(Fotoğraf Alara)
Evimin son günlerinin keyfini çıkarmak için bahçedeki salıncağa kurulmuş bütün güzel anlarımı bir bir zihnimde yeniden oynatıyordum. Telefonumun titremesiyle irkildim.
"Sokağın başında bekliyorum,yemeğe gidelim."
Hemen onaylayıp üstümü değiştirmek için odama çıktım. Artık o kadar alışmıştım ki Kenan'ın planlarına ayak uydurmaya on dakika içinde hazırlanıp kendimi arabada bulabiliyordum. Bütün gün şuraya gidelim buraya gidelim diye yalvarsam gıkını çıkarmaz tam hevesim kaçıp günün en saçma zaman diliminde "hadi gel"diye mesaj atar. Bu huyunu sevsem mi sevmesem mi bir türlü karar veremiyordum. Ama yine öyle oldu. Kendimi 10.Dakikada arabanın ön koltuğunda buldum.
"Nasılmış benim sevgilim?" Diyerek kemerle uğraşmaya başladım. Sonunda takıp kafamı kaldırınca gözlerim onun gözleriyle buluştu. Bir şey olmuştu sanki... Bunlar alışık olduğum bakışlar değildi.
"Sen iyi misin bir şey mi oldu?"
"Hayır,sadece sana bakmak istiyorum."
"İyi bak bakalım!"diyerek yanağına bir öpücük kondurdum. Belliki yorucu bir gün geçiriyordu dizlerime yatırıp saçlarıyla oynamaya başladığımda bu hâlinden hiç iz kalmayacağından eminim. Yemek yemek için bir restoranda park ettik arabayı. Elime uzanıp tuttu minik bir öpücük kondurdu el ele oturacağımız masaya doğru ilerledik. Yemek boyunca Kenan bana bakarken dalıp dalıp durdu. Sanki yüzümü ezberleme çalışırken bazı boşluklarda takılıyor bir şeyleri kendine hatırlatmaya çalışıyor gibiydi. Ne olduğundan ne düşündüğünden emin değildim ama şu an beni dinlemediğinden kesinlikle emindim. O kadar saçma şeylerden bahsediyordum ki hepsine gülümseyip evet demek dışında tepki vermiyordu. Birkaç kere sormuştum ama yok öyle bir şey demekten başka laf alamadım ağzından. Sahilde otururken iyice sıkıştırmayı aklıma koyduğum için zorlamadım daha fazla. Çok geçmeden hesabı isteyip kalktık. El ele sahilde yürümeye başladık.
"Kenan!"
"...."
"Kenannnn elimm!"
"Hı efendim?"
"Elim diyorum elimi çok sıkıyosun acımaya başladı."
"Özür dilerim birtanem farkında değilim."
Kolundan tutup yandaki banka götürüp otutturdum. Suratını avuç içlerimin arasına alıp okşadım bir süre;
"Hayatım,canımın içi neyin var senin böyle ? İşle ilgili problemlerin hallolmadı mı bir türlü?"
"İşte her şey yolunda bütün gün dışarda yoruldum sadece."
"Aaa doğru bak onu anlatacaktın bana kızı nereye götürdün neden gelmiş ki buraya?"
"Dedim ya gezmeye gelmiş diye sen boşver onu olurda karşılaşırsanız görmemeye çalış sakın bizi de çaktırma!"
"Hayatım kızın işi gücü yok gidip hemen dedeme bizi mi ispiyonlayacak sen bunu mu takıyodun yoksa? Merak etme abicim İstanbul'a gidene kadar tatlı kardeşin olmaya dayanabilirim."
Gülümsemekle yetindi sadece aklını karıştıran bir şeyler vardı ama beni de üzmemek için anlatmıyordu belliki. Kafamı omzuna yaslayıp kokusunu içime çektim,başını çevirip yanağına minik minik öpücükler kondurmaya başladım. Normalde bundan gıdıklanıp dünyanın en mutlu adamı olan insan şimdi elimi yüzünden çekip bir öpücük kondurdu.
"Gidelim mi çok yorulduk?" Diye sordu kafamı sallayıp arabaya doğru yürümeye başladım. Yol boyunca hiç konuşmadık. Daha saat altı olduğu için bizimkiler kesin bahçededir diye düşündüm ve sokağın başında arabadan indim bende biraz oyalanır gelirim demekle yetindi sadece. Kenan'ın annesi bizden şüphelenmeye başladığından beri iyice sıkıştırmaya başlamıştı. Benim de sinirlerim iyiden iyiye tepeme atmaya başladığından abi kardeş gezmelerimize bu şekilde ara vermiş gibi davranıyorduk. Cadoloz kadın neden bana bu kadar gıcık oldu bir anda anlamıyorum. Senelerdir komşuyduk ve hep benimle tatlı tatlı konuşurdu hatta sırf ben seviyorum diye yaptığı tatlıları bana da yollardı şimdi değil tatlı yollamak zehir yedirecek durumdaydı. İlerleyen zamanlarda bu durumun değişeceğini düşündüğüm için çok fazla umursamıyordum. En azından değişmesini çok istiyordum. Sevdiğim insanı annesinden kendi annemden göremediğim sevgiyi görebilmek benim için çok önemliydi. Eve gittiğimde bizimkilerin bahçede keyif yaptıklarını gördüm çay koyup ben de onlara dahil oldum. Saat iyice geç saatlere gelene kadar doya doya vakit geçirdim onlarla artık gözlerim kapanmaya başlayınca daha fazla direnemeyerek odama çıkıp kendimi uykunun huzuruna bıraktım.Sabah uyanır uyanmaz telefonumu kontrol ettim belliki Kenan hâlâ uyuyordu. Üstümü değiştirip kahvaltı için aşağı inince simit almak için fırına gitmeye karar verdim. Fırının kapısından girince gözlerim tanıdık bir simayla buluştu ama emin de olamıyordum. Yine de yanına yanaştım.
"Alara?"
"Ah merhaba."
"Merhaba ne arıyorsun burada."
"Otelde çok sıkıldım Kenan da beni bıraktı kahvaltıyı dışarda etmek istedim ama buraları hiç bilmiyorum çareyi fırını görünce simit almakta buldum."
Yazık kıza ya iki günlüğüne gelmiş zaten otelde tıkılıp kalmış Kenan'ın yaptığıda çok ayıp olduğu için sevgilimin günahını ben örtmek istedim. Birazcık kızla ilgilensem fena olmazdı.
"Kahvaltıya bize gelmek ister misin? Anneannem çok güzel şeyler hazırlamıştır sonra da biraz dolaştırırım seni."
"Ah ne iyi olur, hem Kenan'la yan yana oturuyordunuz dimi onu da görmüş olurum."
Haaaydaaa ! Kenan'ı görmeye niye takmıştı bu kız anlamıyorum. Kenan karşılaşıncada pek konuşmamamı istemişti ama iş işten geçmişti bir kere. İnşallah sevgilimi kızdırmam diye düşünüp "Hadi gidelim."demekle yetindim. Eve gidince evdekilere kızı tanıttım. Daha sonra kahvaltıya oturduk aslında kız tatlı birine benziyordu yurt dışında doğup büyüdüğü için dedemin her lafını anlamakta çok zorluk çekiyordu. Bazen gülmekten ona açıklama yapamıyordum.
"Bahar siz ne yapıyorsunuz burada neler oluyo!" Kenan'ın sesiyle irkildim ne ara gelmişti ki o buraya ?
"Kenan .... Kenan abii! Günaydın,biz kahvaltı ediyorduk şey fırında Alara ile karşılaştık kahvaltı edecek yer bulamamış bende bize davet ettim. Keşke sana da haber verseydik."
Kenan gözlerini öfkeyle benim üzerimden çekip dedeme doğru döndü buna bu kadar sinirlenecek ne vardı ki?
"Kusura bakmayın efendim size de rahatsızlık verdik,benim misafirimdi ilgilenemedim. Kalk Alara gidiyoruz!"
"Olur mu öyle şey evladım senin misafirin bizim misafirimiz sen de otur bakalım sofraya hem biz ne güzel sohbet ediyoruz."
