11. Bölüm: Kütüphane

1.5K 355 46
                                    

Kıymet'e sarılmayı bıraktım ve bir adım geriye gittim.

"Beni nasıl buldun?" diye sorduğumda ise ortamı sessizlik sardı. Kıymet bıyık altı gülümseyip konuştu.

"Attığın mesajın konumundan." dedi ve ufak bir kahkaha attı.

***

Hava kararmıştı. Cebimden anahtarımı çıkardıktan sonra anahtarı kilit yuvasına soktum. Anahtarı birkaç kez çevirdim ve kapıyı açıp içeri girdim. Evin hiçbir ışığı açık değildi. Elimi duvarda gezdirdim ve bir süre ışığı açmaya çalıştım.

"Şeker teyze!" diye bağırdığımda kimse karşılık vermemişti. Sonunda elim ampulün anahtarına çarptığında artık etrafımı görebiliyordum. Gözlerim bir süre karanlıkta kaldığından ışık açıldığında fazlasıyla acımıştı. Odama çıkmak için merdivenlere yöneldim ve merdivenleri hızlıca tırmandım.

Odama girdiğimde her şey normaldi. Masanın üstünde olan küçük bir kağıt gözüme çarpınca masama yanaştım ve kağıdı elime aldım.

-Toplantım olduğu için bu gün eve geç geleceğim, Şeker izinli. Kendine dikkat et.

-Baban

Kağıdı okuduktan sonra masaya bırakıp yatağımda uzandım. Biraz sonra gözlerim kendiliğinden kapanmıştı.

Uyku beni birdenbire esir aldı...

Gözlerimi araladığımda saatin kaç olduğuna bakmak için telefonuma uzandım. Saatin okul başlangıç saatine yaklaştığını fark ettiğimde zar zorda olsa sımsıcak yatağımdan çıkmaya karar verdim. Zar zor doğrulurken pencereyi döven yağmurun çıkardığı sesler bir süre beni oyaladı. Tabii bu mükemmel sesi ikide bir bölen Siyahın seslerini saymazsak.

Banyoya girip yüzümü yıkadıktan sonra siyah bir tişört, üstüne kamuflajlı bir gömlek geçirdim. Ardından ise siyah bir pantolon giydikten sonra aşağı indim. Babam elindeki gazeteyi okurken diğer yandan da telefonuyla uğraşıyordu. Kapıya ilerleyip dışarı çıkacağım sırada kulağımla buluşan sesle yerimde durdum.

Birdenbire "Dün yemek molasından sonra derse girmemişsin." dedi babam.

"Evet." dedim ve dışarı çıkmak için küçük bir hamle yaptım.

Kahretsin!

Okuldan kaçtığımı da nereden öğrenmişti? Karnımda bir yerlerde kurşun varmış gibi hissederken bu ağrının biraz daha devam etmemesi için dua ettim.

Babam ciddi bir tavır takınarak, "Bir daha bu tekrarlanmasın!" dediğinde güldüm.

"Ya sen beni ne zamandan beri bu kadar umursar oldun söylesene?" diye sorduğumda bana baktı. Az önce elinde olan gazetesi şimdi kenarındaydı ve telefonunu fazlasıyla sert bir tavırla tutmuştu.

"Haddini aşıyorsun!" diye bağırdığında tekrar güldüm.

"Asıl sen haddini aşıyorsun Ali Öztuna! Hastalığım için beni yetimhaneye vermeyi annem gibi senin de kabul ettiğin günleri ne çabuk unuttun?!" diye bağırdığımda susmuştu. Ona gerçekten geçmişi hatırlatmak gerekiyordu bazen. Dün sahilde geçmişe dair bir şeyler hatırladığımdan dolayı şimdi o anları savunma olarak kullanabiliyordum.

SİYAHIN ÖZGÜRLÜĞÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin