Uyandığı gibi yataktan kalkabilenlere çok şaşırıyorum. Ben biraz tavanı izlerim. Sonra yatakta telefonumu ararım bulunca gece uyuduğumda neler kaçırmışım diye stalk yaparım. Mesajlara cevap ver falan derken en az bir saat oyalanırım. Sonra ayaklarımı yataktan sarkıtarak otururur bir süre hayat hakkında derin düşüncelere dalarım.
O gün farklı bir şey vardı. Uyandığım andan itibaren farklıydı. Gözlerimi açtığım gibi kaktım yüzümü yıkadım ve çay koydum. Normalde kahvaltı diye poğaça yerken yumurta domates peynir gibi normal bir insanın kullandığı kahvaltılıklarla kahvaltı yaptım.
Bu benim yeni hayatımın ilk günüydü. O gün fark edememiştim bunu ama şimdi anlıyorum.
Başıma ne geldiyse iyiliğimi isteyen insanlar yüzünden geldi. Ne var yani evde yatsam çalışmasam boğazımdan poğaça ve makarna dışında yemek geçmiyorsa. Ama işte sevgili arkadaşıma göre öyle değil. Benim adıma bir şirkete cv göndermiş ne hikmetse beni kabul etmişler. Bu da ilk iş günümmüş. Aman en güzel.
Çalışmayı hiç sevmiyorum. Hiç iş olmasa biri bana yemek yatak verse yeter. Kendini işe adamış insanları da anlamiyorum. Sabah evden dışarı adım attığım andan itibaren tek amacım eve gidip koltuğa uzanmak oluyor.
Şirketin kapısına geliyorum. Döner kapı. Bu kapıları bizim kolaylığımız için yaptıklarını hiç sanmıyorum. Ben ne zaman döner kapının içine girsem arkamdan hızlanacak ve içinde dönüp duracam diye korkuyla ilerliyorum. Yine öyle oldu hızla çıktım içinden ve bir oh çektim kimseye çaktırmadan.
Recepsiyonda dünyanın en suratsız kadını var. Ne diye şöyle insanları koyarlar böyle yerlere anlamıyorum.
"Ben işe yeni başladım da nereye geçeyim"
"Stajyer kız sen misin"
Neeee stajyer mi. Esin bana müdür olarak başlayacağımı odamda televizyon olacağını bütün gün çay kahve isteyeceğimi ve emirler vereceğimi söylemişti. Yaktım kızım seni. Ama şimdi çaktırmadan cevap vereyim.
"Hı o benim"
"İkinci kata çık Emir Bey'i bul o sana yardımcı olacak"
İkinci kat Emir Bey tekrarlaya tekrarlaya asansöre yürüyorum. Asansöre tek başıma binmekten hiç hoşlanmam ama kimse yok. Bir kaç saniye bekliyorum biri gelsin diye. İnsan kıtlığı var sanırım bu şirkette bir Allah'ın kulu gelmedi. Mecbur bindim. Telefonumun sesi geliyor ama nerden. Çantamın içinde arıyorum bu çantamı bir haftalık tatile gidiyor gibi doldurmayı bırakmalıyım artık. Başımın belası arıyor.
"Nasılsın müdür hanım."
"Pabucumun müdürü demek istedin sanırım. Akşam eve gelme bittin sen. Şimdi gidip istifa ettiğimi söyleyeceğim. Böylece işe başladığım ilk saatlerde istifa etme rekorumu kırmış olurum"
"Saçmala kızım ne olmuş stajyer olduysan o şirkete çaycı olarak girmek isteyen bile kaç kişi var biliyor musun sen ?"
"Keşke çaycı olarak başvursaydın o zaman Esincim o daha yakındı bana. Tamam onlara bir gün şans veriyorum. Eğer beni memnun ederlerse akşama kadar istifa etmem"
"Ne dersin en uzun işte kalma rekorunu kırmaya"
"Çüş ben burda 6 ay stajyer olarak mı kalayım."
"Hadi güzelim sen yaparsın çok çok öpüyorum akşam gelirken yoğurt al"
Şu kızdaki rahatlık kimse de yok. Yoğurt al ne ya. Akşam çenemden kurtulamayacak.
Ben asansörde olduğumu unutuyorum ve en önemlisi o 2 numaralı düğmeye basmayı... Kapı açılıyor kafamı kaldırıp baktığımda 25. Kat.
Gözümü bir şey alıyor güneş mi ne anlamadan kendimi bir hışımla atıyorum asansörden. Galiba düştüm ama düşemedim de bir şeyin üstündeyim. Gözlerimi açamıyorum. Hareket ediyor bu şey. Çığlık atıp kalktığımda görüyorum ki bir adamın üstüne düşmüşüm. Ve güneş tam karşımda gökyüzü tam başımın üstünde masmavi. Gökyüzünü izlemeye dalıyorum.
Ne kadar mucizevisin gökyüzü her şeyi unutturuyorsun bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü Mavisi Kadar
MizahBir kız düşün doğal, içten, samimi, sakar, komik. Tıpkı sen gibi. Tıpkı ben gibi. Tıpkı hepimiz gibi. Bu hikaye senin, benim, bizim hikayemiz. Hepimizin içinden geçenlerin dışarı yansıması. Ve bu hikaye gökyüzü mavisi kadar samimi.