lee : ne yaptığını sanıyorsun?
kwon : ödev?
lee : siktir soonyoung.
kwon : tamam?
lee : tanrım... sana neler söyledi... bunu neden yaptın? kendimi işiteceğim laflara çoktan hazırlamıştım ama çıkıp ödevini tıpkı ben yapmışım gibi bay heo'ya verdin, ne yapacağımı bilemedim. kendimi yerin dibine girmiş gibi hissettim sana onları söylerken. neden ödevini yapmadığını söyledin?
kwon : abartmaya devam edecek misin? yoksa başka konular bulacağım. bahanelere ihtiyacımız var ya hani.
lee : teşekkür ederim.
kwon : sonunda. önemli değil jihoon!
lee : yapma şöyle, tatlı görünüyorsun.
kwon : kıçını kurtardığım için bana iltifat etmene gerek yok.
lee : kıçımı kurtardığın için sana iltifat etmiyorum.
kwon : peki o zaman neden tatlı olduğumu söyledin?
lee : çünkü bir an çok tatlı geldin. ama merak etme şu an tekrar bir pislik gibi görünüyorsun.
kwon : ha şöyle, çirkin ördek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ugly
Fanfictionona normalden daha uzun baktığımı fark ettiğim an çok geçti, çünkü bana dönmüş, bakışlarıma karşılık veriyorken hemen karşımızda oturan annesini unutabilir ve yumuşatıcı kokusunun çoktan burnumu istila ettiği o kazağına gömebilirdim suratımı. eriyor...