anne Ayşe ile ilgili senin bilip de benim bilmediğim bir şey var mı?

-Yok oğlum ne olabilir ki.

Annesinin sesi hafif titriyordu. Soruyu yineledi ama cevap alamadı. Üçüncü de anne Ayşe bir şizofren ve sen bunu benden sakladın değil mi? dedi. Sessiz kalan annesi Kemal'in kükremesi üzerine bildiklerini anlatmaya başladı.

-Siz evlenmeden önce böyle bir hastalığı varmış ama annesi tedavi aldığını söyledi, kız da çok güzel olunca kaçırmayayım dedim fena mı ettim oğlum.

-Fena ettin anne çok fena ettin...

Günler, haftalar,aylar geçiyordu ama Ayşe bir türlü düzelmiyordu. Yetmezmiş gibi kızını, Derya'yı unutmaya başlamıştı. Hastane, iş, kızları, ev işleri... Kemal çok yorulmuştu ve artık dayanamıyordu. O gün Ayşe'yi ziyarete gittiğinde ailesine boşanmak istediğini söyleyecekti. Madem tedavisini yarım bıraktırdınız , bu hale gelmesine izin verdiniz kızınız bundan sonra size emanet diyecekti ve dedi de...

4 CANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin