BUKE (TÖRE)16.BÖLÜM

30.7K 1K 21
                                    


Yeni bolümünüz geç geldi farkındayım. Bu bölümü yazmaya iki hafta önce başlamıştım fakat aklıma bir şeyler gelmedi geldi ama yarım yamalak birde moralim bozuktu.(Karne ile alakalı değil. Bu arada karneler nasıl? 😊)
Hakkınızı helal edin.😊
Birde geçen bölüm birkaç bölümden sonra final yapacağımı söylemiştim. Bir yorumda bulunmadınız. Bende kısa bir zamanda final yapmayı planlıyorum.

Yorum yapmayı unutmayın.

İYİ OKUMALAR...

Yalnızlık...

Tek kalmak...

Tek kelime ile kötü bir duygu fakat ben insan bakımından yalnızdım. Kitaplar beni yalnız bırakmıyordu içindeki hayali veya gerçek kahramanlarla...

O konuşmalar sonrasında zılgıtlar eşliğinde odaya çıkmış sakin bir kafa ile düşüncelere dalmıştım bir iki saat. Daha sonra kitap almış okunuştum ve hala okuyordum. Aynı yerde oturmaktan belim ağrıyıp bacaklarım uyuşsada bu kitabı bitirmekte kararlı ve azimliydim. Zaten 238 sayfa idi. Ben ise 117 sayfasındaydım. Sayfanın sonlarındaydım ve son kelimeler çok hoştu.

'' ...'...Peki, bir tek gönüle bu kadar sevgiyi nasıl sığdırıyorsun?' demişti.

...

'İnsanın dört yönü vardır. Sağ, sol, ön ve arka. Gönlün de yönleri vardır. Allah Resulü'ne git ve 'Ben Yüce Allah'ı aklım ve imanımla, Sizi ruhum ve imanımla, Fatıma'yı nefsim ile Hasan ve Hüseyin'i ise babalık şefkatimle severim.'de.' ... '' *1

Ağzımda oluşan ekşimsi tat ile okumaya biraz ara verip etrafı mahvetmeden lavobaya girmeyi başarabildim.

***

Odaya çöken karanlığın yazıları okumamda pek yardımcı olduğu söylenemezdi. Son sayfalarım olduğu için ışığı açmaya eriniyordum. Yatakta rahat bir pozisyon ararken yatağın örtüsü bozulmuş ve örtünün yarısı yere değiyordu. İlk başta yüzüstü uzanmıştım fakat sonradan bebeğe zarar gelir düşüncesiyle sırtımı yatağın başına yaslamıştım. Rahat bir şekilde otursamda boynum ağrımaya başlamıştı.

Işığın birden açılmasıyla uyuklamadan uyanmış gibiydim ama gözlerim sızlıyordu. Son kelimeleri de okuduktan sonra kitabı komidinin üstüne bırakıp Dilan yengeye baktım.

-''Haydi, yemeğe...'' diyerek elini gel dermişçesine bana doğru salladı. Biraz duraksadıktan sonra ''... Sen öğleden beri ne yapıyorsun? Bir girdin çıkmak bilmedin.'' dedi tek kaşını kaldırarak sanki bir şeylerden şüphelenir gibiydi.

-''Ben... bir şey yapmıyorum ne yapabilirim ki? Kitap okuyordum.'' tek kaşını indirip tekrar kaldırmıştı. ''Korkma kendimi öldürmek gibi bir düşüncem yok içimde günahsız bir can taşırken.'' deyip gülümsedim. O da gülümsedi. Konuyu değiştirmek için ''Baran gelmedi mi?'' diye sordum.

-''İşleri uzamış. Biraz geç gelecek o.'' dedi rahat bir şekilde. Bu kadınla önceden anlaşmıyor muydum ben? Hatta ilk geldiğim günler çok candan davranmıştı. Ne olmuştu acaba? Neyse...

-''Peki, ellerimi yıkayıp geliyorum.'' kapının örtülmesiyle uyuşmuş bacaklarımı biraz hareketlendirerek ellerimi ve yüzümü yıkayıp aşağı indim.

***

Herkes yemeğini bitirmişti. Ağızlarındaki son lokmalarının da bitmesiyle ayaklandılar. Ben de tabakları toplayarak ayaklandım, mutfağa yöneldim. Dilan yenge ile diğer kızlarında sofradakileri kaldırmasıyla masayı silme işi kalmıştı. Bir leğene su ve sabun koyarak süngerle masayı silmeye başladım. Bu sabun köpüklerini seviyordum bir çocuk gibi. Elinde bir şey vardı ama varlığı ve yokluğu bir idi.

BUKE(TÖRE)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin