Yaklaşık yirmi dakika içinde Reyna geri döndüğünde yüzündeki koca gülümsemenin yerini durgunluk almıştı. "Neyin var?" diye sormadan edemedim.
"Her şey yolunda, Marie," dedi gülümseyerek. Zorla gülümsüyor olmalıydı, öyle ki dudakları sadece bir milim kıvrılabilmişti. Aldığı nefesi seslice verdi ve yerinde gerindi, "biraz sıkıldım. Eve gitsek olmaz mı?" derken bana döndü.
Omuz silktim. Pek eğleniyor sayılmazdım. Eh, zaten Yumi de kolejli oğlanların yanına tüymüştü ve -bizim aksimize- pek eğleniyor gibiydi. Yerimden kalkar kalkmaz Reyna da bu anı bekliyormuş gibi hemen peşimden beni takip etti. "Başım dönüyor," diye şikayet ettim.
"Kahve içebiliriz," deyip samimi samimi güldü. Bu sefer gözlerinin parladığını görünce içindeki sıkıntıdan kurtulduğunu varsaydım ve belli belirsiz başımı sallayarak onu onayladım. Uzun koridoru geçtik ve içki kokan ergenlerin arasından çıkışa ilerledik.
"Bir yerde aliyojen tüpümü yenilemeliyim," diye fısıldadı ahşap evden ayrılmak için adım attığım esnada.
Kaşlarımı çattım. "Bittiğini söylememiş miydin? Bir çeşit kimyacı bulmayı önerecektim halbuki," dedim alaylı bir şekilde.
Reyna kıkırdadı. "Çok şakacısın, Marie!" diyerek koluma girdi, "ama buna gerek yok. Yeni bir tüp buldum; sanırım idare eder." İç çekti. "Burada çok uzun kalmayacağım," dudağını çiğnedi, "hatta birkaç gün sonra geri dönerim."
Taşlık kaldırımda ilerlerken söyledikleriyle beraber şaşkınlıkla ona döndüm. "Neden?" Pekala, bunu sormak fazla saçma olmuştu. Hem bana neydi ki, canım? Buradan istediği zaman şu tuhaf formüllü şekerlemeleriyle toz olabilirdi ve ben de hayatıma kaldığım yerden devam ederdim.
"Biliyorsun, Marie," dedi sessizce, "bir ailem var. Beni merak etmiş olmalılar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
👽Uzay Kız ⚢
Kısa HikayeGözlerimi kırpıştırdım. Bu bir çeşit şaka mıydı? "Sen kimsin?" "Reyna Hodwick," parlak yeşil teni ve küçük kel bir kafası olan zayıf kıza istemsizce bakınmaya başladım. Yüzünde ilginç bir makyaj vardı; öyle ki, ela gözlerinin çevresi renkli pırla...