Reyna bir anda uysallaşıverdi ve elimi sıkmayı bıraktı. "Kulağa eğlenceli geliyor!" diye cıvıldadı neşeli neşeli, "hadi oynayalım, Marie," derken bana döndü.
Omuz silktim. Kaybedeceğim bir şey yoktu; alt tarafı soru cevap oyunuydu ve yapmam gereken tek şey kıçımı kaldırmadan yanıtlamak ve soru üretmekti. "Tamam, varız," dediğimde Abba onları takip etmemizi söyledi ve dar koridora giriş yaptı. Küçük bilardo salonuna girdiğimizde gözüm bir kenarda oturan Pony'i buluverdi. "Demek geldiniz!" deyip ayaklandı. "Bu çocuklar çok sıkıcı. Şu oyun işini ben ortaya attım," diyerek göz devirdi.
"Eee oynuyor muyuz?" dedi Abba heyecanlı bir sesle; öyle ki içlerinden birine karşı -Barc gibi birine- bir şeyler hissettiğini sezmeden edemedim.
"Hadi millet! Ortaya daire şeklinde oturun," diye seslendi Barc. O sırada Abba'nın çocuğa sanki koca bir pizza dilimiymiş de biraz sonra yiyecekmiş gibi baktığını gördüm. Reyna ile göz göze geldik ve -ikimiz de fark etmiş olmalıyız ki- aynı anda sessizce kıkırdadık.
Salonun ortasındaki renkli puflarla dolu yere oturduk. Hemen yanımda Reyna vardı ve onun yanındaysa Yumi kalıyordu. Gözleri etrafı süzerken hala Jonny denen çocuğu aradığını anlamak zor değildi; ancak belli ki gelmeyecekti. "Başlangıç kimde olsun? diye sordu değişim öğrencisi olarak bu sene Kore'den okumak için bizim okula gelen Hahn Tokko.
"Bende tabiki!" der demez yanımıza atladı Pony, "sizi sıkıcı bir partiden kurtardım." Ah, bir sonraki sıra bende olacak gibiydi.
Kimseden ses çıkmayınca herkes gelecek soruya kendini hazırlamaya başladı. "Daniella!" diye seslendi. Dani Pony' e dönünce tereddüt etmeden ekledi. "Erkek arkadaşın ve Catherine ile grup seks yaptığın doğru mu?" derken alayla güldü. Pekala, bu oyun hiç de eğlenceli gideceğe benzemiyordu. "Cath, iyi bir kıçın olduğunu söyledi de."
Reyna'ya göz kaydırdığımda parlak yeşil yanaklarının pembeleştiğini fark ettim. "Evet," dedi Dani oyun gereği hızlıca. Gözler üzerime doğru dönünce boğazımı temizledim. "Barc," dediğimde kumral saçlı çocuk bana beklentiyle baktı. Eh, şu oyun bari bir işe yarasın. "Abba'yı öpmeni isteseydim ne yapardın?" Evet, tam bu saçma soruyu sorduğum esnada beklediğim tek şey alaylı bir erkek kahkahası duymaktı ancak gördüğüm şey ise birbirini yemeye başlayan iki ergenden başka bir şey değildi. Barc, Abba'nın dudaklarına saldırmıştı! Geri çekilince tek kaşını havaya kaldırdı. "Bunu yapardım," dedi havalı olduğunu sanarak. Göz devirdim. Abba'yı rezil etme planım düşmüştü; hoş, hakkını yememeliydim ki sahiden güzel bir kızdı. "Sıra sende," diye mırıldandım Reyna'yı dürterek. Sanki hayallere dalmış gibi bir hali vardı. Bir süre düşündü, ardından dudağını ısırdı, "Marie," dedi iri ve yeşile dönen ela gözleriyle bana bakarak, "iki kızın birbirini sevmesi mümkün mü sence?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
👽Uzay Kız ⚢
Short StoryGözlerimi kırpıştırdım. Bu bir çeşit şaka mıydı? "Sen kimsin?" "Reyna Hodwick," parlak yeşil teni ve küçük kel bir kafası olan zayıf kıza istemsizce bakınmaya başladım. Yüzünde ilginç bir makyaj vardı; öyle ki, ela gözlerinin çevresi renkli pırla...