Bölüm 7

17 2 0
                                    

Gözlerimi zar zor açabildiğimde saatin 3'e geldiğini gördüm. O kadar uyumuş muydum sahi? Bu saate kadar annecinin çoktan yanıma gelmiş olması gerekirdi. O kadar mı derin uyumuştum acaba ? Oysa o uyku hiçte dinlendirmemişti beni aksine tır çarpmış gibi hissediyordum. Aynaya bile bakmadan gözlerimin ne hâlde olduğunu açamayışımdan sızısından anlayabiliyordum. Evdekileri merak edip zor da olsa yataktan kalktım. Bir kaç kere seslendim ama ses gelmeyince mutfağa yöneldim ve bingo ! Annecimin o güzel yazısıyla çiçek desenli kağıtlara yazdığı notla buluştu gözlerim. "Güzelim,bir dostumuz rahatsızlandığı için sabah çok erken İzmir'e gitmek için yola çıkıyoruz. Akşam çok geç döneriz. Güzelce yemeğini ye ." Bugün tamda istediğim şeye kavuşmuştum;yalnızlık ve sessizlik... Sonra aklıma Kenan geldi bu hâlde olmasaydık bütün günü beraber rahatça geçirebilirdik. Hemen odama koşup telefona baktım ne aramış ne de mesaj atmıştı. Sabahın 8'inde dedemle birlikte açılan panjurlar bu saat olmuş açılmamış evde hiçbir yaşam belirtisi gösterilmemişti. İnsan bi merak eder diye düşündüm. Acaba o da uyanmamış mıydı? Hasta mıydı ? Dünki hâllerine başka bir açıklama bulamıyordum çünkü. Pencerenin kenarından arabasının yerinde olmadığını gördüm. Ohh beyfendi ne hasta olması uyanmışta gezmelere çıkmıştı bile ! O beni merak etmediyse ben onu hiç etmeyecektim. Dışarı çıkıp hiçbir şey olmamış gibi davranacak bugünün tadını çıkaracaktım. Telefonumu alıp rehberimden kiminle dışarı çıkabilirim diye baktım. Hiç kimse! Bir kahve içebileceğim tek bir kişi bile yoktu listemde ! Bu liste birazda benim eserimdi. Her buluşmadan kaçtığım tek tük arkadaşlarımıda arayıp sormadığım her anlarında yalnız bıraktığım için şimdi arayacak yüzüm de yoktu. Dünyanın tek derdi benim omuzlarımdaymış gibi davranmıştım biraz. Birine kendimi açmadığım gibi birinin bana kendini açmasına derdini dinlemeyede izin vermemiştim. Kenan'ın "arkadaşın yokki" cümlesi yankılandı sonra kulaklarımda yeniden doldu gözlerim. Kendimi bu kadar yalnızlaştırıp sonra bir adamı hayatımın merkezi yapmam normal miydi ? Bilmiyorum... Yüreğim sıkıldı yine bugünü ancak bir filmle yatağa gömülüp koca bir kutu dondurma yemek paklardı. Gerekli teçhizatları hazırladıktan sonra ruhsal savaşıma hazırdım. Bakalım galipte çıkabilecek miydim !
2.filmimin sonunda gerek karnımın gurultusundan filmi duyamıyor oluşum gerekse hareketsiz ekrana odaklanmaktan vücudumun kendini kapatmaya alma riskini göze alamayışımdan canım yatağımdan fon müziğimde "gitme kal be yanımda şurada baş ucumda" sözleriyle ayrıldım. Saat sekizi geçiyordu ama Kenan'ın arabası hâlâ kapıda yoktu. Sinirlerim tepeme tepeme atmaya başlasada pizza siparişi vermek için telefonu tuşladım. Tabiki tek bir arama ve mesaj yoktu! Pizzam gelene kadar filmlerinde etkisiyle ağlamaktan davula dönen gözlerime buz koyup biraz dinlendirmeye çalıştım.
2 orta boy pizza söylemekle biraz abartmış mıydım bilmiyorum ama zaten yemek yemeyi çok seven biriydim bir de mutsuz olunca tüm sinirimi yemek yerken çıkarıyordum. İnsanlar nasıl mutsuz olunca yemeden içmeden kesilebiliyorlardı hiç anlamıyorum. Zaten sürekli yediğim hâlde kilo almıyor oluşum annemin bana olan tek iyi katkısıydı sanırım. Onun aklımdan geçişiyle tekrar kendimi mutsuzluğa bırakacağımı anlayınca gidip küveti doldurup kendimi iyice rahatlatmaya karar verdim. Pizzanında etkisiyle iyice ağırlaşınca tenim artık buruşukluktan ayırt edilemez hâle gelinceye kadar suda kaldım. En azından kendimi daha iyi hissediyordum. Üstümü değiştirirken saatin gece yarısına geldiğini fark edince aklıma anneci ve dedem geldi. Sabahtan beri bir kere bile beni aramamışlardı. Acaba rahatsızlanan arkadaşlarına bir şey mi olmuştu? Araba sesinin gecenin sessizliğini bölmesi ve farların camıma yansımasıyla telefonu bırakıp cama koştum. Kenan Bey nihayet teşrif edebilmişti! O kapıma bir gelsin bunların hepsini soracaktım ! Hatta şimdi gidip soracaktım ! Üzerime hırkamı geçirip merdivenlerden inmeye başladım.
"Kenan oğlum sağol bizi getirip götürdüğün için seninde bütün gününe mal olduk."
"Olur mu öyle şey efendim. Burda ben dururken taksiyle gitmek olur muydu? Neye ihtiyacınız olursa haber verin lütfen."
Ah Kenan mı götürmüştü onları! Ben bütün gün ne senaryolar kurarken o dedemin mi yanındaydı ? Güzel kalpli sevgilim benim ! Kurduğum her şey için pişman oldum yüreğim sızladı ona sarılmak istedim o an herkesin önünde. Yine bütün kızgınlığım sinirim gitmişti. Bütün gün kendimi harap edişim yine sadece bana zarar vermişti. Sessizce odama çıkıp yatağımın içine girdim. Kenan'a mesaj atıp arka bahçede beni beklemesini istedim. Annecinin beni gelip kontrol edeceğinden emindim. Onlar odasına çekildikten sonra yanına gider bu saçma şeye bir son verebilirdim. Tahmin ettiğim gibi oldu birkaç dakika sonra beni kontrol etmeye geldiler. Zaten kafama kadar örttüğüm örtümü bu yaz ayında gece donmama imkan vermeden iyice kenarlara sıkıştırdı benim pamuk kalpli minnoşum. Biraz daha bekledikten sonra yavaşça balkondan çıkıp arka bahçeye geçtim. Mesajıma cevap vermese bile sevgilim orada beni bekliyordu. Hiçbir şey söylemeden gidip sadece sarıldım. Birkaç dakika öyle kaldıktan sonra "Özür dilerim."dedim .
"Ne için?"
Sahi ne için diliyordum bu özrü ? Canını sıktığım,büyümediğim için mi? Yüzüne baktım sadece.
"Ben,ben beni merak etmeyip geziyorsun sanmıştım."
"Hayır dedenlerle birlikteydim."
"Biliyorum..."
"İyi,benim böyle şeyler yapıcağımı düşünmen ne kadar güzel ben her kavgamızda koşup kendimi gezmeye tozmaya veren biri miyim? Yine aynısını yapıyorsun kendi güvensizliklerini benden çıkarmaya çalışıyorsun!"
"Ö-zür dile-rim." Yutkunarak güçlüklen söyleyebildiğim bu cümleden başka ağzımdan bir şey çıkamamıştı. Hareketlerini işitip birde ona kırıldığım için azar mı yiyordum ? Kırılmak,kızmak,darılmak bunlar benim hakkım değil miydi? Benim hakkım olan tek şey onun bütün isteklerine boyun eğerek ilişkiyi yürütmem miydi? Şu an dolan gözlerim onun eseri değil benim eserimdi. Bir benliğe bürüneyemeyişimin eseriydi. Gözümden yanağıma düşen sıcaklıkla düşüncelerimi durdurmayı başardım.
"Bahar?"diye seslendi Kenan. Ağladığımı görmemesi için kaldırmadım suratımı ama eğdiğim yüzüm daha da çok burnumun akmasına sebep oluyor burnumu çekişim ister istemez ağladığımı ele veriyordu.
"Yüzüme bak lütfen."
Yine cevap vermedim bu sefer nazikçe çenemi kaldırıp gözlerimi gözleriyle buluşturdu.
"Ağlama n'olursun!"
Gözlerinde gördüğüm hüzün ve o yumuşacık ses tonu göz yaşlarımın daha seri akmasına sebep olmuştu. Başımı göğsüne yaslayıp on belki yirmi dakika orda öylece ağladım. Gerçekten neye ağladığımı hiç bilmiyordum. Saçlarımı okşayıp ara ara öpücükler konduran Kenan kendimi huzurun içinde hissetmemin en büyük etkisiydi sadece. Biraz olsun kendimi toplayıp başımı kaldırdım.
"Nolur bir daha ayrı kalmayalım."
Gülümseyip başımın üstüne bir öpücük daha kondurdu.
"Ben o gün..."diye başlayıp bir şey söyleyecekken,
"Şş tamam artık daha fazla konuşmayalım olanları."diyerek susturdu beni.
Olanları hiçbir zaman konuşmamıştık ki...
"Teşekkür ederim.... Dedemleri yalnız bırakmadığın için."
"Her zaman yaparım bunu."
"Biliyorum..."
Kenanların mutfağının ışığının yanmasıyla kendimi çektim kollarından. Kapı açılıp annesi dışarı çıktı.
"Oğlum,merak ettim seni araba kapıda olup odanda göremeyince!" Daha cümlesini bitirmeden gözleri benimle buluştu. Eyvah dedim içimden gecenin bu saati evin arka bahçesinde oğluyla burun buruna ne işim olduğunu soracak kesin. Hemen kendime geldim.
"İyi geceler efendim,dedem telefonunu arabada düşürmüşte hem onu alayım hem de Kenan,Kenan Abiye teşekkür edeyim dedim." Ah çok güzel ellerim boşlukta dans ediyor telefon nerde diye sorsa ne diyecektin! Aferin Bahar! Elimi cebimde sokup sanki bir şey koymuşum gibi davrandım gerçi gecenin bu saatinde beni bile görebildiğine emin değildim ya !
"Anladım kızım iyi geceler hadi üşütme sen." Diyerek beni eve yolladı resmen iyi geceler diyerek uzaklaştım Kenan'ın yanından oysa onu o kadar çok özlemiştim ki. Yarın baş başa bir yerlere gidip vakit geçirmeyi aklımın köşesine iyice kazıdım. İyice yorgun düşen gözlerimi huzurlu uykuya teslim ettim.

NEVBAHARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin