♚5♚ "Seninleyim"

70 45 47
                                    

_Medyadaki görsel =Mehmet_

=================

Kurtuluş...

Kimine göre kaçış, kimine göre ise dönüştür. Özgürlüktür, gökyüzüne sığmayan hayaller, umutlar...

Ve zamanın kadere çatallı diliyle darbeler attığı gün, şeytan yeni doğmuş bir bebek kılığında masum hayatların kucağına düştü.

Flashback

Koştu...

Arkasına asla bakmadan.

Nefesi de kesilse durmadı.

Koştu...

Yere düşse de, dizleri parçalansa da dönmedi ardına.

Koştu...

Yeni bir hayat umduğu sokaklarda.

Yağmur yağdı. Kanlanan elleri yağmur damlalarıyla karışsa da aldırmadı.

Gözleri bir sığınak ararken, adımları sarsak bir şekilde sağa sola kayıyordu. Kısa saçları ıslanarak ensesine doğru iyice yapışmıştı. Oğlan çocuklarına benziyordu. Ufak boyu, yeşil gözleri üstündeki kıyafetler ve de bir parmağının boyunu geçmeyen siyah saçları.

Kaçmıştı. Kaderinden, arkadaşlarından, uykusuz gecelerinden, günleri kazıdığı duvarından. Küçücük bedenini sığdırdığı büyük geçmişinden.

Bu kadar basitti değil mi her şey? Daha fazlası olmamalıydı. Ağlamamalıydı. Çocuktu daha o, küçücüktü. Bazı şeyleri anlayamıyordu. Nasıl anlayabilirdi ki! Acıktığı için betonda oturmak zorunda kalmasını, korkudan altını ıslattığı için buz gibi suda duş almasını nasıl anlayabilirdi küçücük aklı?

Bir kez daha arkasına dönerek peşinden gelen olup olmadığı kontrol etti. Geride kalan sokağın bomboş olduğunu görünce tekrar önüne döndü. Gri bir ışık hüzmesinin düştüğü sokakta ayak seslerinden başka bir ses duyulmuyordu. Hızla koşarken sağına çıkan sokağa saptı. Biraz daha ilerleyince, önüne çıkan koca duvarla çıkmaz sokakta olduğunu anladı.

Fazla önemsemeden dizlerine doğru eğilerek soluklandı. Geri dönüp sol taraftaki sokağa sapmalıydı. Ne olabilirdi ki? Arkasında kimse de yoktu.

Şimdilik.

Hatta bir kaç saniyeliğine.

Ellerini dizlerine koymuş öne doğru eğik iken arkasından, bir kaç metre uzağından gelen, hırıltılı nefes sesiyle direk doğruldu. Derin derin soluklanmasından ve de arkasındaki hırıltılı nefesten başka herhangi bir ses yoktu. Korku ilmek ilmek şah damarına doğru yol çizerken küçücük ellerini, hızla atan kalbine götürdü. Ayaklarını sürüyerek bir adım öne çıktı. Ve yavaşça arkasına doğru döndü merakla, sımsıkı kapattığı göz kapaklarıyla. Rüzgar, üzerindeki kazağın içine sızarken bacakları da katıldı titreyen ellerine.

Açılan, göz bebekleri, bedeninin salgıladığı fazla adrenalin ile titrerken çığlık çığlığa bağırmaya başladı.

"Aahhğğ! İmdaaaatt! Yardım edin!"

Çığlığıyla karşısında, ürken kangal köpeği havlamaya ve etrafında dolanmaya başladı.

Ne saldırıyor ne de geri çıkıp gidiyordu.

Korkuyla kendine yere atıp kulaklarını sardı. Karşısındaki koca köpek, korkusunu sarsmaya yetmişti. Ya saldırırsa, ya o salyaların akıp, bir açılıp bir kapanan koca ağzıyla onu ısırırsa ne yapardı? Kaçacak yeri dahi yoktu, kapana kısılmıştı! Kahretsin!

TACAL  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin