Anne

2.4K 125 30
                                    

16 Ekim 2002
(Lisa 5 yaşına)
Medyadaki görsel: Küçük Lisa

"Kızım, gel bak sana ne aldım?"

Annesinin sesini duyan küçük kız büyük bir heyecan ile odasından çıktı. Annesinin sesinin geldiği yöne doğru ilerliyor elindeki oyuncak ayıyı ise küçük parmakları ile tutmaya çalışıyordu. Uzun koridorun karanlığından dolayı ürperirken oyuncak ayısına daha sıkı sarıldı.

"Lisa, hadi kızım, mutfaktayım."

Annesinin sesini işitmenin verdiği huzurla mutfağa doğru ilerledi. Mutfak kapısının önünde durup kapının kolunu küçük parmaklarının arasına aldı ve kapıyı açtı.

Annesini elinde hediye paketi ile görünce ona doğru ilerledi. Kendisine alınan bir hediye olduğunu anladığından kocaman bir gülümseme yayıldı yüzüne.

"Anne elindeki ne?" dedi heyecan dolu sesiyle. Annesi ise kızının bu heyecanı karşısında tebessüm etmişti.

Kızını çok seviyordu. Ne de olsa sevdiği adam ile tek bağıydı. Kendisi eşine bu kadar aşıkken eşinin onu sevmemesine çok üzüyordu ama o yine de içinde bir yerlerde büyütmüş olduğu "umut" denen o illete tutunmuştu. Eşinin bir gün onu gerçekten seveceğine inanıyordu.

Gençken aileleri vesilesiyle evlenmişti eşiyle. Halit... Onun genç kızlığından itibaren hayallerini süsleyen tek adam... Halit gibi biriyle evlenmesi olağanüstü bir olaydı. Neticede Halit, herhangi bir kadına bağlı kalabilecek bir adam değildi.

Ama kader bir şekilde evlenmelerine sebep oldu. Bir gün uyandığında annesinin
" Seni Evren Beyin oğlu Halit' e istemeye gelecekler." cümlesi üzerine umutlanmış, Halit' in sadece mal varlıklarından dolayı onunla evlenmek istesiği gerçeğini görmezden gelmişti. Neticede o Halit' e çok aşıktı.

Evliliklerinin ikinci senesinde artık sevilmekten yana umudunu nerdeyse  kesecekken teyzesinin aklına uyarak  çocukları olursa Halit' in onu seveceğini düşünmeye başlamıştı.

Ama düşündüğü gibi olmadı , Lisa' nın doğumu Halit için büyük bir değişiklik değildi. Evet Lisa' yı çok seviyor ve onu sahipleniyordu ama iş kendisine gelince kaskatı bir adam oluyordu.

Didem, hâlâ o imkansız aşkın pençesinden kurtulamamıştı. Aynı evde günlerce birbirlerini görmeden yaşıyorlardı. Adeta bu koca ev bir labirente dönüşüyor ve birbirlerini görmek imkansızlaşıyordu. Çoğu zaman Halit' in evde olup olmadığını bile bilmiyordu.

Evlerinde evlendiklerinden beri çalışan bir bahçıvan ve onun eşi olan bir hizmetli vardı. Kadının adı Esra'ydı. Bu kadın çok feci biriydi. Davranışları, o haliyle bile burnunun Kafdağı 'nda olması, özelliklerde  para gözlülüğü onun en belirgin özellikleriydi. Eşi Necmi ise karısının rüzgarına kapılmış sürükleniyordu. Necmi, hiçbir zaman karısının bu doyumsuz isteklerini karşılayacak biri olamamıştı. Çok mülayim ve fazlasıyla korkaktı.Esra ve Necmi' nin on üç yaşında Pamir adında bir erkek çocukları vardı.

Oğulları Pamir, annesi ve babasına hiç benzemiyordu. İyi kalpli ama fazlasıyla gururlu bir çocuktu, bazen biraz sert olabiliyordu ama yine de çok iyi bir çocuk olduğuna inanıyordu Didem.

Didem, bir türlü Esra' ya ısınamamıştı. Esra 'nın ona bir kötülük yapacağına emindi. Ama önleyecek gücü olmadığını da biliyordu.

Lisa annesini, düşüncelerinin arasından çekip aldı.

"Anne , hadi hediyemi açalım. " dedi tatlı bir ses tonuyla. Didem, elindeki pembe hediye kutusunu ona uzattı.

"Dikkatli aç anneciğim. Kırılabilir." dedi sakin bir sesle. Küçük Lisa ise annesini onaylar şekilde başını sallayıp pembe kutuyu açtı. İçinde bir müzik kutusu vardı.

MUTSUZLAR KABİLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin