3- MP

19K 720 14
                                    

Yüzünü görmemle kolumu çekmem bir oldu o gruptan yüzü anıdık gelen çocuk du bu oydu avinin en güzel tonu olan gözlerine baktığımda tanıdığımı anlamıştım o bana dönüp

-korkuttuysan kusura bakma adım Chuck ama sanki seni tanıyorum sende tanıdık gelen bişi var ( diyip gözlerime iyice bakıp benden bi an uzaklaşıp gitti)

bu beni ciddi anlamda korkutuyordu bugün daha kötü geçemezdi. Onu tanıdığımı anladım  aklım bir an yine geçmişe daldı 2000 yıl öncesine

- Sita senin için bazı eşyalarını hazırladım buradan uzaklaşıyorsun her an gelebilirler (şaşkınca elenorun yüzüne bakıyordum daha duyduklarımı hazmedemeiştim hem nereye gideceğime dair en ufak bi fikrim bile yoktu ben düşüncelere dalmışken elenor karşımda diz çköüp ellerimi avuçlarına alarak devam etti) Bak sita herşey senin hayatın için benim artık fazla bi vaktim kalmamıştı dışarıda ki atına binip buradan uzaklaş okunu ve yayını yanına al ve çok gerekmedikçe dolunay dışında kurta dönüşme nerede kalırsan kal sakın kan içme normal besinler tüket bi süre kendini belli edecek bişi yapma kızım ( dedi ve beni öptü çantamı alıp atın üzerine bağladım elenor yanıma gelerek avucumun içine bi yüzük koydu bu yüzük gümüşten yapılma ortasında siyah büyük bi taşa sahip olan değişik güzel bir yüzüktü elenor -sita bu annenin yüzüğü onu tak ve hiç çıkartma bu ondan sana hatıra... diyerek beni uğurladı atın üzerinde hızlıca yol aldım haftalarca ormanda kalmıştım normal bir insan orada o soğukta yaşayamazdı ama ben ne üşüyordum nede acıkıyordum herhangi bir hayvanın kanıylada yetinebiliyordum bir yanım kurt olduğundan dolayı ormanda hiç zorluk çekmedim tek sorun yalnızlığın canımı sıkmasıydı.. Ormandan dışarı çıktığımda ileride bir kabile gördüm görmekten çok oradaki insanların kokusunu aldım çünkü kabile ilerideki dağın arka eteklerinde kalıyordu atıma tekrar binip hızla yol almaya başladım

kabileye vardığımda geceydi ortalıkta kimseler yoktu herkes kendi çadırlarına klubelerine geçmiş olmalıydı dışarıda kalamazdım tahtalarla hazırlanmış ufak klubenin kapısını tıklattım kapıyı yaşlıca bi kadın açmıştı halime acıyarak beni içeri almıştıbiraz sohbet ettikten sonra ona babamın ben küçükken öldüğünü annemin ise hastalanarak öldüğü yalanını uydurmuştum asıl adımı söylemek yerine adımın Lalita olduğunu söylemiştim yaşlı kadın bana güvenmişti ve bana bi yatak vermişti istediğim zaman gidcebileceğimi dile getirmişti

sabah olduğunda kabiledeki herkes günlük işerine koyulmuştu dışarı çıktığımda siyah atımın yanında duran genç bi adam fark ettim dönüp bana baktığında mavinin en güzel tonlarını görmüştüm gözlerinde bu bakışlar gözler gülüş çok farklıydı adının Şiva olduğunu ve atımı çok beğendiğini söylemişti. Ona gülümseyip adımın Lalita olduğunu söyleyerek teşekkür ettim.. Atım farklıydı siyah bir attı ve alnında şimşeği andıran beyaz bi lekesi olduğundan ona şimşek adını verdiğimi söyledim..

Düşünmeyi bıraktığımda Chuck ın Şivanın kopyası olduğunu anlamıştım tek fark Şivanın saçları çok daha uzundu Chuck sanki Şivanın avatarı gibi birşeydi. 

O kabilede uzun bir süre kalmıştım Şivayla birbirimize çok bağlanmıştık birde Şivanın yakını olan bir kız vardı adı Ratiydi  3 ümüz hep birlikte dolanır gezerdik aylarca o kabilede kalmıştım...

Bir gece uyurken  aniden kabilede bir kargaşa oldu o an asıl Şeytanın doğumu olduğunu nerden bilebilirdim ki...          ...  Yaksha...

Melez PrensesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin