Hastanenin ağır kokusu ve baş ağrısıyla yavaşça açtım gözümü kolumda serum takılıydı olaylar gözümün önünden geçince hatırladıklarımla gözlerim tekrardan doldu kendimi boşluğa düşmüş gibi ve çok suçlu hissediyordum. Sol tarafimdaki sandalyede meriç gözlerini kapatmış sanırım dinleniyordu ağlamaktan gözlerim yanmıştı ağzımdan istemsizce bir hıçkırık kaçınca meriç gözlerini açıp yanıma geldi."İyi misin güzelim ? birşey mi oldu ? bir yerin mi acıyor ? serumun iğnesi mi acttı ? susadın mı ? su ver-" durmaksızın soru sorup meraklandiginda sözünü kestim. "Hayır iyiyim ben meriç sakin ol lütfen. Bir hemşire çağırıp şunu çıkarttırsana ve sonra beni ona götürür müsün? nerede şuan ? durumu nasıl ? lütfen iyi olduğunu söyle." dedim sesim sona doğru kısık çıktı ve gözlerimdeki yaşlar yanaklarımı ıslattı.
"Şhh sakin ol bitanem tamam şimdi bir hemşire çağırıp seni ona götüreceğim."diyip odadan çıktı.
Bir sürü duyguyu aynı anda yaşıyorum aslında yaşıyor muyum onu da bilmiyorum. Canım yanıyor hissediyorum, lakin birçok şeyi de hissetmiyor gibiyim. Suçluluk mu ? şuanda âlâsını yaşıyorum, hissediyorum. Gözlerimi kırpıştıramıyorum artık nasıl ağladıysam çok yanıyorlar umrumda da değil zaten şuan o kurşun keşke bana isabet etseydi diyorum. Benim intikam neyimeki saf duygular vardı temiz ama bir o kadar da kötü yaşanmışlıklarımız vardı bizim. Hiç bir zaman pis bir kurşunla kırmızı bir renkle boyanmayacak kadar yaşanmışlıkları kanımızla kirletemeyecek kadar temiz ve saftık aslında.
Kapı aralanınca önde kumral minyon tipli bir hemşire ile meriç girdi. Hemşire serumumu çıkartırken meriç dalgın bir şekilde tek bir noktaya bakıyordu. Hemşirenin işi bitince odadan çıktı kimse tek bir laf etmiyordu ben de dahil sessizlik esir almıştı bizi susuyorduk sadece.
"Meriç ?" duymadı. "Meriç !"duymadı. "MERİÇ !!". Bağırdım ve sıçradı ani olduğu için korkmuştu sanırım hemen yanıma gelip yüzümü ellerinin arasına aldı çok dalgındı onada üzülüyordum hem kısa sürede de herşeyim olmuştu hep yanımda olmuştu. "Efendim güzelim dalmışım pardon, iyi misin? " , " Evet meriç hadi beni ona götür. " dedim. Meriç birşey demedi yüzü düştü sessiz kaldı korkuyordum. "Meriç hadi! bana bak birşey mi oldu yoksa. Meriç birşey söyle dedim sana!!"
Fısıltıyla gibi konuşmaya başladı beni üzmek istemiyordu biliyorum ama kendimde değildim artık bende, "Esila sakin ol ama o, o iyi değildi ameliyata aldılar kurşun kalbine çok yakın olduğundan ya-yaşama ihtimali çok düş-", " KES SESİNİ YALAN SÖYLÜYORSUN O ÖLMEYECEK ANLADIN MI SUS! SUS!" hayır olmaz olamaz beni bırakamaz ben ölmesini bir kez daha gidişini izlemek istemiyorum olmaz diye bağırıp bütün odayı dağıttım. Odadan çıktım meriçte peşimden geldi.
"Esila lütfen lütfen sakin ol. oradan değil buraya gel !" diyip ameliyathanenin önüne getirdi beni.
Bekledik bekledik bekledik...
Yarım saat bir saat iki saat...
Sonunda açıldı kapı ikinci kez duyduğum o sözler ikinci kez tek başıma bu iğrenç hastanelerde yaşadığım o anlar yaşadığım ikinci çöküş.Doktor, "Elimizden geleni yaptık, Başınız sağolsun." dedi ve uzaklaşmaya başladı dedikleri beynimdeyankılanıyordu.
Dizlerim tutmadı olduğum yere çöktüm bağırarak kendimi parçalayarak ağlıyordum içimdeyine tarifsiz bir boşluk oluştu sanki kaybetmek için yaratılmış gibiydim. Meriç de ağlamaya başladı beni kaldırmaya çalışıp sarılarak ağladı.Yalvaran gözlerle meriçe baktım gözlerimin önü bulanıklaşmıştı ağlamaktan "Haayıır! hayır olmaz meriç olmaz beni bırakmasına izin verme lütfen meriç yine kaybetmek istemiyorum. lütfen dayanamıyorum." saçlarımı çekiştirip aameliyathanenin kapısına vurmaya başladım meriç bir yandan durdurmaya çalışıyor bie yandan birşeyler söylüyor ama duymuyordum. Sonra kolumda hissettiğim bilindik iğne acısıyla kendimi yavaş yavaş karanlığa teslim ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişim (E.A) #Wattys2017
Teen FictionHayallerinin peşinden giden paramparça ama toparlanmaya çalışan bir kız güçlü fakat bir o kadar da güçsüz. Bütün talihsizlikler onu buluyor hayatı kararıyor. onu o karanlıktan çıkarabilecek sadece bir genç var fakat kendi karanlığından koruyamayacak...