KESİK

129 28 2
                                    

İnsan her zaman korkularını yanında taşır. En yakınlarına açarlar en derin korkularının karanlık girdabını. Korkularından tanırsın bir insanı. Korku hapseder .Bizi de hapsetmişti ölüm korkusu. Ölüm artık damarlarımızda dansediyor,dalga geçercesine bağırıyordu. Toplantı salonundaki korku elle tutulur hale geldiğinde kısılmış sesimle murat beye bir soru yönelttim: "farketmediniz mi? Bunun olabileceğini anlamadınız mı ? " murat bey her sorunun nafile olduğu bu anda cevap vermedi. Arkasını döndü ve "çıkabilirsiniz beyler. Tabi artık gidecek bir yeriniz varsa." Herkes sessizdi ve bundan sonra neler olacağını düşünüyordu. Nerede biteceğini,üstüne vahşice saldıran,onu ısırıklara boğan zombilerin altında ne zaman kıvranacaklarını düşünüyorlardı. Acaba etleri parça parça olurken gökyüzüne görebilecek miyiz diye düşünüyorlardı ki ben bunun olacağini hic sanmiyordum. Kendimi zombilerden biri olarak hayal ettim.Söze tekrar girdim: "aşısını yapamaz miyiz? Her şeyin aşısını bulabilecek seviyede teknolojiye sahip dünya. Daha kötülerini başardık. Ebolayı yendik,kuduzu yendik bunu da yenemez miyiz?" Minik ümit ışıkları parlamıştı gözlerde.murat bey bize döndü ve : "çıkın!! " diye bağırdı. Sandalye gıcırtıları eşliğinde salon boşalırken murat beye yaklaştım:" nasıl uyuyacaksınız? Dünyanın sayılı günü kalmışken ve bu sizin yüzünden olmuşken nasıl uyuyacaksınız? Milyarların kanı ellerinize bulaşmışken hala biraz varsa vicdanınız nasıl rahat edecek? " duygusuz hareketleri beni deli ediyordu. "Çıkın mustafa bey çıkın "diye bağırdı. Gözlerimin ateş püskürdüğüne emindim. Kapıya yöneldim ve çarparak çıktım. Koridordaki kas yığını güvenlik görevlilerin bizi yeni oluşacak dünyadan koruyabileceğini hiç sanmıyordum. Yeğenimin aramasına cevap vermek için odama geçip kapiyi kilitledim. Sandalyeme oturup buz gibi kahveme baktım ve muhtemelen son içecegim kahve olabileceğini düşündüm. Yeğenimi ararken buz gibi kahveyi kafama diktim. Telefon çok çalmamıştı. Yeğenim tedirgin bir sesle telefonu açtı :
-nasılsın dayı. Umarım
araştırmanızda ilerlemişsinizdir. Sıkıcı olmalı.

-kaydettiğimiz ilerlemeyi tahmin bile edemezsin. Beni aramışşın. Yakışıklı yeğenim bişey mi soracak?

- haberiniz var degil mi?

-neden bahsediyorsun ?

Dayı bildiğinizi biliyorum. Tek bir şey soracağım. doğru mu?

-eee neyden bahsediyorsun anlamadım gerçekten?

Doğru mu dayı??

Telefonu babana ver. Cabuk ol.

Biliyordum. Tahmin etmiştim. Doğru olabileceğini tahmin etmiştim.

Babana ver telefonu. acele et.
....
Alo mustafa . Ne zaman geliyorsun? Özlettin kendini bilader. Yazlığa gelecegim diye söz verdin. Gelmezsen çok ayip edersin.

Yazliğa gelebileceğimi hic sanmiyorum .

O kadar plan yaptik olmaz ama bilader. Ha tabi artik birini bulduysan ne ala. Sonunda evleneceğini görebileceğiz.

Hemen eşyalarinizi toplayin. Ya da dur. Bekle. Sadece yiyecek ve yeterince kıyafet alın. Benim eve gelin. Ev boş. Sadece çakır var . Mamasini vermeyi de unutmayin cakirin.

Ne olduğunu anlatacak misin ?

Anlata...

Silah sesleri tedirginlik yüklü konuşmayı bölmüştü.

YÜRÜYENLER VE YAŞAYANLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin