25 gün 7 saat ....
Hayatımın en güzel günleri...
Bu kadar kısa zamanda nasıl hayatımın tümü olmayı başarmıştı bilmiyorum. Birbirimizden ayrı geçirdiğimiz zaman dilimi sadece geceleri uykuya ayırdığımız bölümdü. O zamanın çoğunu da zaten bahçede oturup sohbet ederek geçiriyorduk. Ailelerimizin yanında aramıza belli bi mesafe koyduğumuz ve hâlâ abi dediğim için hiç kimsenin dikkatini çekmiyorduk. Zaten onun burda kimsesi olmadığından ben de hiçbir zaman kimseyle çok yakın olmadığım için birbirimizden başka gidecek yerimizde yoktu. Elimizde kavga etmek için bir sebepte olmuyordu.
Yatakta doğruldum,biraz esnedikten sonra telefonumu elime aldım.
"Bugün birbirimizden bu kadar ayrı kalacağımız ilk gün sevgilim gece uyumamış olursan bahçede buluşuruz şimdi o tatlı videonu bilmem kaçıncı kez izleyip günümü güzelleştirecek bir şey bulmaya çalışacağım seni seviyorum."
Ya yine o video! Ne buluyor o videoda anlamıyorum kaç kere sildirmeye çalıştıysam da beceremedim. Şapşal şapşal ona bir şey anlatıp gülerken onun beni hiç dinlemeyip videoyla uğraştığını fark ediyorum ve "Ya ama aşk olsun!" diyerek yanına oturuyorum. Saçlarımı koklayıp "Oldu bile!" Diyor ve video burada sonlanıyor. Tamam kabul ediyorum ikimizde bu videoyu yüzlerce kez izledik ama o ilk 1 dakikaya odaklanıyor ben ise son 30 saniyeye...
Şu üç haftadır kendimi tanıyamaz olmuştum resmen. O asi ukala tavırlarım gitmiş bakkala ekmek almaya giderken yolda gördüğü herkese "günaydın" diye bağıran kız gelmişti. Gerçek Bahar hangisiydi bilmiyorum ama umrumda da değildi. Guruldayan karnıma daha fazla karşı koyamayarak aşağı inmeye başladım. "Başında söylemeyerek hata ettik ya şimdi Bahar daha kötü olursa?"
Adımın kulaklarımda yankılanmasıyla bacaklarımın titremeye başlaması bir oldu. Bana söylemedikleri beni kötü yapacak ne vardı ortada?
"Sınav sonuçlarının açıklanmasına bir kaç gün kaldı. Bahar'ın da İstanbul'u kazanıp gideceği kesin olduğuna göre Kenan tekrar yurt dışına döndüğünde o çoktan kendine yeni arkadaşlar bulmuş olur. Bahar artık değişti o hırçın kız yok. Bu hâliyle kendine pek yeni arkadaşlar edinebilir. Sen ne dersen de Kenan'dan onunla arkadaş olmasını isteyerek çok güzel bir şey yaptım. Görmüyor musun kız ilk kez olduğu gibi mutlu."
Ayaklarımın bağı çözüldü sanki bedenimi taşıyacak gücü kendimde bulamadım merdivenlere çöktüm. Duyduklarım doğru muydu? Kenan'ın benimle arkadaş olmasını dedem mi istemişti. Ah ne aptalım yurt dışından yeni gelmiş çocuk Bodrum'u gezmek için liseyi yeni bitirmiş bir kıza mı ihtiyaç duyacaktı? Her şey dedemin isteği için miydi? Sevmemiş miydi yani beni ? Ama sonuçta dedem bizi abi kardeş ilişkisinde görüyordu sevgili olduğumuzu bilse zaten kıyametler kopardı. O zaman geriye tek bir seçenek kalıyordu. Kenan zaten yaz için buraya gelecekti komşu dedesini kırmamak için torununa dadılık yapma fikrini bir seferlik kabul etti sonra da yazı boş ve yalnız geçmesin diye benim yanımdan ayrılmadı. Ah kafayı yiyecektim! Bir kez ya bir kez birinin beni koşulsuz kendiliğinden sevebileceğine ihtimal vermiştim. Benim aşk sanıp deli divane olduğum şey koskoca bir gönül eğlendirme miydi ? Bunun hesabını soracaktım. Hepsine ama en çok da Kenan'a. Bu resmen kandırmaydı sevgili olarak veya abi olarak beni birine bağlamışlardı sonra nasıl olur da hiç bir şey olmamış gibi bırakıp gidebileceğimi düşünmüşlerdi? Dedemin çaresizce "Ben sadece o biraz olsun gülsün istedim. Öyle sadece bizim yanımızda mutlu olalım diye değil gerçekten eğlensin biriyle vakit geçirsin istedim." Gözlerimden yaşlar akmaya başladı dedem sinirli bir ihtiyar olarak gözükebilirdi ama hiçbir zaman arkadaşlarıma karışmamıştı zaten yazları sık sık arkadaşlarını havuza çağır ben de size mangal yakarım eğlenin derdi. Belki de hiç erkek arkadaş olaylarına girmediğimden geceleri dışarı çıkmak istemediğimden böyleydi bilmiyorum. Dedemin çaresiz sesi içimden bir şeyleri yakmıştı sanki. Onları hiçbir şey için suçlayamazdım. Geçmişi ve şimdiyi düşündüm. Onların artık daha sık güldüğünü dedemin şakalar yapan biri hâline geldiğini. Koskoca insanlar benimle bir bütündü benim ruh halime göre şekil alıyorlardı resmen. Onlara kızmaya hakkım yoktu. Ayağa kalktım yüzümü silip odama çıktım. Telefonumu alıp tam Kenan'ı arayacakken vazgeçip komple kapattım. Bunu telefonda konuşmazdım ama hiçbir şey olmamış gibi canımlı cicimli kaldığım yerden devam edip gelmesini de bekleyemezdim. Onun da ailesini İzmir'e götüreceği günü tutmuştu. Nasıl sabahı gece edecektim bilmiyorum. Kendimi ılık duşun altına atıp her şeyi düşünmeye başladım. Kenan'ı haklı çıkaracak bir şeyler bulmaya çalışıyordum ama yapamıyordum. Duygularımı hiçe saymış zaman geçirmek için beni kullanmıştı. Her şey dedemin dediği gibi olacaktı. Zaten İstanbul'a gideceğim senelerdir belli olan bir şeydi. Derslerim her zaman iyiydi. Mimarlıkta hep hayal ettiğim bir şeydi. Orada evim, kapımda sürmeyi bilmediğim hâlde arabam her şey benim için ince ince hazırlanmıştı. Bu çabayı boşa çıkaramazdım. Kenan'la olan her şeyi bitirecek son ayımı da burda mutlu gözükerek geçirecektim. Sonrası zaten İstanbul... Duştan çıktım üzerime bir şeyler giyinip kahvaltı için indim. Kimse ortalıkta gözükmüyordu. Cama doğru ilerleyip bahçeye göz attım. Her zamanki koltuklarında oturmuş karşılıklı kahve içiyorlardı. Benim için hazırlanmış kahvaltıyı tepsiye koyup yanlarına gittim.
"Oooo uykucu sonunda uyanabildin!"
"Sizi biraz başbaşa bırakayım dedim sonuçlar birkaç gün içinde açıklanır. Yokluğuma hafif hafif alışın diye." Ekmeği ağzıma sokmaya çalışırken annecinin dolan gözleriyle buluştu gözlerim. Tepsiyi bir kenara bırakıp yanına sokuldum.
"Kıyamam sana ben çiçeğim sen üzüleceksen gitmem ki ben hiçbir yere."
Gözlerini silip gülerek "Yok kuzum yok ben hayallerini gerçekleştireceksin diye duygulandım. Sen git çok mutlu ol." Yanaklarımı öpücüklerle ıslatmaya başladı.
"Ohoo başıma kalacaksın demiyor da."
"Anneci dedem sence seni mi kıskandı beni mi?" Onun da yanaklarından öpüp kahvaltıma geri döndüm.
"Hadi ordan hergele!" diye sinirli gözükmeye çalışan dedemin mutluluktan gözlerinin içi gülüyordu. İşte onları mutlu etmek bu kadar kolaydı. Ve ben bunu yapacaktım. Onları üzdüğüm her günün hatrına yapacaktım.
Bütün günümü onlarla geçirdim. Dedemle saatlerce bıkmadan tavla oynamama rağmen zaman geçmiyordu sanki saatimde dakikaları saymaya başladım.
"N'oldu bakalım birini mi bekliyorsun yoksa bizden mi sıkıldın?"
"Yok dedecim sıkılmadım yürüyüşe mi gitsem diye düşündüm de..."
"Git biraz hava al istersen tek başına keyifli olmuyor tabii Kenan abinler de geceye kadar dönmez."
Kafa sallamakla yetindim.
"Çok mu alıştın ona?"
Ah dede ah alışmak ne kelime hayatımın orta yerine koydum ama o beni kandırmakla yetindi. Onunla bu kadar bir olmuşken nasıl ayrı durabilecektim? Dedemin bakışlarını üzerimde hissedip toparlandım. "Yani iyi biri sonuçta uzun zamandır yapmadığım kaçtığım şeyleri yaptım. Ama alışkanlık sayılmaz gideceğim sonuçta bir sürü arkadaşım olacak." Dedemin rahatlamış yüz ifadesini görünce tuttuğum nefesimi geri bıraktım. "Hadi o zaman ben biraz kestireyim bahçeyi de akşam sularım artık."
"Ben sularım dede." Diyip hortuma doğru gitmeye başladım bile. Kendimi oyalayacak şeyler bulmalıydım. Daha fazla düşünmek istemiyordum.
3 film izledim, kurabiye yapıp odamdaki tüm çekmeceleri yere indirip geri topladım uzun zamandır dokunmadığım boyalarımı çıkarıp kulaklığımı kulağıma geçirip camın tam önüne en güzel köşeye kurulup saatlerce resim yaptım. Önümden bir karaltı geçti gibi oldu dikkatle bakınca camıma taş atıldığını fark ettim. Kulaklığı bir kenara fırlatıp balkona koştum. Kenan gelmişti. Eliyle hemen aşağı in der gibi bir şeyler yaptı. Sakince balkondan çıktım telefonumu aldım. Açmamla telefonuma yığınla mesaj yüklenmesi bir oldu. Tabi sabahtan beri kapalıydı. Öfke saçan mesajlarını okumayı bırakıp sakince önlüğümü çıkardım,saçlarımı düzelttim ve yavaşça merdivenlerden inmeye başladım her şeyden habersiz bekleme sırası ondaydı. Bahçe kapısından çıkmamla sinirden köpürerek volta atan sevgilimle göz göze gelmem bir oldu. Bakalım bu konuşmanın sonunda da hâlâ sevgilim diyebilecek miydim?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEVBAHAR
RomanceDünyanın nüfusu ikiye bölünüyor, Yarısı sen oluyorsun,yarısı ben... Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz , Kimseye sezdirmeden. -Özdemir Asaf