Tanrım! Sahne performanslarından bahsedeceklerine kıyafetlerinden bahsediyorlar. Bu haksızlık.
Hoya ‘’ Halimize bak. Gazeteler en kötü göründüğümüz fotoğrafı koymuşlar. ‘’ diye yakındı.
O sırada telefonum çaldı. Ajans başkanımız arıyordu. Hemen açıp çocuklardan uzak bir yere gittim.
‘’ HyoMi… Gazetelere çıkmışsınız. Kpop piyasasında giyimin ne kadar önemli olduğunu bilmen gerekmiyor mu sence? ‘’
Bir iç çektim. ‘’ Biliyorum efendim. Çok büyük bir talihsizlik oldu. Gerçekten üzgünüm. Kontrol etmem gerekirdi. Bir daha böyle bir şey olmaması için çok dikkatli davranacağım. ‘’
‘’ Umarım öyle yaparsın. İmza gününde başarılar. ‘’ diyerek telefonu kapattı. Benimle dalga geçiyordu.
İçeriye, çocukların yanına geri döndüm. Hepsi dün için üzgündüler. Başımıza ne kadar kötü şey gelmiş olsa da onlar gerçekten iyi bir performans sergilemişlerdi. Henry ve Kikwang yüz yüze bakmasalar bile şu an gazetelerdeki kıyafet sorunumuzdan başka hiçbir şeyimiz yoktu.
‘’ Tamam. Yarın ki imza gününde iyi giyinirsiniz ve gazeteler yaptığı haberden dolayı utanırlar. Bu konu da burada kapanır. ‘’ dedim onları neşelendirmek için ama hiç biri bana kanmamıştı.
HyunWoo ‘’ Ya imza gününe kimse gelmezse? O zaman ne yapacağız? ‘’ dediğinde tüm üyeler bana döndü.
‘’ Öyle bir şey olmayacak. Gelecekler. Siz muhteşemsiniz. Hayranlarınız, giydiğiniz bir kıyafetten dolayı sizi bırakmayacaklar. ‘’
--o--
Hepsi dün konuşulan ‘kimsenin gelmeyecek olması’ konusuna takılmıştı. Hepsinin yüzü asıktı. Umarım hayranlardan oluşan uzun bir sıra bizi bekliyor olur. Onların yüzlerinin asık olması beni gerçekten üzüyor. Kötü bir menajermişim gibi hissettiriyordu.
Araba durduğunda herkes bir iç çekmişti. İlk ben dışarıya çıktım ve kapılarını açtım. Ah ah! Güya kız olan benim.
Çocuklar içeriye girip yerlerine oturdular. Daha kapı açılmamıştı. Hepsi heyecanlıydı. Kapıdan içeriye giren bir sürü kız görmek istiyordum. Lütfen.
Çocukların arkasına geçtim. Güvenliklerden birine kapıyı açmasını söyledim oda kapıdaki bir adama el işareti yaptı ve kapı açıldı.
Kimse gelmemişti. Kimse içeriye girmemişti. Hiç kimse. Gerçekten oluyor muydu? Gerçekten kimse gelmeyecek miydi? Bir kişi bile mi?
Gazeteciler etrafta fotoğraf çekmek için bekliyorlardı. Ama çekebilecekleri hiçbir şey yoktu. Onlar da birbirlerine bakıyordu.
Üyelerin hepsi bana döndü. Hepsinin gözleri kıpkırmızıydı. Onları böyle görmek benimde gözlerimi doldurmuştu. Ne güzel şimdi de gazeteciler bizi çekiyorlardı.
Şimdi ne yapmalıydık. Eve mi gitmeliyiz?
Tam o sırada kapıdan içeriye dolan bir sürü kız gördüm. Hepsi bir anda çocukların önünde sıraya dizilmişti. Hepsi kahkahalarla gülüyordu.
Etrafıma bakındım. Güvenlik görevlilerinin hepsi gülüyordu. Gazeteciler bile gülüyordu. Ben ve çocuklar dışında herkes gülüyordu. Sanırım bir şaka yapılmıştı.
Çocuklar yeniden şaşkın gözlerle bana baktığında gülümsedim. Onlarda gülümsedikten sonra ilk imza günleri başladı.
Hepsi o kadar mutluydu ki. Bazı hayranlarından gelen hediyeler bir kule olmuştu resmen. Çoğaldıkça onları topluyordum. Yoksa masalarında yer kalmayacaktı.
--o--
Eve çıkarken hepimizin elinde koliler vardı. İçleri bir sürü hediye ile dolu olan kocaman kutular. İçeri girdiğimizde onları salonda yerlere koyduk.
‘’ Benim gitmem gerek. Bu akşam hediyeleri açın olur mu? Beğendiklerinizi odanızda görünür bir yere koyun. Kameralar eve geldiğinde hayranlarınız için sevindirici bir şey olur. ‘’
Tam kapıya doğru ilerlediğim sırada JongHyun beni omzumdan yakaladı. Bu anın açık bir parkta, uzun saçlarımla ve omzumdan değil de bileğimden tuttuğu bir sahne olması gerekiyordu. Yine de buna katlanabilirim.
‘’ Bizimle kalsan olmaz mı? ‘’ dedi gülümseyerek.
Süper teklif tabi ki de kalırım ne demek. Yine de ‘’ Benim de yapmam gereken işler var. ‘’ demek zorunda kaldım.
HyunWoo ‘’Biz de sana yardım ederiz. ‘’ dedi arka taraftan.
Şu an Kikwang’ın gözlerini devirdiğini tahmin etmek zor değildi. Ben ne zaman çocuklarla bir diyalog kursam hemen gözlerini deviriyor başka şeylerle ilgileniyordu.
Ne kadar işlerim olsa da burada kalmak için can atıyordum. Eve gidip sessiz bir ortamda iş yapmaktansa burada çocuklarla yapmak kulağa muhteşem geliyordu.
Pes edip onların yanına oturdum ve birlikte hediyeleri açmaya başladık.
--o--
Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama şu an solanda Henry ve benden başka kimse yoktu. Biri odasında bir şey arıyor diğeri banyoya girmişti ve başkası mutfaktaydı. Herkes bir şeyle uğraşıyordu. Şans bu ki Henry ve benim başka hiçbir işimiz yoktu.
O gün Kikwang’ın neden ona vurduğunu bildiğini pek sanmıyorum. Biliyorsa bu gerçekten garip bir durum olur.
‘’ Şey… O gün Kikwang’ın yaptığı şey için… Sadece biraz sinirleri bozuktu o yüzden… ‘’
Bir iç çekti. ‘’ HyoMi. Bir kız olduğunu biliyorum. ‘’
Bir anda donup kalmıştım. Neyi biliyorum dedi o? Nasıl bilebilirdi ki?
‘’ Kikwang’ın bana vurmaya çalışmasının nedeni sensin. Bunu da biliyorum. Bundan sonra bu sırrı bilmiyormuş gibi yapacağım. Eğer biliyormuş gibi davranmamı istersen yapabilirim. Gider herkese anlatırım. Ama diğerleri seni gerçekten çok seviyor. Bu olayı daha fazla karıştırmak istemezsin. ‘’ diye ekledi.
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ne yapmalıyım? Burada öylece oturamam değil mi? Bunu kimseye anlatmayacağını ve üzerine gitmememi söyledi. O zaman korkmama gerek yok değil mi?
Ayağa kalkıp hızla banyoya yöneldim. İçeri girdiğimde bir erkek sesi duydum. ‘’ Hyung!’’
O anda gördüğüm şey ile arkamı dönmem bir oldu. O karşımdaki JongHyun değildi değil mi? Yani… Olmamalı.
Gözlerimi sımsıkı kısmıştım. Hatta ellerimle bile kapatmıştım. JongHyun arkamdaydı ve çıplaktı. Yani belindeki havlu dışında…
Ne yapacağımı bilemezken buz gibi parmaklarımı sımsıcak bir el kavradı ve beni oradan çıkarttı. Kikwang olmalıydı. Beni böyle durumlarda kurtaran kişi hep oydu. Onu görmek için gözlerimi açtığımda karşımda sarışın bir çocuk duruyordu.
Arkama döndüğümde şaşkın bir şekilde bana bakan Kikwang’ı gördüm. Oda beni kurtarmak için gelmişti ama biraz geç kalmıştı.
Henry aceleyle beni dışarı çıkarttığında, ‘’Bilmiyormuş gibi yapmam gerektiğini söylemiştim. Bunu zorlaştırma. ‘’ dedi ve kapıyı yüzüme çarptı.
Neye uğradığımı şaşırmıştım. Dakika bir, gol bir. Aferin sana HyeMi! Tam bir salaksın.
Yine kısa mı oldu bu bölüm yaa :(( Üzgünüm. Yorumlarınızı ve oylarınızı yeniden bekliyorum bu sefer +14'den sonra yeni bölümü yayınlayacağım :D Bir de gelecek bölümlerde ne gibi şeyler bekliyorsunuz bunu öğrenmek istiyorum :))) Okuduğunuz için çok teşekkür ederiiim^^
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Menajerimiz Bir Kız
FanfictionGöğsümü sıkıca sardım ve üzerime gömleği giyerek sandalyeye oturup beklemeye başladım. Son kez özleyeceğim saçlarıma bakıyordum. JaeYeon geldiğinde ellerimle yüzümü kapattım ve keşke başka bir çarem olsaydı diye düşündüm. '' Buna emin misin HyeMi...