Bölüm 5

40 1 0
                                    

"Nerdesin ya sen sabahtan beri kaç kere aradım mesaj attım haberin var mı? Bir şey oldu sandım!" Bir insan hem kızıp hem sarılabilir miydi? Sarılmasına karşılık vermeden yavaşça kendimi geri çektim.
"Burdayım." Dedim sakince onun ateşini daha da korlamak için.
"Ah bravo görememiştim! O İzmir yolunu nasıl kökleyip geldim haberin var mı?"
Gerçekten merak etmiş miydi? Dedemin isteğiyle yanımda olan bir insan bu kadar önemser miydi? Uzaklara daldığım sırada sıcak ve güçlü kollarının beni sardığını hissettim.
"Bahar birtanem iyi misin sen bir şey mi oldu sana?"
"Konuşmak istediğim bir şey var,daha doğrusu senin söylemen gereken şeyler var."
"Ne söyliyecekmişim ki ben sana?"

Panik mi oldu panik oldu mu? Ay ben gerçek hislerini nasıl anlayacaktım. İnsanın içine şüphe düşmeye dursun!
"Evet?" Derken daha fazla sabredemediğini anladım.
"Benimle kendi istediğinle mi vakit geçiriyorsun?"
Sardığı kollarını gevşetip yüzüme baktı.
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Buraya geldiğin ilk gün dedem benim hakkımda sana bir şey söyledi ricada bulundu mu?"
Gözlerini kapatıp derin nefes alışı her şeyin cevabıydı aslında.
"Biliyordum." diyerek küçük bir kahkaha patlattım.
"Neyi biliyordun Bahar Allah aşkına?"
"Dedemin isteğiyle benimle vakit geçirdiğini sonrada baktın vakit güzel,eğlenceli geçiyor ben bununla takılayım mı dedin ?"
Ellerini saçlarının arasına sokup hızlıca karıştırdı.
"Ya sen ciddi misin? Benim böyle midesiz biri olduğumu falan mı düşündün? Evet deden ilk geldiğim gün yanına çağırdı benden o gün beraber gezmemiz için bi istekte bulundu. Kabul ettim senin hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Senden küçük deyince seni ortaokulda falan sandım hatta. Ne kadar kötü olabilir ki dedim arabayla tur atar geliriz diye. Ama seni görünce farklı bir şey oldu. Kalp atışlarım hızlandı. Anlasana bir şey heyecanlandırdı beni! Hem deden sevgili olduğumuzu bilse kesmez mi beni? Sence onun isteğiyle bu noktaya gelmiş olabilir miyiz?"
Yavaş yavaş yelkenleri suya indirmeye başlamıştım. "Olamayız dimi?"
Yüzümü avuçlarının arasına aldı.
"Bahar,güzelim evet deden istedi ve evet kabul ettim ama dediğim gibi o sadece o gün içindi ondan sonra olan her şey bizim isteklerimizdi. Ben senden gerçekten etkilendim. Seni seviyorum."
Ellerini bir anda yüzümden çekip. "Ama söylediklerin kırıcı şeylerdi, nasıl sevgimden kuşku duyarsın ? Nasıl seninle oynadığımı düşünebilirsin ki ? Senin güvenini sarsacak ne yaptım ki ben sana? Geldiğim günden beri seninle vakit geçireyim diye dedene kendimi sevdirmek için kendimi yırttım ben! "
"Tamam özür dilerim haklısın ama bir anda duyunca sinirlerim bozuldu. Sevmek benim için kolay değildi biliyorsun bunu da duyunca afalladım düşünemedim."
"Geçmişinin kırıklarını bana yükleyemezsin Bahar kusura bakma."
Tokat gibi çarptı yüzüme söyledikleri cevap veremeden çekti gitti. İnsan nasıl deli gibi haklı olduğunu düşündüğü noktada bu duruma gelebilirdi ki? Ava giderken avlanmak bu olsa gerek. Bakakaldım arkasından sonra da mecburen odama çıktım. Bunda bu kadar büyütülecek ne vardı ki birbirimizi tanıyalı sadece 3 hafta olmuş tabiki şüpheye düşebilirdim. Bir hışımla üstümdekileri çıkarıp pijamalarımı giydim. Kendi bilir ! Vücudumu yatağımın yumuşaklığına bıraktım...
Bir sağa dönüyorum bir sola, kuzuları bile saydım ama ne zaman otuzlara gelsem gerçekten kırdım mı kalbini diye düşünmekten zavallı kuzucukları heba ediyorum. Tamam haklı,dedem benimle ilgilenmesini isteyebilir ama sevgili olacak kadarda değil herhalde ! O kadar güzel sevildiğimi hissetmişken bunun bir oyalama olduğunu düşünmem aptallık olsa gerek. Ama neden içimden birinin beni kendiliğinden,gelişine koşulsuz sevebiliceğine inanmıyorum ? Gerçekten haklı mıydı? Geçmişte yaşadığım şeyleri o da yapacak diye diken üstünde durmam şüpheyle yaklaşmam yada ne bileyim sorgulamam ona haksızlık değil miydi? Sanırım haklıydı kalbini kırmıştım yarın sabah onu kahvaltıya götürüp bunu telafi edecektim. Zaten kim bilir beraber geçireceğimiz kaç günümüz kalmıştı onu da bunlarla heba edemezdim.
***
Sabah kaç kere aramama rağmen cevap vermedi. Ne yani rolleri mi değişmiştik ? Hemen üstüme bir şeyler geçirip onların bahçesine gittim.
"Günaydın,Kenan abi yok mu acaba?"
"Yok güzel kızım çarşıya boya almaya indi çitleri boyayacakmış."
"Anladım,iyi günler efendim."
Sabahın on'unda çit boyamak hiçte onluk işler değildi. Belliki konuşmamak için kendine iş icat etmeye çalışıyor o zaman bende işlerinde ona çırak olurum.
Yarım saat sonra araba sesini duyunca kafamı kaldırdım ve gelenin Kenan olduğunu görünce hemen yan bahçeye geçtim.
"Günaydın."
"Sana da."
Sana da ne ya sana da ne! Konuşmak için konuşmak gibi ! Neyse hırçınlık yapmayıp uslu kız olacağım en azından gönlünü alana kadar.
"Seni kahvaltıya götürmeye geldim."
"Yaptım ben çoktan."
"Tamam bana eşlik et ?"
"İşlerim var !"
"İyi o zaman sana yardım edeyim !"
"Gerek yok git kahvaltını yap."
"Acıkmadım." Diyerek boya kutusunu elinden çekip tın tın arka bahçeye doğru yürümeye başladım. Arkamdan söylenme seslerini duysam da aldırış etmeden yürüdüm. Boya kutusunu açıp fırçayı daldırmış tam sürecekken
"Öyle değil o bırak !"diyerek fırçayı elimden aldı daha doğrusu elimi komple aldı.
"İyli diğil i birik !" Diye söylendim sinirlerim hafif hafif tepeme doğru yol almaya başlamıştı bile gazam mübarek olsun diyerek yüzüme sevimsiz bir gülümseme yerleştirip yeniden fırçayı elime aldım.
"Gösterir misin?"
"İzle o zaman." Dedi izleye izleye onun yaptıklarını tekrar ettim yarım saat hiç konuşmadan çit boyadık ve o gözünü bir an olsun o salak çitlerden ayırıp bana bakmadı. Ben de ona bakıcam diye gözlerimi çevirmekten çit diye ellerimi boyayıp durdum. Arka bahçenin yarısı bitmişti ön bahçeye gelmeden konuşmam lazımdı herkes bahçede olurdu konuşamazdım. Tam derin bi nefes alıp konuşmaya başlayacakken "Ellerine 4 kat boya sürdün o asla çıkmayacak biliyorsun dimi ?"
"Neeeeeeee !!!"
Koşup hortumu ellerime tutmaya başladım ama hem hortumu tutup hem ellerimi ovuşturamıyordum.
"Bıyık altından güleceğine gelip yardım etsene çıkaramıyorum!"
Sakin sakin dolaba yürüdü iki kutuyu alıp yanıma geldi hortumu uzayıp
"Tut."
"Hem tutup hem yıkayabilecek olsaydım seni niye çağırayım!" Bu umursamazlığı iyice beni çileden çıkarmaya başlamıştı.
"Bahar susucak mısın?"
Puflayarak kafamı öne eğdim kutudaki şeyleri birbirine karıştırıp elimi yavaş yavaş ovmaya başladı elimdeki yeşil boya suyu alacalayıp ellerimden süzülmeye başlamıştı. Yemyeşil çimenlerin üzerine yeşil çitlerde büyük bir saçmalık örneğiydi ama bu sefer hortumla beni boğar diye sesimi çıkaramadım.
"Diğer elini ver ."
Elimdeki boyalar akmış Kenan ayağa kalkmaya hazırlanırken ondan önce davranıp ayağa kalktım. Gözlerimi kapadım kendimi sakinleştirdim ve konuşmaya başladım.
"Sevgilim özür dilerim sana haksızlık ettim ama sende anla beni bile isteye kırmadım seni bi an sinirle hareket ettim gerçekten özür dilerim böyle olmayalım n'olur hem şunun şurasında okulların başlamasına ne kadar kaldı hır gürle mi geçirelim?"
"Bitti mi ?"
"Ya odun musun Kenan bitti mi ne bitti mi ne?!" Diye çemkirerek kafamı ona çevirmiştim ki sırılsıklam olmuş bir suratla karşılaştım.
"Bahar şu hortumu tepemden çekecek misin artık?"
Gülme krizine girip ben de kendimi yanına çimenlere bıraktım. Önce davranıcam diye heyecanla hortumla birlikte kalkmıştım demek ki . Garibim de sesini çıkarmadan beni mi dinlemişti.
"Çok mu komik gül gül!"
"Komik tabi." Diyerek gözümden akan yaşları sildim sonra elimle onun yüzünden ıslaklığı alıp daha çok sokuldum.
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
"Hem de sırıl sıklam!" Diye bağırıp burnunu sıktım. 
"Sen varrr yaaa bittinn!" O kocaman elleriyle beni yere yatırıp bacaklarının arasında kıstırdı ve hortumu bulup suratıma tutmaya başladı.
"Ya tomom domodom biso" bi yandan konuşmaya çalışıp bir yandan ağzımdaki suları püskürtmeye çalışıyordum. Beni iyice ıslattıktan sonra hortumu kenara fırlatıp yanıma uzandı. Kolunu uzatınca hemen kafamı kaldırıp göğsüne doğru sokuldum. Şu an evlerimizin arka bahçesinde bu vaziyetteydik birine yakalansak büyük ihtimal benim ölüm fermanım olurdu ama tam Kenan yumuşamışken bozmak istemedim.
"Bir daha böyle bir şey düşünmeni istemiyorum."
"Nasıl bir şey ben hatırlamıyorum bile."diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Sonra da ayağa kalkıp kalkması için ona elimi uzattım. "Hadi şu çitleri bitirelim de bir yerlere gidelim seni çok özledim burda sarılamıyorum." Dedim
"Dur bakalım ben daha naz yapıcam."
"Açlıktan ölmek üzereyim nazına kahvaltıda devam edebilir misin? Üstümü değişmeye gidiyorum on dakika sonra arabada olurum."
İşte yüzümdeki gülümseme yeniden ait olduğu yere geri gelmişti...

NEVBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin