8. Bölüm: Güven

1.7K 374 114
                                    

8

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

8. Bölüm: Güven

Öğlen arası zili çaldığında kendimi yemekhanede tepsiye bir şeyler doldururken buluvermiştim. Bu kadar patates kızartmasının bana yeteceğini düşünerek ilerledim ve tepsiyi kaldırıp boş bir masa aradım. Her yer tıklım tıklım doluydu.

"Kuzey!"

Çok tanıdık bir ses kalabalığın çıkardığı ses kirliliği duvarını aşarak adımı bağırdığında sese yöneldim. Bu Elçin'di. Eliyle beni çağırdığında tepsinin üzerindeki yiyecekleri devirmemeye özen göstererek yürüdüm. Masaya vardığımda önce tepsiyi yerleştikten sonra kendim de yerleştim.

Yorgun bir sesle "Bende oturacak boş bir yer arıyordum." derken hamburgeri ambalajından çıkarmakla uğraşıyordum.

Elçin önündeki tabaktan bir şeyler atıştırıp bir süre beni izledi. Tıpkı benim ona baktığım gözlerle bakıyordu bana. O gözleri en çok ben tanırım.

Elçin tedirgin ama sorar bir sesle "Benden bir şey saklıyormuşsun gibi hissediyorum, Kuzey." dediğinde yediğim yemek bir an boğazımdan geçmemiş orada takılı kalmıştı. Bir ara öldüğümü falan bile düşünmüştüm.

Sanki beynimin içinde gök gürlüyor gibi hissediyordum. Karnım her saniye bir bıçak darbesi alıyor gibi hissettiriyor bu his acı veriyordu. Kocaman bir acı.

Ona başından beri yalan söylemiştim. Haklıydı. Ondan gizlediğim bir şeyler vardı. Onun karşısına çıkıp eski sevgilinin anneni ve babanı öldürdüğünü biliyordum fakat eski sevgilin benden bunu saklamamı istediği için bunu sana söylemedim mi diyecektim? Aslında olayın aslı tam olarak bu da değildi.

O an, o kaza gözüme çok anlamsız geldi. Nereden bilebilirdim ki o kazanın birkaç gün sonra karşıma başka bir şekilde çıkabileceğini?

Elçin'e bir şey çaktırmamaya çalışsam da öksürerek ve tedirgin şekilde bakarak her şeyi çaktırmıştım neredeyse.

"Yo, hayır. Senden ne gizleyebilirim ki?" dedim inanması için içimden dua ederken.

Elçin ben konuşurken sadece gözlerime bakmıştı. Ona gerçekleri söylersem benden nefret edecek oluşundan korkuyordum. Ve bu fazlasıyla kötü bir histi.

"Bilmiyorum, Kuzey. İnan bilsem bunu sana sormazdım. Sana güvenmek istiyorum sadece bu."

O bunları söylerken her bir kelimesi kalbime bir bıçak saplanıyor gibi hissettirmişti. Bu darbeler uzayan konuşmasıyla birlikte daha da acıtmaya başlıyordu.

"Be-ben, senin güvenini hak edecek bir şey yaptığımı sanmıyorum."

Kelimeler aldığım darbelerin verdiği acıdan yararlanıp hızla ağızımdan kayıvermişti.

SİYAHIN ÖZGÜRLÜĞÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin