Yağmur'un ısrarı üzerine kantine inmiştik.
Kantinde her zamanki gibi sıra vardı ama ben o kalabalığı "Pardon, "Pardon, geçebilir miyim? " diye açtım ve sıranın ilk başına geçtim. Sıradakilerin ölümcül bakışları şuan umrumda bile değildi. Her zamanki çıkolatalı sütümü ve Yağmura da çikolatasını alıp sıradan çıktım.
Tam Yağmur'un oturduğu yere ilerlerken biri bana çarptı, çarpmakla kalmayıp içeme doğru bir sıcaklık işledi bu çaydı. Neden ben? Elimdeki şeyleri yanımdaki masaya bıraktım ve kim olduğuna bakmadan üstümü kendi çabalarımla temizlemeye başlayarak, "Önüne baksana, kör musun?" dedim ve başımı kaldırdım. Bu 11-B sınıfından esmer, çocuktu. Dahada sinirlendim çünkü bunu bilerek yaptığından şüpheleniyordum.
"Bunu bilerek yaptın değil mi?" dedim bağırarak.
"Hayır." dedi sakince.
"Hayır mı? Hiç inandırıcı gelmedi. " dedim gözlerimi devirerek.
"Konuyu uzatmaya gerek yok, özür dilerim. " dedi ve saçlarını elinle düzelterek yanımdan uzaklaştı. Ah şu erkeklerin saçlarını düzeltmesi!
🍃
Bu sefer emindim ki ders boştu. Ama yine müdürden azar işitmemek için bahçeye çıkıp, sakince bir banka oturdum. Basket alanında bir toplıluk vardı ve daha çokta kız topluluğuydu. Ne olduğuna bakamaya çalıştım ama kızların başlarından görünmüyordu. O sıra nefes nefes Yağmur yanıma geldi. "Derin, Poyraz hoca ve 12-B çocuk basket oynuyorlar. "
Yine mi o ikisi?
"Kızlardan anlamalıydım. " dedim kendi kendime.
"Hadi gel bizde izleyelim."
"Hayır, onları asla izlemem. "
"Ya, Derin hadi. " dedi inatla.
"Hayır." dedim bende inatla.
O sıra kafama basket topunun çarpmasıyla yerimden sıçradım. İlk önce çay şimdide basket topu ne kadar da şansız bir insandım.
"Hangi, geri zekalı attı? " diye bağırdım.
"Ben." diye kendinden emin biri Kav yanıma geldi. Ve bu kim mi? Tabiki Poyraz hoca.
" bir sorun mu var? " diye bide soruyor. Sorun sen ve egon.
Ve bana dersten çıkarken" sen öyle san." cümlesi kafamda yankı yapınca topu bilerek attığından emin oldum ve bunun hesabını sorucaktım, bu sefer susmicaktım.
" bir sorun yok ama, basket oynamayı bilmiyorsanız, oynamayın. "
Sinirlendiği, dişlerini sıkmasınla belli oluyordu. Bir yandan bütün bahçe bizi izlerken bir yandan da Sevgi susmam için beni çekiştiriyordu.
" benimle gel! " diye bağırdı.
Yutkundum, beni nereye çağırıyordu ki?
Ama ben, hiç kıpırdamadan çünkü onunla gitmekten korkuyordum.
Üstüme doğru yürüdü, kulağıma hafifçe eğildi , benim duyucağım bir şekilde
" ya benimle gelirsin ya da seni zorla götürürüm! " dedi ve geri çekildi.
Gözlerindeki cidiliği görebiliyordum, beni zorla götürebilirdi ve bahçe onun umrumda bile değildi.
" tamam. " dedim.
O da istediğine ulaşmış gibi sinsice güldü ve arka bahçeye ilerledi.
" yaşamam için dua et Sevgi. " dedim ve Poyraz hoca ' nin arkasından ilerledim.
Kimsenin olmadığı be kameraların olmadığı alandaydık.
Beni duvara sertçe yaslandırdı sağ elini duvara koyup nefesi yüzüme değicek kadar yaklaştı. Gözlerimin içine bakmaya başladı, bende korkudan kıpırdayamadım ,kalbim ise onun nefesinin yüzüme vurmasıyla atışları daha da hızlanıyordu.
" seni tanımadığımı mı sandın? "
Gözlerimi büyüttüm , işte şimdi bittim.
" peki ya sen, beni tanıdın mı? "
Gözlerimi kaçırdım, tabikide ona laf sokucaktım.
" galiba birine benzettiniz hocam, çünkü ben gereksiz insanları tanımam." dedim.
Galiba biraz ağır ,laf söylemiştim, ama o istemişti sınıfta bana söylediklerini düşününce benim söylediklerim daha hiçbirşey di.
O ise sadece bana bakıyordu. Neden cevap vermiyordu, genelde o bu lafın altında kalmazdı.
" senin gözünde gereksiz biri olabilirim ama dikkat ette bu gereksiz senin başına bela olmasın! " dedi ve kolunu duvardan indirip gitti.
Bu adamın amacı ne?
Millet deliye hasret, ben akıllıya.
**************
Sınıftaki kızlar bahçedeki olay yüzünden hem kıskançlık krizleri geçirirken hem de meraktan patlıyordu. Bana sormalarına rağmen " sadece azarladı. " diye cevap verdim.
Sevgi 'ye ise olayları her ayrıntısına kadar anlattım.
" sen niye bu hocayla cevap veriyorsun, takmasana? "
" bana söyledikleri hiçte takılmıcak cümleler değil."
" neyse, bu konuyu daha fazla tartışmak istemiyorum, ben uyucam."
Dedim ve uyumaya çalıştım ama uyuyamadım oysaki felsefe dersi kesintisiz uyuduğum bir dersti.
Uyuyamamamın nedeni ise Poyraz hocaydı. Onun, bana söylediklerinin düşünüp, düşünüp duruyordum.
Şu gereksizi düşünme Derin, ama o, senin başına bela olucak. Ne diyorum ben! Sen kimin tarafındasın iç ses?
********
Sonunda çıkış saati gelmişti koridorda herkes itiş, kakış dışarı çıkmaya çalışıyordu.
Arkadan biri ise resmen bana yapışmış çanta olmasa üstüme çıkacaktı resmen. Kaşlarını çatarak arkama döndüm ve bu Poyraz hocaydı onun bana sert bir şekilde bakmasıyla hemen önümü döndüm arkamfaki o olamazdı, galiba halüsinasyon görüyordum, tabi adam bütün sinirlerimi bozunca olacağı buydu.
" biraz, hızlı yürü! " diyince o olduğundan emin oldum.
Ve hiç arkama bakmadan kalabalığı hızlıca aşıp, bahçeye çıktım, çıkmakla kalmayıp eve doğruda yürümeye başladım
Arkamdan bir el omzumu tuttu, yutkunarak durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Öğretmen (DÜZENLENECEK )
Roman pour AdolescentsNeden mi herkes bize karşıydı, çünkü yasak olan bir aşkı yaşıyorduk. TEKRAR YAYINDA VE DÜZENLENECEK.