MASUM

327 118 17
                                    

  Uzaktan bir vapur sesi geldi. Sanki biraz tepkiliydi bana. Nedenini ben de bilmiyordum. Boğuk boğuk öttü. İçime dokundu. Ama sonra kafamı önüme eğip resmime devam ettim. Ne önemi vardı ki bir şeylerin tepkilerinin? Ne yaparsam yapayım ve hatta yapmayayım bir şeyler bana tepki göstermeyecek miydi? Kusurluyduk işte. Kuşkusuz hepimiz..

  Gecenin bilmem kaçı.. Bir ses geldi dışarıdan. Sanırım yine keşin teki içip içip sarhoş olmuş ve suya atmıştı kendini. Buraların daimi cankurtaranıydım ya ben hani, fırladım dışarı. -Canını kurtaramayan bir cankurtaran-

  Bir genç kız atmış kendini suya. Belli ki yüzme biliyor. İzledim kendini kurtarışını. Soğuk suyla kendine gelip yüzmeye başladı. Fakat amacı ölmek miydi yoksa sarhoş olup atlayanlardan mıydı henüz bilmiyordum. 

  Sudan çıktığında titriyordu. Ben de gittim, kaptım şu benim bir kez bile sarınmadığım ama her suya atlayanı sardığım battaniyeyi. Yanına döndüğümde hıçkırıklarla ağlıyordu. Birden beni görüp korkmasın diye öksürerek yanına yanına yaklaştım. Ama bu da onu korkutmuştu sanırım, irkildi. "İşte böyle bir işi de doğru düzgün halledemezsin." diye söylendim içimden o ara.

  Yarım yamalak konuştuktan sonra anladım ki amacı sadece ölmek olanlardan ve yahut sadece sarhoş olduğu için atlayanlardan değildi. Bu kız ölmek isteyen bir sarhoştu. Çok fark vardı arada. Ben de sonradan anladım. Annesinin ve babasının yanına gidiyormuş, bilmem ne. Öyle dedi. Hikayenin devamını dilerse ayık kafayla anlatırdı. Ben de bayılmıyordum anlatmasına ama dertli ve ölmek isteyen birini de anlatmak isterse yalnız bırakmazdım.

  Onu kendi odamda yatırdım. Kıyafetleri ıslaktı, o çok sevdiğim sigaramın üstüne yemin ederim ki gözlerimi kapatarak değiştirdim üstünü. Yakasında hiçbir şey olmayan, düz siyah tişörtü giydirdim üstüne. Dizlerinin biraz üstüne geldi. Sonra mışıl mışıl uyudu, tabi ara ara kabuslarında ağlayarak bağırış sesleri salonuma gelmedi değil. Ben pek mışıl mışıl uyuyamadım. Sabah uyandığımda her kasım ağrıyordu istisnasız. Salondaki kanepe bayağı rahatsızmış. Oysa en son burada uyuduğumda bayağı huzurluydum, her yerim yeni doğmuş bir bebek gibiydi. 

  Kalktım krem mrem sürdüm de biraz kendime geldim. Kızı pek rahatsız etmek istemedim ama kapıya vurup girdim odama. Kapıya vurmama gerek yokmuş. Çünkü ya kız teşekkür etmeyi bilmeyen biri ya da beni uyurken görünce uyandırmaya kıyamamıştır. Çünkü o hep öyle derdi, uyurken pek bir masum olurmuşum da uyandırmaya kıyamazmış. Pek çaktırmasa da bilirdim, birazcık horlardım ben. Ona rağmen masum olduğumu söylerdi. Ya yalancıydı ya da gerçekten sevdiği için öyle gelirdi ona. Bilemezdim masumluğumun gerçeklik mi yalancı bir iltifat mı olduğunu. Bildiğim tek şey, o benim masumumdu. Ama sonunda her masumiyet ölür ve masumlar karanlık bir yolda ilerlemeye devam ederdi. Yolun sonu da her türlü o beyaz ışığa çıkardı ve masumlar da masumiyet gibi karanlığın kollarında can verirdi.

  

KIRIK HİKAYEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin