Finale geri sayım. Son 5 bölüm!
Eve girdim. Üzerimdeki ince mavi poları çıkarıp, poları kolumun üzerine serdikten sonra odama doğru ilerledim. Poları çalışma masamın kenarına bıraktıktan sonra üzerimi değiştirip kendimi yatağa attım. Telefonum birkaç kez art arda titrediğinde, telefonu pantolonumun cebinden çıkarıp ekranını açmak için sağında bulunan küçük ve ince tuşa bastırdım.
Bildirimler üst üste yağarken en üstte gördüğüm bildirime odaklanıp okudum.
Okulumuzun sevilen ismi Akın öldü. Bu üzücü siz Karakan Koleji öğrencileriyle paylaşmaktan üzüntü duymaktayız. Olayın ayrıntılarının şu şekilde olduğu söyleniyor...
Gerisini okumam için bildirimi kaydırmam gerektiğini anladığımda hemencecik bildirimi kaydırdım. Karşımda bir instagram sayfası açılmıştı. Paylaşılan gönderide Akın'ın siyah beyaz efekt eklenerek, paylaşılmış bir gönderisini vardı. Açıklamanın devamını okumak için aşağı kaydırdım.
Olay: Akın, Elçin'e tecavüz etmeye çalışırken; Kuzey'in, Akın'ı öldürmesi olarak tahmin ediliyor. Fakat şu anlık kesin bir durum yok. Berna'nın da olaya karıştığı söyleniyor. Tuhaf olan şeyse üç isimden hiçbirinin tutuklu olarak yargılanmamış olması.
Gönderi açıklaması burada bitiyordu. Instagram hesabım olmasına rağmen, birinci girişim hesabı ilk açtığımda girmem olmuştu. Buda o günden beri instagrama ikinci girişim oluyordu. Bildirimler sürekli yukarıdan yağarken, elimde bildirimleri geldikleri yöne tekrar ittiriyordum. Bu gönderiyi hangi aptal yazmıştı bilmiyordum, fakat uydurmayı çok seven bir olduğu barizdi.
Gözlerimi kapatıp karanlığın ninnileriyle uykuya daldım.
Sabahın erken olduğunu, havanın halen karanlık olmasından anladığım saatlerinde uyandığımda hırçın yağmur öfkeyle odanın camını dövüyordu. Ara sora bir ışık odanın içinde beliriyor ve sonra kaybolduktan sonra korkutucu gök gürültüleri ışığı takip ediyordu. Üzerimdeki yorganın üzerimden düşmek üzere olduğunu anladığımda, yorganı uykulu halim ile ne kadar sert sıkabilirsem o kadar sert sıkıp kendime çektim. Gözlerimi defalarca kapatıp uyumayı denesemde, bir kere uyanmış olmanın verdiği rahatsızlıkla hiçbir denememde başarılı olamamıştım.
Yorganı bu kez kendi isteğimle üzerimden atıp, yatakta doğruldum. Saçlarımı karıştırdıktan sonra bacağını yan çevirip yataktan kalktım. Ayağa kalkar kalkmaz kendimi yürümeye zorlayıp banyoya doğru ilerledim. Banyoya giden yolda dolabın üzerinde bulunan bir ayna ile denk geldiğimde biraz kendimi incelemiş ve ardından o zorlu yürüyüşe devam etmiştim. Banyoya vardığımda kapının kolunu aşağı ittirip içeri girdim. Banyo odaya göre o kadar soğuktu ki içeri ilk adım attığımda yaşadığım hava değişikliğinden dolayı titremiştim. Mat siyah ve beyaz ile dekore edilmiş olan ayna ve musluğun önüne geçtiğimde suyu en sıcak ayarına alıp suyu açtım. Elimi suyun altına koyduğumda biraz öyle bekleyip bedenime sızmış olan soğuğun, bedenimi terk etmesini bekledim. Soğuk bedenimi usulca terk ettiğinde elimde biriktirdiğim suyu yüzüme vurup, birkaç adım ötemde olan gri havluya uzanıp havluyu tuttuktan sonra bir süre yüzümü kurutmakla meşgul oldum. Diş fırçamı elime aldıktan sonra diş macununu fırçanın üstüne sıktım. Ağızım nanenin yoğun baskısıyla yanarken birkez daha ağızımdaki suyu çalkalayıp tükürdüm.
Banyodan çıktığımda odanın yarısı birden aydınlanıp, birden kararmıştı. Ve hemen ardından tekrar ışığı takip eden ses duyulmuştu. O kadar şiddetli bir ses işitmiştim ki bir an gök birbirinden ayrılıyor sanmıştım. Üzerime okul kıyafetlerimi geçirip kendimi yatağa attım. Şimdi okul saatine kadar rahat bir şekilde uyuyabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ÖZGÜRLÜĞÜ (TAMAMLANDI)
JugendliteraturSiyahtan kaçıp, beyaza sığınmak isterken arafta kalmış ruhların hikayesi. 🦉 "Kuzey, tüm bunlar kötü bir rüyaymışta birden uyanacakmışım gibi hissediyorum." dedi Elçin gözlerini denizden ayırmadan. Ben ise denize değilde Elçin'in gözlerine dikmişti...