Kenan başını bana doğru çevirince otur işareti yaptım. Zaten kalkmalarına dedem izin vermez çok sinirlenirdi.
"Ben bir tabak getireyim o zaman."diyerek masadan kalktım.
"Zahmet olacak ben de yardım edeyim."diyerek Kenan'da düştü peşime mutfağa girince sinirle beni kendine çevirdi.
"Bahar napıyorsun sen ben sana muhattap olma dedim sen almış evine getirmişsin kızı! "
"Sevgilim sakin olur musun lütfen. Bu duruma neden bu kadar takıldın anlamıyorum. Kız yarın öğlen gitmiyor mu zaten ayıp oldu azıcık ilgileneyim dedim."
"Hiç gerek yok böyle bir şeye Bahar dedene ayıp olmasın diye oturdum kahvaltı bitsin hemen alır onu oteline bırakırım."
"İyi sen bilirsin." Diyerek tabakları alıp hırsla çıktım mutfaktan. Ben bile ailemin öğrenmesinden bu kadar çekinmiyordum. Kenan niye bu kadar çok rahatsız oluyordu anlam veremedim. Kahvaltımız bitince tabakları toplamama yardım etmeye başladı Alara.
"Kızcağız gidecekmiş yarın azıcık gezdirin Bodrum çarşısını görsün. Otelde tıkılmaya gelmedi kız."
"Ben götürürüm onu bir ara efendim gezer."
Annecinin "Ay hadi bırakın kızlar gidin gezin biraz ben hallederim buraları."demesiyle bizi postaladılar çarşıya aslında çok iyi olmuştu ama Kenan o kadar çok surat asıyordu ki çarşı boyunca tek kelime etmedi sen git bir yerde otur dediysem de kabul etmedi dibimizden ayrılmadı. İncik boncuk bir sürü şey aldı Alara hatta çok beğendiğim bi bilekliği bana alıp hediye etti. Kabul etmemek için direttiysem de kendisine de aynı bileklikten alıp "Burdaki dostumsun hatıran olsun."dedi Gider ayak kendime dostta bulmuştum resmen. Birkaç gün daha kalsa ne kadar güzel vakit geçirirdik aslında tabii bunun için yanımızda Kenan'ın olmaması lazımdı asık suratıyla gezmesi yetmiyormuş gibi bir de ne zaman konuşsak başım ağrıyo diyerek bizi de susturuyordu. Bütün gün gezip akşamında da bir yemek yiyerek Alara'yı oteline bıraktık. Sabah vedalaşamayacağımız için arabadan inip sarıldım. Sıkı sıkı sarıldı bana Almanya'ya davet etti. Kız tam Kenan'ın yanına gelecekken Kenan kafasını çevirip gidip arabaya bindi. Tam bir öküzdü benim sevgilim! Birini sevmeyince ne kadar da belli ediyordu. Kızcağıza gülümseyip bende arabaya bindim.
"Kenan napıyorsun sen ne kadar ayıp oldu !"
"Bahar güzelim seni kırmak istemiyorum kapat şu konuyu konuşmayalım şu saçma günler geçsin bir an önce o gitsin bizde İstanbul'a gidelim!"
Susmam gerektiğini anlayıp eve gidene kadar sesimi çıkarmadım. Haklıydı aslında ben de bir an önce gitmek istiyordum. Yan yanayken bile hasret kalıyordum resmen ona. Gizli tutmaktan,koşturmacadan vakit geçiremez olmuştuk doğru dürüst. Neyseki iki gün sonra evimize gidecektik. Evimize demek o kadar çok hoşuma gidiyordu ki Kenan içinde anahtar yaptırmıştım geldiği akşam ona sürpriz yapacaktım. "İyi geceler." Diyerek indim arabadan bu hâller benim de tadımı kaçırmıştı kendimi sıcak su dolu küvette biraz olsun şımartmak iyi gelecekti...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEVBAHAR
Roman d'amourDünyanın nüfusu ikiye bölünüyor, Yarısı sen oluyorsun,yarısı ben... Sonra ikimiz bir bütün oluyoruz , Kimseye sezdirmeden. -Özdemir Asaf