Hikayeyi okumadan önce bilgilendirme...
Hyung --> Erkeklerin kendilerinden büyük erkeklere hitap şekli.
Soju --> Kore'de pirinç'den yapılan en ünlü içki.
2 AY SONRA ~
Şimdiden hayran siteleri 10.000 kişiye ulaştı. Kore için büyük bir patlama olmuştu. Sanırım ajansımız bu kadar iyi bir grup olacaklarını düşünmüyordu. Öyle olsaydı asla benim gibi birine bu grubu vermezlerdi.
Bu yükselişi kutlamak için dışarıda et yemeğe gittik. Hoya etlerimiz gelir gelmez onları pişirmeye başladı. Henry Soju’ya elini uzattığında eline hızlıca vurdum ‘’ Etlerle birlikte ‘’ diye uyardım.
Artık benim sözümü daha çok dinliyorlardı sanki. Ya da daha çok kale alıyorlardı. Bu ara iyi anlaşıyorduk işte.
Kikwang ne kadar arada beni çok korkutsa da arada da meleğe dönüşüyordu. Hele ki yanında ben olmadığım zaman. Televizyonda, Ajans’ta, bensiz olduğu her yerde. Dışarıdan onu gören birisi ona melek diyebilir. Ama kesinlikle değil.
Hoya işini bitirmeden biz etleri yemeye başlamıştık bile. Onlar hızlı hızlı Soju’ları içseler bile ben az ve yavaşça içiyordum. Beş erkeğin arasında sarhoş olmak istemiyordum.
Yemek bittiğinde bu uzun süreli sarhoş erkek sohbetinden dolayı kusmak üzereydim. Hayır soju yüzünden değil, kesinlikle sohbet yüzündendi.
Hepimiz Ajansın binasına gittik ve eve girer girmez hepsi yattı. Kikwang dışında. Bu çocuk sanki hırsızmışım gibi ben evde olduğumda her zaman beni takip ediyor, ne yaptığımı kontrol ediyordu.
Evin hali bu gün iyi görünüyordu. Yarın çocukların bir işi olmadığına göre belki evi temizleyebilirler. Bunu yarın düşünürüm.
Koltuğa uzandım. Biraz sonra kalkıp gitmem gerkiyordu ama Soju’nun etkisiyle uyuşmuş durumdaydım. Kikwang uykulu haliyle yanımda oturmuş gözlerini açık tutmaya çalışıyordu.
Soju’nun verdiği cesaretle Kikwang’a yaklaştım ve gözlerimi kısarak ‘’ Senin benimle derdin ne? ‘’ diye sordum.
Kikwang bana döndükten sonra biraz durakladı sonra koltukta rahatsızca hareket etti. ‘’ Bugün burada mı kalacaksın? ‘’ diye sorduğunda içerdeki odadan JongHyun’un lider sesi duyuldu ‘’ Kikwang! Hadi uyu artık. Hyung’u yalnız bırak. ‘’ Hyung. Ne gıcık bir sıfat bu böyle.
Kikwang ona cevap bile verme gereksiniminde bulunmadı. Bana döndüğünde kafamı iki yana salladım. ‘’ Onu dinlesen iyi edersin. ‘’
Sadece kafasını sallamakla yetindi ve benim orada olmadığımı varsayıp oturuşunu hiç bozmadı. O kadar kötüydüm ki Kikwang’a laf söyleyemeyecek kadar yorgun hissediyordum. Göz kapaklarım 10 ton ağırlığında gibiydi. Zaten daha da fazla açık tutamad…
--o—
‘Güm~’ diye bir ses duyar duymaz tatlı uykumdan aniden uyandım. Kikwang yere düşmüştü ve acıdan kıvranıyordu. Baş ağrım yüzünden olayı tam olarak kavrayamamıştım.
Yavaş adımlarla HyunWoo salona girdiğinde etrafıma bakmak aklıma gelmişti. Burası çocukaların evi değil miydi? Yattığım yere baktım ve sonra Kikwang’a. Hayır hayır hayır! Burada Kikwang ile uyumadım değil mi? Lütfen yapmadığımı söyleyin.
Ellerimle kıyafetimi yokladığımda göğsümdeki sargının gevşeyip birazda kaydığını fark ettim. Hemen ayağa fırladım ve tuvalete doğru koşturmaya başladım.
‘’ Hyung burada mı kaldı? ‘’ ‘’ Birlikte mi uyudunuz. ‘’ ‘’ Sana onu yalnız bırak demiştim. ‘’ ‘’ Şimdi nerede? ‘’
İçeriden çocukların uykulu sesleri gelirken sargıyı düzelttim ve dışarıya çıktım.
‘’ Hyung? Kötü görünüyorsun. ‘’ HyunWoo karşımda dikilmiş baştan aşağıya beni süzüyordu.
O beni süzerken kendimi ele verebilecek herhangi bir şeyim olup olmadığını yeniden düşündüm. ‘’ Akşam’dan kalmayım Hyun. Bu iyi halim.’’ İçeriye çocukların yanına döndüğümde hepsi bana sırıtarak bakıyordu. Bu kendimi ele verebilecek herhangi bir şeyim olup olmadığını yeniden düşünmeme neden oldu.
Kikwang bana bakmıyordu. Utanmış gibi kıpkırmızı olmuştu. Neyden utanıyordu ki utanması gereken –ve bunu içinden yapması gereken- benim. O sadece menajeriyle uyuyakaldı o kadar. Buna inanamıyorum. Gerçekten kafayı yiyeceğim.
--o—
Çocuklar kahvaltılarını ederken JaeYeon’u aradım. Gece boyunca beni 12 kez aramıştı ve açtığındaki tepkisine karşı hazırlıklı olmalıydım.
‘’ Günaydın en güzel ev arkadaşım? ‘’ her ihtimale karşı telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım.
Telefonun diğer tarafından bir iç çekme sesi duyuldu. ‘’ Seni öldüreceğim biliyorsun değil mi? Lütfen bana telefonunu duymadığını ve sabaha kadar Ajans’da iş yaptığını söyle. Başka bir şey duymak istemiyorum. ‘’ oldukça sakin gibiydi.
‘’ Madem öyle olsun istiyorsun. Seni kırmayacağım. Tüm gece Ajans’da …’’
‘’ HyeMi!! ‘’
‘’ Tamam tamam. Birazcık sarhoş oldum ve sızmışım. ‘’
Yeniden sakin bir sesle ‘’ Nerede sızdın? ‘’ dedi. Sanki biraz sonra patlamaya hazır gibiydi. Telefonu kapatsam mı acaba? Hiç cevap vermesem.
‘’ Bizim çocukların evinde… Sadece sızdım. Herkes sarhoştu ve hemen uyudular zaten. Yemin ederim.’’ Bir de Kikwang ile birlikte yatmıştım gerçi ama bu kısmı atlayabiliriz.
‘’ Hemen eve gel! ‘’
Telefonu kapattım ve çocuklara haber verip ölmek için yola çıktım.
Çok beklettim üzgünüm :(( Dün yazacaktım ama moralim biraz bozuktu yazamadım. Umarım bana kızmamışsınızdır. Yorumlarınız ve oylarınız benim için çok önemli lütfen neler düşündüğünüzü yazmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menajerimiz Bir Kız
FanfictionGöğsümü sıkıca sardım ve üzerime gömleği giyerek sandalyeye oturup beklemeye başladım. Son kez özleyeceğim saçlarıma bakıyordum. JaeYeon geldiğinde ellerimle yüzümü kapattım ve keşke başka bir çarem olsaydı diye düşündüm. '' Buna emin misin HyeMi...