(Fotoğraf Bahar)
"Kızım insene hadi aşağı,çocuk ağaç oldu burada!"
Sakinim,sakinim çok sakinim... Allah'ım sabır ya sabır! Dedem on dakikadır otuz saniye arayla bağırıp duruyor. Hayır sanki elalemin herifiyle gezmek isteyen benmişim gibi birde beni aceleye getiriyorlar.
Dedem iki gün önce beni yanına çağırdı ve yan komşunun çocuğunun buraya tatile geldiğini benim de onu gezdirmemi istediğini söyledi pardon düzeltiyorum alenen emir verdi!
Komşunun çocuğu dediği adam 26 yaşına gelmiş herif hâlâ tek başına gezmeyi öğrenemediyse ona cici kız gibi rehberlik edecekte değilim. Ama dedeme karşı gelmek hiçte kolay değil. O senden duymak istediği her şeyi duyar,istediklerini dinler sen de saf gibi hak verecek kabullenecek sanırsın ama aldığın koca bir "Ben sözümü söyledim,ben yaşadığım sürece benden öte söz yok!"olur. 5 yaşından beri onlarla yaşıyorum ne kadar kızsam da bağırıp çağırsam da bana onlardan öte köy yok onu da biliyorum. Sanırım onlara kızgınlığım ona sahip olmalarından geliyor eğer o doğmasaydı ben de doğmazdım ve zaten bitik olan hayatım kökten kurtulmuş olurdu.
"Bahar çıkartma beni oraya sen beni duymuyor musun?!"
Derin bir iç çektim merdivenleri aheste aheste inmeye başladım. Şu saçma olay bitsin bende odama kavuşayım diye dakika saymaya bile başladım.
"Ah geldi sonunda bak Bahar bu Kenan abin biraz gezdir onu senelerdir gelip görmemiş,sana abilik etsin."
Hoop dede hooop! Ne abisi ne kardeşi yeryüzünde bu gözlere şu omuzlara sahip kanımın uyuşmadığı kimse bana abi olamaz.Ay ne diyorum ya ben derken dedemin "Bahar"diye kükreyen sesini duydum. Ben onları dışımdan söylemedim dimi diye anneciye bakarken"Yavrum çocuğun eli havada kaldı selam versene..."diyen yumuşak sesiyle kendime geldim. Küçüklüğümden beri anneanne kelimesi çok uzun geldiğinden ona anneci derim belki de anne kelimesini doya doya kullanamadığımdan bilmiyorum. Her neyse! Umrumda da değil zaten...
Elimi uzattım ve "Merhaba."diyebildim sadece ki ben bile kendime şaşırdım o yumuşak aptal kız çocuğu sesi benden mi çıktı diye. Salak olma Bahar kendine gel diyordum ki dedem o sırada bizi kapı dışarı etti bile...
"Eee kaleye gidelim o zaman?"diyebildim beceriksizce. "Sen ne dersen o patron"dedi ve göz kırptı sadece ama ben o gülüşle düğünümüzde giyeceğim gelinliğe bile karar verdim. Arabaya bindik bangır bangır rap çalmaya başladı hiç sevmem diye geçirdim içimden ama olsun evlenmemek için bir neden değildi en azından bu salak yaşamdan kurtulurdum."Ee lise bitti mi kaç yaşındasın?"diye sordu gülerek. Salak herif al işte anladı resmen şimdi de dalga geçiyor "19 yaşındayım ben 19!"diye bağırdım çocuk değildim artık alıp başımı gitsem kimse bir şey diyemezdi bana ama hep dedem yüzünden çocuk muamelesi görüyordum "İyi de neden bağırıyorsun sadece abi demene gerek var mı cidden ona karar vermek için sordum,gayet olgun duruyorsun istersen sadece Kenan de."dedi ve yine göz kırptı. Allah'ım şimdi şurada kalp çarpıntısından ölecektim bu çocuk bana kur mu yapıyordu? Bi dakka bi dakka o kadar da hızlı değil yavaş gel bakışı atacakken yine o gülüşe denk geldim. "Sevinirim Kenan."dedim ve camdan dışarı bakmaya başladım. Şu aptallığı üstümden atsam iyi olacaktı kendimi bildim bileli hırçın,asi bir kızdım ben,şimdi bu saf aşık kız tavırları neden tüm bedenimi ele geçirmeye çalışıyordu,bilmiyorum."Arabayı şuraya park ette yürüyelim." hayal ettiğim kadar kötü geçmeyecekti sanırım.
2 saat sonra gülmekten gözlerimden yaş gelir vaziyette dondurmamı yemeğe uğraşıyordum. "Bir dakika" dedi gözlerimin içine kitlendi ve burnumun ucundaki dondurmayı sildi "Söyledim ben sana tabakta alsaydın temiz temiz yerdin." Ben utancımdan kafamı kuma mı soksam yoksa denize mi diye düşünürken "dikkat et akıyo" diyerek peçeteyi uzattı. "Ben keyif almadıktan sonra temiz olmamın ne önemi var?"dedim sadece hırçındım asiydim ama dış dünyayı da düşünmeyen biriydim. Beni mutlu eden her yol mübahtı benim için. O kadar çok şey anlattı o kadar çok güldürdü ki kim olduğumu nasıl olduğumu unuttum gerçi hiçte sormadı kim olduğumu kendinden bir şeyler anlattı,hiçte kesmedim onu zaten kendime kendimi hatırlatmaya hiç niyetim yoktu. Gülmemi zorla durdurup nefes almak için kafamı kaldırdığımda havanın ne kadar karardığını fark ettim. "Eyvahh dedem beni keser çabuk çabuk!!" Diye bağırmaya başladım bi yandan da telefonumu bulmaya uğraşırken"Sakin ol dedenin benimleyken bir şey diyeceğini sanmıyorum,nasılsa abilik yapıyorum sana"kahkaha atmaya başladı önce bi afalladım ama ben de kendimi durduramadım. Sanırım bu abilik işi benim işime yarayacaktı.
Ve dediği gibi oldu dedem ilk kez güler güzle karşıladı beni "Yarın babanlarla kahvaltıya gel Kenan oğlum."dedi benimde saçlarımı okşayıp odama yolladı. Şaşkındım hemde çok. Dedem sert biriydi evet ama sevgisini de benden esirgemezdi. Sadece onun neye ne zaman parlayacağını bilmezdik her şeyi kendi elinde tutmak isterdi. Anneci hep ben sinirimden köpürmüş odamda delirirken bir bardak kakaolu sütle gelip beni şakinleştirip saçlarımla oynarken " Yavrum o seni sevmez mi sanıyorsun hem de herkesten çok sever sadece senin de gitmenden korkar onu tutamadı seni ..... amaan neyse güzel gözlüm sen kızma ona o yüzünü de asma."der çıkardı odamdan gözümden düşen bir damla yaşı görür de susar mıydı bilmem çünkü ben onunkini hep görür sadece "Hadi anneci bi hamur kızartta yiyelim."derdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEVBAHAR
RomanceDünyanın nüfusu ikiye bölünüyor, Yarısı sen oluyorsun,yarısı ben... Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz , Kimseye sezdirmeden. -Özdemir Asaf