29. Bölüm: Geçmişin Gölgesi
"Geleceği değiştirebilirsiniz fakat geçmişi asla."
Sanki biri bile isteye kalbime ağır darbeler vuruyormuş gibi hissettiren acı birden vücudumda kurnazca gezinmeye başladı. Kağıt parçasını elimde sıkıştırırken arkamdaki sıraya yaslandım. Bu notu Birkan yazmıştı. Bundan adım gibi emindim.
Bir süre kendime gelmeyi beklemiş ve ardından sıraya yaslanmayı kesip sınıftan çıkmıştım. Yemekhaneye vardığımda öğrencilerin omuzlarıma çarpmasına aldırmayıp Serhan, Umut Kıymet ve Elçin'in de -daha sayabilirdim- bulunduğu masaya doğru ilerledim. Masaya vardığımda avuç içimdeki kağıdı biraz daha sıkıştırıp elimde bir şey yokmuş gibi davranmaya çalışmıştım. Elçin gülümseyerek bana bakarken gözlerimi Elçin'in ay ışığında parlayan okyanus rengi gözlerinden alıp Berna ve Akın'a baktım. Birbirleriyle sarmaş dolaş oturmuşlar ve zorlukla birbirlerine yemek yediriyorlardı. Onların bu şirin hali bile az önce okuduğum kağıdın verdiği gerici havadan beni kurtaramamıştı. Masaya oturmadan Serhan'ın olduğu kısma ilerledikten sonra tek tek masadaki herkesi bana bakıyor mu diye yoklamıştım. Fakat Elçin hariç herkes birbiriyle uğraşıyordu. Elçin dikkatlice beni izlerken elimi yavaşça gevşettim ve Serhan'ın kulağına eğildim. Etrafımı birkez daha kontrol ettikten sonra elimi Serhan'ın hırkasının cebine götürdüm ve kağıdı oraya bıraktım.
Ardından ise kulağına, "Tekrar ayaklandı. Cebine bıraktığım notu oku." diye fısıldadım.
Serhan dediklerimle kaşlarını çatsada sonrasında eliyle cebini yoklamış ve ayağa kalkarak masadan uzaklaşmıştı.
Geri geri yürüyüp Elçin'in boş olan yanına oturduğumda Elçin bana sorar gözlerle bakmıştı. Bu bakışları umursamayacağımı anladığında bakmayı kesmiş ve önüne dönmüştü. Elimle onun belini kavradıktan sonra onu kendime çekmiş ve ardından yanağından öpmüştüm. Elçin az önceki meraklı yüz ifadesinden kurtulup etrafına gülücükler saçarken ben ise saçlarını okşadım. Serhan tekrar masaya oturduğunda onunla göz göze gelmiştik. Serhan bana kağıttakileri okuduğunu belirtir bir şekilde gözlerini kırpmış ve ardından elini cebinden çıkartmıştı.
Öğle molasından sonra Elçin'in zorlamasıyla Fizik dersine girmek yerine müzik sınıfa gitmiştik. Elçin müzik aletlerinin yanından elini süre süre geçerken onu izledim. Sonunda elini sürerek yanından geçebileceği bir müzik enstrümanı kalmadığında durakladı ve okyanus rengi gözlerini bama dikti. Onun bakışlarını üzerimde hisseder hissetmez gözlerimi kaldırıp onunla göz teması kurmuştum.
Bir süre sonra birkaç adım arkamda bulunan piyanoya ilerlemiş ve tıpkı Elçin'in yaptığı gibi elimi piyanoya sürmüştüm. Elçin'e döndüğümde merakla ne yapacak oluşumu izlediğini görmüştüm. Piyanonun bitişiğinde bulunan siyah tabureyi çekip oturduktan sonra elimi tuşlarda gezdirdim. Ardından doğruldum ve birkaç tuşa piyanonun sesini kontrol etmek için bastım. Elçin meraklı gözlerle piyanoya yaklaşırken bende son kez denemek için rastgele bir tuşa basmıştım. Elçin piyanonun dibine girip beni hafif gülümseyen dudaklarıyla ve şaşkın bakan okyanus rengi gözleriyle izliyordu.
Çalacağım parçanın ilk notasını oluşturan tuşa bastım. Sınıfı tok bir müzik sesi doldururken ruhum bağlı olduğu kelepçeleri kırıp atmıştı.
Bazen birinin özgürlüğünü kısılamak için iki eline kelepçe takmanız yetmez. Çünkü bedenine sahip olsanız ruhunu sakınır kelepçelerinizden.
Notalara uygun bir şekilde art arda bastığım tuşlar öyle güzel bir ritim oluşturmuşlardıki... bu ritim insanı özgür bırakacak bir türdendi. Ve bu ritim tüm kelepçeleri görmezden getirtecek bir türdendi. Sanki bastığım her tuşun sesi siyah ruhuma bir şeyler karalıyordu, siyah kömürle. Bu öyle bir rahatlamaydıki sanki çıkan her ses içimde başlamamış olan bir yangını söndürüyor gibiydi. Ruhumun yangınlarından kurtulmak istercesine dahada güçle bastım tuşlara. Geçen her saniyede bu müzik beni özgürlüğe biras daha sürüklüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHIN ÖZGÜRLÜĞÜ (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilSiyahtan kaçıp, beyaza sığınmak isterken arafta kalmış ruhların hikayesi. 🦉 "Kuzey, tüm bunlar kötü bir rüyaymışta birden uyanacakmışım gibi hissediyorum." dedi Elçin gözlerini denizden ayırmadan. Ben ise denize değilde Elçin'in gözlerine dikmişti...