Hayat bazen inişli çıkışlı olabiliyor tabii bu normal insanlar için benim hayatım ise uçurum kenarında düşmeyi beklemek gibi. Yakşa aşkı ve sevgiyi lanetleyen biriydi beni sevdiğini her zaman biliyordum beni ailemden ayırdığı ve bana çektirdiği onca acıya rağmen onu seviyordum. İçimdeki sevgi günahkarın şeytana olan bağlılığı ve aşkı gibiydi. İçimdekiler korkudan çok nefretti onu görmek sesini duymak yüzüne bakmak istemiyordum..
Yakşa beni ailemden kopardığı gün evimiz dediği yere getirmişti. Vampirlerle dolu olan koca bir mağaraya girmiştik mağaradan girerken dışarıdan burası yok gibi görülüyordu çünkü mağara şelalenin ardına gizlenmiş sanki yakşaya özel yapılmış gibiydi. yaşka beni kucağından indirmemiş suyun altında bile hiç bırakmamıştı sudan mağaraya doğru hızlı bir hamle yapıp mağaranın içine girmeye başlamıştık. Hiç sesimi çıkartmıyordum mağaranın içinde ilerlemeye devam ettik ilerledikçe mağara genişliyordu bütün vampirler kamp halinde koca mağarada yaşıyordu herkes kendine özel bir çadır yapmıştı içeride bi kaç kişiden başka kimse yoktu sadece geceleri dışarı çıktıklaarı için muhtemelen beslenmeye gitmiş olmalılardı. Yakşa beni kucağından indirip ellerimi ellerinin arasına aldı ileri bir çadıra doğru beni götürdü hala konuşmuyordum. Çadırı açmadan içinde olan birine seslendi..:
"- Dines çık dışarı biz geldik yapman gerekeni biliyorsun."
"- Geliyorum Efendim."
Adının dines olduğunu öğrendiğim kadın çadırından çıktı. KAdın yaşlı değildi ama aynı zamanda gençte değildi. Yanıma yaklaştığında benim etrafımda dönerek iyice inceledi. Ürkek ama aynı zamanda korkusuz bakışlarımı donuklaştırarark neler olduğunu anlamaya çalışıyordum dines bana bakarak yakşaya konuşmaya başladı:
"- Melez ha tek melez çok güzel hala masum efendim."
"- Fikrini sormadım dines onu hazırla diğerleri buraya geldiğinde başlayacağız."
Hemen ortaya atılıp neye başlayacağız diye sordum:
"- Sonsuza kadar benim olacaksın yani bir tek benim melez prensesim."
Dedikten sonra hızla mağaranın çıkışına ilerlemeye başlamıştı. Dines yanıma yaklaşarak hadi başlayalım dediğinde o an için ona ayak uydurdum. Beni başka bi çadırın yanına götürdüğünde bu çadırın diğerlerine göre çok daha büyük olduğunu gördüm. Dines başıyla işaret ederek.
"- Bu çadır efendimizin sende burada kalacaksın. Onun için önemlisin çadırını kimseyle paylaşmaz yatağına aldıklarını işi bitince geri yollar. Sana bi kaç giyecek birşey vereceğim saçların kuruduktan sonra biraz düzeltebilirim burada bekle."
Diyerek biraz ilerideki küçük çadıra eğilip bi kaç parça kumaş çıkarttı. Benim yanıma gelerek bunlari giyin diyince çadırın içine girip beyaz kumaşı giyindim bacak kısmında bilerek yırtılmış bir yırtmaç vardı üzeri sade yarımkoldu tam üzerime uymuştu sanki bana özel yapılmış gibiydi. Beyaz kumaşın yanı sıra siyah bir üst daha vardı korse havasındaydı. Onuda üzerime giyindim yandan sarkan iki parça kumaşı sırtımdan bi kaç defa kolayıp arkamdan birleştirip bağladım gögüs kısmım görünüyordu bu siya kumaş bedenimin üst kısmını iyice kaplıyordu üstümdeki beyazlık sadece kollarımda görünüyordu kumaş çok inceydi ama içim görünmüyordu. Çadırdan çıktığımda Dines yanıma gelip beni iyice süzdükten sonra üzerimi iyice düzeltti ve onaylarcasına kafasını salladı. Saçlarım kurumuştu bile kendi halindeki dalgaları gayet iyi duruyordu emindim Dines de bunun farkında olduğu için saçlarımın üzerinde çok fazla durmadı.
Bu zaman zarfında vampirler mağaraya doluşmuş bir şekilde beni süzüyorlardı. Herkes ayakta durmuş öylece bana bakıyordu. Yakşanın geldiğini görünce herkes geri çekilerek yere kadar eğilip selam verdi. Yakşa umursamaz bir şekilde yanıma gelip elimi tuttu hiç bırakmayacakmış gibi tutuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/11469385-288-k555723.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melez Prenses
RandomSita:" Şivayı ve kızımı terk ettikten sonra benim için sadece yakşa vardı, Şeytanımı seviyordum sevmesine ama bu sevgi bana acı veriyordu, yakşanın işkenceleri sonucu 100 yıldan fazladır ondan kaçmıştım, ta ki karşıma Şivanın başka bir avatarı ona ç...