Harika, uzaylı arkadaşım bir feminist olmalıydı. "Bak," dedim konuşmaya başlamadan önce dudaklarımı ıslatarak, "Abba parti kızıdır. Yani hevesini kırmak istemem ama o ortam yapmak için herkesle anlaşmaya çalışır. Eğer çok tanışmak istiyorsan Yumi ile arkadaşlar," göz devirdim, "seni partilerine dahil edebilirim. Şu saçma adapte olma olayını da daha kolay halledersin belki."
Neşeyle el çırpıp yerinde zıpladı ve bana sarılıverdi. Anlık refleksle ufak bedenine tutunduğumda az daha kızın göğsünü avuçlamak üzereydim. "Dediğim gibi, Marie!" Kıkırdadı, "biz iyi arkadaş olacağız!"
Onu hafifçe ittirip kendimden uzaklaştırdım ve karşıdan karşıya geçmeden önce hareketlenmesi için kolundan çektim. "Hadi, hızlan biraz," omzumun üzerinden ona döndüm, "bu arada adım Marine!"
Omuz silkti. "Ben Marie diyeceğim."
Yüce İsa, neden bir uzaylıyla sınanıyordum ki? "Tamam tamam," söylenerek iç çektim. "Ev şurada." Ona yolu işaret ettim. Kaldırımın karşısındaki ufak müstakil evin çitlerinden içeri girdik. Yumi elbette bu saatte evde değildi; by yüzden, kapı zilini çalma gereği duymadan çantamdan anahtarı çıkardım ve kapıyı açtım. İçeri girdiğimizde Reyna merakla etrafı incelemeye başlamıştı. Öyle ki, utanmasa gözlerinden kırmızı radar ışıkları falan fırlayacaktı. Bana bir şeyler demek üzereymiş gibi döndüğünde elimi ağzının üzerine kapatarak onu susturdum. "Çok yorgunum, yarın finalim var ve lanet vaktimi ceza sınıfında geçirdim," diye sıraladım hızlıca, "sana giyecek bir şeyler verip uyuyacağım. Mümkünse yarın konuşalım."
Elimi çektiğimde tekrar konuşacak gibi oldu ama dediklerimi idrak etmiş olacak ki sessiz kaldı. Merdivenlere yöneldim. "Gelsene," dedim orada dikildiğini fark edince. Yavaş yavaş yürüdü ve hemen peşimden merdiven basamaklarını çıkmaya başladı. "Spor mu yapıyorsun?"
Tanrım! Neden susmuyordu? "Evet," ofladım, "de ne alaka şimdi bu?"
"Popon güzelmiş."
Pekala, ürkütücü davranmayı kesmeliydi. Yukarı adım atar atmaz hışımla arkama döndüm ve onu ince kolundan tutup kendime çektim. "Sapık gibi davranıyorsun!" Sesimi fazla yükselttiğimi fark edince boğazımı temizledim ve derin bir nefes alarak ekledim, "yani... şakalarına ayak uydurmak için keyfim pek de yerinde değil."
Dudağını ısırdı. Ona aldırmadan odama girip dolabımdan bir adet pijama takımı çıkardım. "Şunları giyersin," dedikten sonra Reyna'nın eline tutuşturdum. "Hadi çık. Uyuyacağım."
Onu beklemek yerine üzerimdeki tişörtü yukarı sıyırdım ve başımdan çıkardım. Kurabiye baskılı pijamamı üzerime geçirmeden önce Reyna'nın hala oda kapısının eşiğinde bana bakındığını fark edince durdum. "Ne?"
"Ben," dedi ilk defa keyifsiz bir sesle, "nerede yatacağım?"
Evet evet, misafirperverlikte pek de iyi olmadığımı az önce kanıtlamıştım. Pijama üstümü giydim ve yatağımın altındaki yer minderini çekerek yerinden çıkardım. Yatağımın yanına sabitledikten sonra ona döndüm, "artık uyuyabilir miyim?"
Reyna yüzündeki belli belirsiz gülümsemeyle başını salladığında bu sefer tereddüt etmeden lambanın ışığını -onun etrafı parlatacağını bildiğim için- söndürerek etrafı yeşil bir karanlığa bıraktım. Yatağımın içine girip battaniyeyi üzerime çektim ve gözlerimi yumdum.
"İyi geceler, Marie," diye mırıldandı hemen yanımda parlayan tuhaf kız.
"İyi geceler, Uzay Kız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
👽Uzay Kız ⚢
Short StoryGözlerimi kırpıştırdım. Bu bir çeşit şaka mıydı? "Sen kimsin?" "Reyna Hodwick," parlak yeşil teni ve küçük kel bir kafası olan zayıf kıza istemsizce bakınmaya başladım. Yüzünde ilginç bir makyaj vardı; öyle ki, ela gözlerinin çevresi renkli pırla...