BUKE(TÖRE)14.BÖLÜM

31.1K 1K 41
                                    


9 ay sonra bu bedenden mini minnacık bir can çıkacaktı. Beni birkaç ay lavobalarda uğraştıran, tekmeleriyle heyecanlandıracak bir can.

Bu küçük bedenle birlikte ben de anne olacaktım -eğer bir aksilik olmazsa- .

Annelik... Ne kadar zor bir meslek olduğunu belki 9 ay sonra anlamaya başlarım. Öyle dışarıdan bakıldığı gibi kolay olmayan emek isteyen, sabır isteyen bir meslek.

Senin yaptıklarını, ufak bir kopyanın da senden görerek, öğrenerek yaptığı, iyiyi, güzeli, doğruluğu öğrettiğin, sahiplendiğin, kılına bile zarar gelmesinden korktuğun bir çocuk.

Aşkın olur o belki senin yani sevdiğin ama aşk bir karşılık bekler. Sen ise şefkat göstermelisin bir karşılık beklemeden.

Bilir misiniz...en güzel şefkati bir Allah gösterir, ikincisini ise bir annenin gösterdiği kabul edilebilir bir gerçektir şu üç günlük dünyada...

Bir anne çocuğuna nasıl merhamet gösteriyorsa Allah ondan daha fazlasını gösterir.

Benden anne olur muydu ki?

Hastaneden çıktığımdan beri bir denize dalar gibi düşüncelere dalmıştım. Ve bunun yanında Yağmur'un Baran'a söylemem gerektiği ile ilgili ısrarlarını da çekiyordum.Evet Yağmur'un evine gelmiştim ve şuan oturma odasında oturuyorduk.Odada krem renkleri ağır basıyordu ama hafif pembelikler ekleyerek tatlı bir görüntü oluşturmuştu.

-''Bir çocuğu olacağını yani baba olacağını öğrenmek onun da hakkı değil mi? Bundan onu haberdar etmeyerek neyin cezasını veriyorsun? Hem ilk hamileliğin olduğu için zor geçer.''

Bu sözlerinden artık gına gelmişti. Bozuk bir plak gibi sözcükleri tekrar ediyordu.

-''Beni kandırdı...'' bacaklarımın üstüne oturduğum için artık uyuşmaya başlamıştı. Bacaklarımı kendime çekerek çenemi dizlerime dayadım.

-''...Hafıza kaybım olmasaydı şuan onun yanında olurdum. Kaçmazdım ondan.''

-''Ama bir bebeğin olmazdı.'' diyerek ayaklandı.

-''Sen nereden biliyorsun ilk hamileliğin zor geçtiğini ?'' çenemi dizlerimden üstünden aldım ve bakışlarımı halıdan çekerek ona yönelttim. Arkası dönük olduğu için ne tepki verdiğini göremiyordum ama başını öne eğmiş donuklaşmıştı bir an. Hızla oturduğum yerden ayaklarımı yeni olduğunu belli eden halıya koyarak yanına yaklaşmaya başladım. Hızlı davrandığım için ilk başta sendelesemde önüne geçmeyi başarabilmiştim.

-''Ne oldu?'' dediğimde ise bir ses çıkarmamış aksine kapıdan çıkmak için sağa doğru bir adım atmıştı.

-''Pekala, öyle olsun.'' diyerek yerime döndüm.

-''Çay içeceğim ben. Sen bir şey ister misin?''

Ne isteyebilirdim ki geldiğimden beri midemi boşaltmaktan başka bir şey yapmamıştım.

-''Biraz uyusam daha iyi olacak.'' diyerek koltuğa doğru uzandım. İçimden 've uyumadan önce neler olduğunu anlatsan daha iyi olacak' diyerek gözlerimi kapattım. Çok geçmeden uyku beni kendisine esir ederek içine çekti.

***

Koltukta yattığım için her tarafım uyuşmuş ve bunun yanında da boynumu bir elin parmakları gibi rahat oynatamıyordum. Sanırım tutulmuştu. Hayal olmayacak bir şekilde uzaktan Baran'ın sesi kulaklarıma doluyordu.

Burası bir yatak odası olması lazımken Yağmur burayı bir salon haline çevirdiği için dış kapı bir koridoru geçtikten sonra fark edilebiliyordu.

BUKE(TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin