Bölüm 3

31 1 0
                                    

Kenan beni eve bıraktığında saat gece yarısını çoktan geçmişti. Parmak uçlarımda ilerleyerek odama çıktım. Koskoca bir gün boyunca dedemin beni
arayıp sormaması mucize gibi bir şeydi sanırım,böyle değişmesini sağlayan şey ne oldu bilmiyorum. Sanırım Kenan'a gerçekten güveniyor. En azından şimdilik yani abi sıfatında kaldığı sürece... Aman her ne ise ! Bunları düşünüp mutluluğumu ertelemiyecektim. Bu zamana kadar hep her şeyi ölçüp biçmekten hırsla acıyla yaklaşmaktan mutlu olamadım. Artık kendimi ana bırakacaktım. En azından az önce böyle bir karar aldım. Bu sefer uzun sürsün lütfen lütfen diye sayıklarken uyuyakalmışım. Telefonumun mesaj sesiyle uyandım.
"Hazırlan,yüzmeye gidiyoruz yirmi dakika sonra kapıdayım."
İnsan bi günaydın falan der ya hem ben şimdi dedeme ne dicem? Eyvah 20 dakika sonra mı ?!?!
Nasıl hazırlandım o çantaya ne koydum bilmiyorum. Zaten dedemden izin almama gerek kalmamıştı çünkü zaten bu plandan haberleri varmış gibi anneci elimi kolumu saklama kaplarında kekle börekle doldurmuştu. Allah'ım eğer dedemin kafasına bir şey düşürdüysen teşekkür ederim umarım o şey habire düşer sana minnettarım!!!!
"Ne konuşuyosun ya sen kendi kendine?"
"Hiii ne konuşcam ya günaydın Kenan diyordum."
"Günaydın güzelim."
Allah'ım sana geliyorum şu çocuk bana şöyle göz kırpmasa ne olurdu yine tüm dengem alt üst oldu.
Yarım saatlik bi yolun ardından bi kıyıya geldik. Ufak bir teknenin yanına park etti arabayı eşyaları yavaş yavaş indirmeye başladı. "Hadi atla bakalım."
"Yüzmeye gidiyoruz dememiş miydin?"diyebildim sadece.
"Tamam bende seni denizin kucağına götürüyorum yüzülecek daha güzel yer mi var?"
Elinden destek alıp atladım tekneye. Hareket etmeye başladık. Elinde koca bi bardak portakal suyu ve yiyeceklerle yanıma geldi.
"Kahvaltı zamanı."
İyide sen sürekli o güzel gözlerinle beni izlersen ben yiyemem ki? Hayır yani zaten her şey çok hızlı gerçekleşmeye başladı. Ben dünün şokunu atlatamamışken bunlar biraz fazla değil mi? Bana olan ilgisine net bir ad veremezken nasıl davranmam gerektiğini hesaplamam daha zorlaşmaya başladı. En iyisi sessiz kalıp biraz kaçmak diye düşündüm. Üzerine gitsem ve bana duygularından bahsetse -ki gerçekten var mı hiç bilmiyorum-verecek cevabım yok. Hiçbir şey olmamış gibi davranıp cidden abi kardeş olsak işte o zaman yüreğime öküz oturur daha da kalkmaz yerinden. Ben düşünce dünyamla cebelleşirken o yiyecekleri kaldırıp kendine krem sürmeye başlamıştı bile.
"Öyle oturmaya devam edicek misin Bahar? Yüzmeye geldik hadi hareketlen biraz."
Öyli itirmiyi divim idicik misin bihir ? Yahu dün bana istediğim tek şey sensin diye yüzümü yüzüme dayayan sen değil miydin? Ne şimdi bu ruhsuz ruhsuz odun haller ? Tamam bende sessiz kalmayı tercih etmiş olabilirim ama başka ne yapsaydım yani?
Yavaşça elbisemi çıkardım. Ayağa kalkıp denize biraz daha yaklaştım. Yavaşça bana yanaştı saçlarımı kenara çekti ben Allah'ım nolur öpmese diye düşünürken bıızzz sırtıma bir soğukluk hissettim.
"Sana da krem sürelim canın çok yanar sonra." Kafamı sallamakla yetinip yumuşak dokunuşlarının keyfini çıkardım. "Bahar neden konuşmuyosun ? Dilini yutmuş olamazsın? Akşama kadar seninle uğraşmamı falan mı istiyorsun?" Sinir tepeme attı. Gözlerimden ateş fışkırarak kafamı çevirdim ki o güzel yüzüyle burun buruna kaldım. Bu çocuk benim bu kadar yakınıma girdiği sürece nasıl onunla aklı başında konuşabilirdim ki ? "Uğraşmanı isteyen kim?" diyerek teknenin korkuluklarından kendimi yavaşça denize bıraktım. Suyun soğukluğu içimin ateşini biraz olsun aldı sanırım. Çok geçmeden peşimden atladı yanıma doğru yüzüyordu ki suya daldım. İnebildiğim kadar derine indim. İçimdeki şey korku muydu? Korkuysa neyden korkuyordum? Sevmekten mi sevilmekten mi? Yoksa terk edilmekten mi? Bu çocuk buraya yıllar sonra gelmemiş miydi ? Ben de ilk kez gördüğüme göre tam da üniversite için İstanbul'a gidip her şeyi güzelleştireceğim zamanda nerden karşıma çıkmıştı ki? Yaz bitecek o gidecek ben de üniversiteye yine terk edilmiş yine depresyonda başlayacaktım. Basit bir yaz aşkı olarak bakabilirdim ama bağlanmaktan çok korkuyordum.
Sudan çıkıp " Üşüdüm dinlenicem." Dedim aslında üşümenin aksine alev alevdim. Teknenin merdivenlerine doğru yüzdü peşi sıra takip ettim. Havluyu alıp beni sardı. Teşekkür edip kenara geçtim ve tekne hareket etmeye başladı. Gözlerimi kapatıp biraz güneşin tadını çıkarmaya karar verdim. Bir elin saçlarımla oynamasıyla irkildim yavaşça kaldırdı beni "Burayı görmeni istiyorum." Dedi ve denize atladı. Sorgusuz sualsiz kendimi denize bıraktım ve yüzerek onu takip ettim. Bir oyuğun içine kadar yüzdük oyuğun çatlaklarından akan sular minik şelaleler oluşturmuştu. Denizin mavisi oyuğun tavanına vurmuş koca bir fanusun içinde hissi veriyordu insana. Duyabildiğin tek şey suyun huzurun sesiydi. "Çok güzel!"diyebildim sadece ben etrafın büyüsüyle ilgilenirken o beni izliyordu belli ki "Çok güzelsin!" Dedi ve bana doğru gelmeye başladı o bana geldikçe ben arkaya doğru gidiyordum. Derken sırtım oyuğa çarptı. Panikle yüzümü çevirdim. Kaçacak yerim kalmamıştı. Suya dalsam çok mu komik olurdu acaba? "Kaçacak yerin kalmadı artık sencede bazı şeyleri anlamlandırmanın zamanı değil mi?" Gözlerimi gözlerine diktim kaçmıyordum ya da belki evet kaçıyordum ama bunu o söyleyemezdi. Islak ellerini yüzümde gezdirdi dudaklarımda dinlendirdi parmaklarını daha sonra geri çekti. Gözlerini ayırmadan konuşmaya başladı. "Çok güzelsin Bahar sana karşı koyamıyorum biliyorum herkes abi kardeş olarak nitelendiriyo ama aramızda sandıkları kadar büyük bi fark yok annemle babam arasında bile daha çok yaş farkı var. Ben sana kapılıyorum kendimi geri çekemiyorum çekmekte istemiyorum. Seninle kalmak istiyorum." Nutkumu tutan yer içinde olduğum yer miydi yoksa karşımdaki adamın sözleri mi bilmiyorum. Gülümsedim "Benimle kal." Bunu hiç hissetmediğim kadar yürekten söylemiştim basit bir şeydi belki ama benim için derinliğini bilemezdi. Benim için kimsenin kalmıyacağına bile bile güvenmiştim ben ona ve benimle kalıcağından kalbimin her bir zerresi adına emindim. Islak alnını alnıma dayadı. Bakışlarını dudaklarıma çevirdi. Kalbim yerinden çıkabilirdi her an ya da şurda ölebilirdim. Kolları arasında tamamen ona tutsaktım. Kaçmak istedim ama yüzecek enerjim bakışlarında hapsolmuştu her an batabilirdim kafamı önüme eğdim. Başımı yavaşça kaldırdı alnıma ıslak dudaklarından bir öpücük kondurdu.Bir süre orda öylece kaldıktan sonra tekneye çıktık. Havluyla kuruladı ve elimden tutup yavaşça yere oturmamı sağladı. Göğsüne yatırdı ve yavaşça saçlarımla oynamaya başladı. Hipnotize olmuştum sanki gözlerinin etkisinden çıkamadan beni yönlendirmesine izin verdim. Ve gözlerimi huzurla kapadım. İçim geçmiş sanırım. Gözlerimi açtığımda Kenan uyuyordu. Yavaşça kaldırdım kafamı parmaklarımı yüzünden gezdirmeye başladım. Kaçmayacaktım aksine ona daha çok sokulacaktım denemeden bilemezdim belki de yüreğimin sevgiye hasret hali onda son bulurdu. Parmaklarımı dudaklarında gezdirirken parmak uçlarımı öpmeye başladı. "Sen uyumuyor muydun?"
"Hayır beni sevmen için sana fırsat vermek istedim."
"Değerlendirdim sanırım."
"Değerlendirdin." Dedi ve beni kollarıyla sarmaladı.
"Acıktın mı güzelim?"
Acıkmıştım sabah düşünmekten yiyecek enerjim bile olmamıştı.
"Hi hi "
Yavaşça kaldırdı beni sen bekle hemen geliyorum dedikten sonra içeriye geçti çok geçmeden elinde iki tabak ve bir şişe şarapla geldi.
"Ben hiç içmem ki." Dedim
"Ama bugün kutlamamız gereken bir şeyler var. Sonsuza kadar benim olman gibi mesela." Burnuma bir öpücük kondurdu ve yemek yemeğe başladı. Yemeklerimiz bittikten sonra dönüş yolu için harekete geçtik. Tekne geldiğimiz kıyıya yanaştı. O eşyaları yerleştirirken bende onu izledim sessizce. İşini bitirip hadi gidelim işareti yapacakken onu izlediğimi fark etti kocaman bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Yavaş adımlarla yanına gittim yanağına öpücük kondurup yanağımı yanağına yasladım;" Teşekkür ederim."
"Senin için her şeyi yaparım güzelim."
Uzun uzun sarıldım. Sarılmanın mutlulukla bi ilgisi olmalı. Kendini güvende hissetmekten mi kaynaklanıyor bilmiyorum ama iliklerime kadar huzuru hissettim.
Yarım saatlik bir yolun ardından beni eve bıraktı gülümseyerek indim arabadan. Dedem bahçeyi suluyordu Kenan'ı başıyla selamladı. "Akşam uğrada tavla atalım!"
"Tabii olur efendim."
Ben bu günleri de mi görecektim herkesi dövmekten beter eden dedem tonton bir ihtiyar oluyordu bu çocuğa karşı. Sanırım artık hayatımın huzur kısmı tamamen devreye girmişti. Suratımdaki tebessüme engel olamadan odama çıktım. Ilık bir duş bugünün son vuruşu olacaktı.

NEVBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin