♚4♚2. Kısım"Başlıyoruz"

105 78 52
                                    

Keyifli okumalar...

  Rüzgâr nazlı bir sevgili gibi Tacal'ın yüzünü sıyırıp geçerken, olduğu yerde durmuş karşısında duran palasa girmek için kendini cesaretlendiriyordu. Kendince.

Yaşlı kozalaklar yıldız çizerek omuzlarına bindi. Küçük parıltılar kollarından parmaklarına doğru ince bir suyolu çizerek varlığını kumdan kaleleri yıkmak istercesine vurguladı. Evet buradaydılar. Küçük şeytanları yine iş başındaydı. Kalbine vurulmuş prangalar beynine paslı düşünceler aksederek cesaretini süslüyordu.

O cesaret kendisinde zaten vardı. Onda olmayan, merhamet kırıntılarını tartıyordu. Geri dönüşü olmayan bir yola giriyordu. Ve bunun, adının Tacal olduğu kadar farkındaydı. Talan olmuş geçmişini kirli kanlar ile yıkamak istemesi de tamamen kendi fikriydi.

Duruşu, koyu sınırlar çizerek ayaklarına komut verdi. Ve ileriye doğru atakta bulundu.

Otomatik, iki yana doğru açılan kapıdan geçerek danışmaya doğru yürüdü.

Yüzünü olabildiğince ifadesiz tutarak, zeminde bıraktığı küçük fakat ağır darbelerle ilerledi. Bu katta çoğunlukla güvenlik personelleri çalışıyordu, gördüğü kadarıyla; üniformalarını giymiş korumalar giriş çıkışları kontrol ederken, kamera sisteminden sorumlu görevliler sürekli danışma ile birlikte birebir yüzle iletişimde duruyordu. Rahşan'ın nefes aldığı havayı solumak, ciğerini zehirli bir gaz kütlesiyle doldurmuş gibi yaktı, ani gelen hatırla. Farkında olmadan dişlerini tüm gücüyle sıkmaya başladı. Adını dahi hatırlatmak onu bu denli deli ederken; bir de aynı evde onun emirlerine itaat etmek vardı.

Ah! Ne hoş ama? Bunu zaten kendisi kabul etmemiş miydi? Tekin'in, önüne sunduğu, tüm engellere rağmen.

'' İyi günler Hanım Efendi. Nasıl yardımcı olabilirim?'' Nasıl kaptırdıysa kendini düşüncelere, danışmadaki zarif yapılı kadının sesiyle kendine gelebildi.

'' Merhaba. Suat Bey ile iş görüşmem vardı. Halkla ilişkiler departmanından. ''

" Peki. Bir dakika bekleteceğim sizi."

Tacal fark ettirmemeye çalışsa da etrafından gelen rahatsız edici bakışlardan huzursuz oldu. Ki onu süzenlerin yüzde doksanı erkek olunca midesini zorlayan su fokurdayarak boğazına doğru baskı yapmaya başladı. Sabırla danışmadaki işinin bitmesini bekledi. Tacal ona bakılmasını ne kadar doğru bulmuyorsa, çevresindeki erkeklerde tam tersi bir tez yürütebilirlerdi. Genç kızın doğuştan asil duran fiziği, koca bir alev topu gibi yanan yeşil gözleri, küçücük burnu ve de dolgun etli dudakları dikkat çekilmeyecek gibi değildi. Küçük duruyordu. Küçük durduğu kadar da kadınsı. Her erkek böyle çekici bir kadını elde etmek isterdi, egolarını tatmin etmek, seçilmişlik ile gururlarının okşanmasını.

"Adınızı alabilir miyim? Girişinizi kaydetmem gerekiyor."

"AFRA ÇETİNER"

Bu isim benliğine yakışmamıştı. Dışarıdan gören biri haliyle yakıştırabilirdi fakat ruhuna dokunmayan bir isimdi Afra... Tacal, tamamen benliğini yansıtırken başka bir isim ona tuhaf geldi. Tacal 'sız şeytanları; şekersiz dondurmaya benziyordu.

Biraz beklemenin ardından danışmanın uzattığı yaka kartını alarak boynuna taktı. Danışman kızın yönlendirmesiyle 22. Kata çıkması gerektiğini aklına not ederek asansörlerin olduğu tarafa doğru döndü. Abartılmayacak cinsten bir yoğunluk olan asansörlere binerek zaten 22' ye basılı olan kabinde yerini aldı. Arkasında 40'ına merdiven dayamış bir bayan ellerinde mavi klasörlerle üfleyip püflerken, sağında 3 adet XY kromozomlu insancıklar duruyordu. Abartmaya gerek yok canım ne ona bakması; yanındaki 1.50 boylarındaki ergen sivilcelerini atlatamamış gayet de hanım hanımcık giyinmiş kızcağıza doğru bakıyordular. Gözlerini devirmeden edemedi. Şu adamların gözlerini oymak vardı ya. Ya sabır. Gözlerini kabinin tavanına dikti ve kısa yolculuğunun bir milim daha kısalmasını umut ederek bekledi.

TACAL  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin